'Şimdi siyah beyaz filmler gibi, güzelim sevdalar da bitti...'
29. BÖLÜM
Finalİnsanın sevdiğinden ırağa düşmesi, şüphesiz ona dert olarak yeter. Çok yüksek standartlarda bir yaşama sahip olsa bile rüyalarını süsleyen didarı gerçekte görememek; tüm olanakları hiç varolmamışçasına sıfıra indirger.
İşte Yaren'in aylardır cebelleştiği his tam olarak buydu.
Maddi olarak hayatının belki de en rahat sürecini geçirdiğini inkar edemezdi. Tabiri caizse canı kışın karpuz, yazın portakal çekse dahi rahatlıkla ulaşabilecek imkana sahipti. Ama gel gelelim gözü bunların hiçbirini görmüyordu. O isterdi ki, Mustafa'sı gidip alsaydı aşerdiklerini. Yanında olsaydı da, her istediğine de erişemeseydi...
Sürekli yanında olan annesi, ara sıra ziyaretine gelen kayınvalidesi ile kayınpederi;
ve tabi ki İstanbul'dan neredeyse her gün arayarak desteklerini esirgemeyen ağabeyi, kardeşi, yengesi...
Hepsi de bir olmuş ona bu yoksunluğu hissettirmemeye çalışıyor, ellerinden geldiğince moralini yüksek tutuyorlardı. Haklarını yiyemezdi, böyle tutkun bir aileye sahip olduğu için devamlı şükrediyordu.
Lakin onca kişinin varlığı, tek bir kişinin yokluğunu kapatmaya yetmiyordu.
Bunu her ne kadar dışına yansıtmasa da, hissettiği buydu,
bu kadardı.Hamileliğinin başından bu zamana kadar tutunduğu en sağlam dal; Abdullah Eren'inin müjde üzerine yola çıkması ile, rüyasından öğrendiği kadarıyla gelecekte cesaretiyle anılacak bir delikanlı olmasıydı.
Genç anne gönlüyle Rabbine sığınmış, teniyle de yavrusuna sarılmıştı. Ellerinin gün içinde göbeğinin üzerinden ayrılmak bilmemesinin nedeni hissettiği özlemden başka bir şey değildi. Bebeğiyle temas halinde bulunmak, sevdiği adamın yokluğuyla sınanan kalbine çok büyük teselliydi.Avludaki sedire tünemiş, kuşların cıvıltısı eşliğinde hayallere dalmışken; annesinin seslenişini işitip uzandığı yerden fırladı.
"Yaren, telefonun çalıyor kızım."Kimin aradığını biliyordu, ne zaman o arasa kalbi bunu hissedip deli gibi çarpmaya başlıyordu.
İşte, yine aynısı olmuştu.
Henüz görmediği halde emindi, arayan kocasından başkası değildi.Koşar adımlarla merdivenleri tırmanırken geçmişte asker yolu gözleyen kadınları aklına getirdi.
Altı ay değil, koskoca iki sene...
Onların sürekli konuşabilmesini sağlayan cep telefonu yerine, ulaşıp ulaşmayacağına dahi emin olunamayan mektuplar vardı sadece.
Zorluğunu tahmin dahi edemedi.
Acaba şükürsüzlük mü ediyordu?
Eski zamanlarda yaşadığını tasavvur ettikçe, kendisini hep fazla nankör buluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİRÂSET
RomanceHirâset. -Koruyan, bekleyen. Onların hikayesinde de bir adam sessizce koruyacak, bir adam sessizce bekleyecek... Umutla, aşkla... Çünkü kalpten kalbe bir yol vardır, görülmez. 🍃 Mümteni kitabındaki; Yade ve Yaren'in hikayesidir. Kitaptan bağımsız...