15. Bölüm 'Karşılık...'

24.2K 1.2K 705
                                    


Her iki çiftime de çok yakışacak bir şarkı bırakıyorum yukarıya.
Keyifli Okumalar! 🐣
Bölüm şarkısı: AliFiru-Kurban olayım.


Yiğit, eve giren kardeşinin ardından isteksizce kalktı oturduğu sedirden. Bazen kabullenmek lazımdı, mesela kız kardeşlerinin ebediyen onunla kalmayacaklarını kabullenmesi gibi...
Şimdiye kadar buna hiç hazırlamamıştı kendisini. Yetmiyormuş gibi, Mustafa'yı damat adayı olarak görmek onu dumura uğratmış ve karşı çıkmasına neden olmuştu.
Ama hıyarın konuşması öyle ikna ediciydi ki, birkaç cümle ile Yaren'e en az onun kadar göz kulak olabileceğine inandırmıştı. Yine de bunu görmek istemeyip Yaren'i vazgeçirmeyi denediğini inkar edemezdi. Evet, gerçekten bunu yapmak istemişti. Ama kardeşinin ağzının payını vereceğini de hesaba katmamıştı işte.

Geniş avlu kapısını açıp dışarı çıktı. Ellerini cebine atarak usul usul yürüdü. Sonucu hemen şimdi bildirmezse, bir daha hiç bildirmeyecekmiş gibi bir his vardı içinde. Bu yıkımla söyleyip kurtulacaktı kendince.

Kapının önüne geldiğinde, zile basmak yerine yumruklamayı tercih etti. Hırsının bir miktarını böylece atmayı diliyordu. Yine de damat angutunun yüzünde patlayacak bir yumruk fikrini aklından çıkaramıyordu tabi.
Olsa güzel olurdu.

Kapı açıldığında, karşısına dikilen herifi inceledi. Bu kez alıcı gözüyle bakıyordu, eh bir nevi de öyleydi zaten. Yaren'in söylediklerinden sonra mecburen alacaktı artık.
Ceketini çıkarmış ve gömleğinin birkaç düğmesini açmış olan adamı baştan aşağıya süzdü. Yakışıklı olması sinirini daha fazla bozdu. Yine yükseleceğini farkedince kendisine gelip şaşkın bakışlarla onu izleyen Mustafa'yı omzundan tuttu ve kenara itekledi.
"Çekil de içeri girelim." dedi sanki kırk yıldır tanışıyorlarmış gibi. Dışarıdan bakan biri bu eve ilk kez geliyor olduğuna inanmakta hayli zorlanırdı. Zira eve hakimmiş gibi direkt salona geçmiş ve koltuklardan birine kurulmuştu.

Mustafa şaşkınlığını üzerinden atıp kapıyı örttü. İçeri geçen adamın ardından salona girdiğinde, oyalanmadan tam karşısına geçip oturdu.
"Bir şey içer misin?" dedi sorma gereksinimi duyarak. Buraya bir şeyler içmek için gelmediği her halinden belliydi oysa.

Yiğit başını olumsuzca salladıktan sonra öne doğru eğildi ve dirseklerini dizlerine yasladı.
"Onu üzdüğünü duyarsam..." diyerek ani bir giriş yaptı konuşmaya.
"Verdiğim gibi geri almasını da bilirim."

Mustafa duyduklarına anlam veremedi. Yarım saat önce olumlu tek bir cümle kurmayan adam, şimdi neden bahsediyor olabilirdi? Bir şeyler anlıyordu ama kendisini kolay olmayacağına öyle alıştırmıştı ki, müsade ettiğine inanası gelmiyordu.
Dizlerinde olan parmaklarını vücuduna sapladı. Eve geldikten sonra uyuyakalmış olmalıydı. Zira rüyada olma ihtimali, şu anın gerçekliğinden daha gerçek geliyordu!

Yiğit hâla bir tepki alamamış olmasıyla kaşlarını çattı. Zaten vazgeçmeye fazlaca meyilliydi, bu hıyar ne diye susuyordu?
"Biraz daha sessiz kalmaya devam edersen, fikrimi değiştireceğim haberin olsun."

Olup biteni anlamamış olan Mustafa ifadesiz yüzüyle baktı karşısındaki adama. Konuşabilecek kadar kendinde değildi ama vazgeçme ihtimali sessizliğini bozmasına yetmişti.
"Ben...avluda konuştuklarımızdan sonra şaşırdım biraz."

"Birisi ağzımın payını verdi." diyerek açıkladı Yiğit. Yaren'in söylediklerini hatırlayınca yine dudaklarına o mağlup gülüş konmuştu.
"Ailen ne zaman gelebilir? İstanbul'a dönmeden önce tanışsak iyi olur."
Artık olayın ciddiyetini kabul etmişti. Maalesef kardeşi yuvadan uçuyordu.

HİRÂSETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin