9. Bölüm 'Oyun...'

16.7K 1.2K 336
                                    



Selamlar. 🎈
Bölümü dün yüklemeyi çok istedim ama maalesef başına pek geçemediğimden yetiştiremedim. En son gece ikiye doğru düzenlemeye çalışırken uyuyakalmışım. Mazur görün... 🥲

Yoğunluğumdan dolayı cevap veremesem de, yorumlarınızın herbiri benim en büyük motive kaynağım. Düşüncelerinizi merakla bekleyeceğim.
Keyifli okumalar dilerim güzeller. 💜

Bölüm Şarkısı: Müslüm Gürses-Seni Nasıl Özledim.

Genç kız mekanın bulunduğu sokağın başına geldiğinde durdu ve derin bir nefes verdi. Heyecan, korku ve daha adını koyamadığı onca duygunun baskısı ile soluk soluğa kalmıştı. Hava neredeyse kararmak üzereydi. Özellikle akşam olmasını beklemiş, bu saate kadar da kütüphanede vakit geçirmişti. Zira böylesi karşı tarafa daha fazla endişe verirdi sanki.
Gerçi kendisi de korkmuyor değildi. Ağabeyi yaklaşık kırk beş dakika sonra onu okulun kütüphanesinden almaya gelecekti. Ders çalışacağını söylemişti ve yalan olmasın diye bir saat kadar çalışmıştı da.
Şimdi ise; ağabeyi gelmeden önce küçük oyununu hayata geçirmesi gerekiyordu.

Gündüze göre daha hareketli olan sokağa bir bakış attı. Mekandan fazlaca uzakta olmasına rağmen kapının önündeki kuru kalabalık ve dışarı yansıyan renkli ışıklar bulunduğu yerden dahi dikkat çekiyordu.
Dudaklarını dişledi, saçmalıktı yaptığı! Adam belki farkına bile varmayacaktı! Ya da görmesine rağmen görmezden de gelebilirdi! Şimdi başına bir bela alsa kim kurtarırdı onu? Ağabeyinin olduğu yerden haberi dahi yoktu!

Cesaretini toplamaya çalışarak omzunda asılı olan çantasına tutundu. Dizi mi çekiyordu sanki canım? Durup dururken kim ona zarar verecekti?
Sokağa doğru bir adım attı. Akıl işi değildi bu yaptığı ama o da aklı başında bir insan sayılmazdı zaten. Madem bir işe girişmişti, sonuna kadar gidecekti!

Yine de düşüncelerindeki cesarete tezat attığı adımlar ürkekçeydi. Etrafta bulunan insanlar onun görmeye alışkın olduğu tipler değildi. Yaklaştıkça kulaklarına dolan müzik sesi ve ellerinde içecek kutularıyla kapı önünde dikilen küçük insan topluluğu yabancıydı ona. Şimdiden hoşlanmamıştı ama vazgeçmeyecekti de.
Birkaç adım daha attığında içeriden yalpalayarak çıkan ikiliye takıldı gözleri. Bir taksiye binip gitmelerini izledi şaşkın bakışlarla. Buranın sadece bir kafe olmadığını tahmin edebiliyordu ama bu kadarını beklememişti. Alparslan ağabeyinin o gün ki tepkisini şimdi daha iyi anlamıştı işte. Bu mekan görünenden çok daha fazlası olmalıydı.

İçindeki aklı başında kız yana yakıla geri dönmesini söylerken, o inatla bir adım daha attı. Burası mekana fazla uzaktı, içeri girmeyecek olsa bile en azından uygulamanın yerini orada göstermesi için biraz daha yaklaşması iyi olurdu. Yine bunun bir saçmalık olduğunu haykıran tarafını susturdu aceleyle. Öyleydi evet! Ama o gıcık adamın dikkatini sadece böyle çekebilecekse, şu saatten sonra geri de dönmezdi!

Sıkı sıkı kavradığı askıya tutunarak bir adım daha atmıştı ki, çantanın içinde çalan telefonunun sesini duydu.
Şaşkınca etrafına baktı önce. Ağabeyi miydi bu arayan? Buralarda mıydı yoksa? Telaşla çıkarttı telefonu. Eğer ağabeyi okula gelip onu bulamasaydı; hiç üşenmez İstanbul'u ayağa kaldırırdı! Buna adının Yade olduğu kadar emindi! Bu sokakta görmesinin doğuracağı sonuçlardan bahsetmiyordu bile! Alparslan ağabeyi İstanbul'da yaşamamasına rağmen biliyorsa, ağabeyi de bu yerden haberdar olmalıydı.
Titreyen elleriyle telefonu eline aldığında, ekranda yazan isim ile ağzını beş karış ayırdı.

'Alparslan'

Şaşkınlıkla bir mekana, bir elindeki telefona baktı. Daha sokağa adım atalı birkaç saniye olmuştu!
Mekana, doğru düzgün yaklaşmamıştı bile! Bu adam nasıl hemen farkedebilirdi?
Ne yapacağını bilemeyerek duraksadı bir süre.
Ee?
İstediği aramayı almıştı işte. Şimdi ne olacaktı? Planı buraya kadar mıydı?

HİRÂSETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin