17. Bölüm 'Başkayım sana...'

20.9K 1.1K 727
                                    


Yine upuzuuun bir bölüm! 😍

Üstelik bu sefer fazla da bekletmedim. Bunun hatırına bol bol yorum isteme hakkına sahibim bence eheheh 🌝
Keyifli okumalar güzeller. 💕

Bölüm Şarkısı: Seksendört-Dokunma.
(Ah Yaren ve Mustafa...safoz aşıklarım benim...)


İkilinin inatla birbirlerinden ayrılmayan gözleri, Yaren'in başını önüne eğip hafifçe öksürmesi ile son buldu.
Toparlanma amacı güdüyordu bu öksürük. Zira genç kız da en az karşısındaki adam kadar dağılmıştı. Dakikalar önce onun kolları arasında olduğu gerçeği yüzünden hâla kuş gibi titriyordu bedeni. O anları hatırladıkça yok olmak istiyordu. Öyle bir duyguydu ki bu; alenen günaha girmiş olması yüreğini cayır cayır yakıyordu. Bir de Mustafa'nın dokunduğu yerler vardı. Oralar da tıpkı yüreği gibi alev almıştı.
Ani çıkışının nedeni buydu işte.
Korkmuştu.
Mustafa'nın bırakmaması korkutmuştu onu. Söylediği sözlerin karşı taraf için ne denli bir yıkım olduğundan habersiz konuştu. Sonuçlarının ne olacağından da öyle.

Mustafa ise hâla düzensiz nefesleriyle olduğu basamakta dikiliyordu. Az evvel kontrolünü tamamen kaybetmiş yanı, şimdi olan biteni sorguluyordu hadsizce.
Bırakamamıştı.
Bunu Yaren'e yapmayı hiç istemezdi ama yapmıştı. Onun nasıl bir kız olduğunu bilmesine rağmen kendisine yaslamış, vücudunun vücudundan ayrılmasına müsade etmemişti.
Ama hissettiği yoğun tutku ile aklını uçuran yalnızca kendisiydi işte. Yaren'de en ufak bir değişiklik dahi yoktu. Aksine, bu yakınlıktan zerre haz etmediği o kadar belliydi ki...

Yaren ona dokunmasından hoşlanmamıştı. Ve bu gerçek yüzüne bir tokat misali inmişti. Onun Yaren'in hassasiyetlerinden haberi vardı, ancak nedenleri hakkında binlerce parçaya ayrılmış gönlüne laf anlatamazdı. Böyle büyümemişti ki o. Arkadaşlarına bile hiç çekinme gereksinimi duymadan rahatlıkla dokunmuştu şimdiye kadar. Yaren gibi tepki gösteren de olmamıştı hiç. Anlayamazdı, anlayamadı.
Bir sinirle çıkardı ağzından o sözü. Gurur ve öfke bir olup üzerinde delici baskı kursa da, vazgeçemedi ondan. Dokunmadan sevebileceğine inandı. Kızgınlığına rağmen yine üzemedi işte.
Ne yaptıysa kendine yaptı. En büyük cezayı kendisine verdi her zamanki gibi.
Göz aydınlığına bunu yapmıştı ya, dokunamamayı haketmişti aklınca.

Gözleri kızın titreyen omuzlarını buldu. Sertçe yutkunup olduğu basamakta yana kaydı.
"İçeri girelim artık." dedi duygusuz bir sesle. Oysaki buram buram merhamet kokuyordu o ses. Yarinin üşümesine dayanamayan bir adamın içtenliğini açık ediyordu. Ancak arkasına saklandığı öfke tamamiyle kapatmıştı önünü, ne yazık ki merhametin kırıntısı dahi görünmüyordu.
Nitekim Yaren'de anlayamadı, onun kendisine kızgın olduğuna inandı ve çekingence zikretti adını.
"Mustafa..."

Ama genç adam duymamazlıktan geldi. Duyacağı hiçbir şey şu göğsüne çöreklenen elemi hafifletemezdi. En büyük kızgınlık, yine kendisineydi...

"Hadi Yaren." dedi gözlerini ona çevirmeden. "İçeridekiler merak edecekler."

Genç kız yenilmişlikle düşürdü omuzlarını. Neden o kadar sert çıkmıştı ki, Mustafa'nın böyle şeylerden habersiz olduğunu zaten bilmiyor muydu? Bile isteye kabul etmemiş miydi onu? Şimdi bu yaptığı da neydi?
Bir kez daha kendisini açıklamayı denedi.
Ama aralanmış dudaklarından bir kelime dahi çıkamadan, Mustafa'nın çatık kaşlarına rastladı bakışları. Ardından ona bakmayan gözlerine. Belli ki şimdi öfkeliydi ve ne konuşursa konuşsun dinlemeyecekti...

Kehribarlarını yere indirip basamakları çıkmaya başladı. Onun yanından geçerken, Mustafa'nın özellikle kolunu geri çekip birbirlerine değme ihtimalini ortadan kaldırdığını farkedince iç geçirdi. Keşke bunu bir öfke uğruna değil de, böyle olması gerektiği için yapıyor olsaydı. Keşke az önceki gibi değil de, güzellikle anlatabilseydi bunu...
Yengesi yanılıyor olabilir miydi? Sahiden başarabilecek miydi?

HİRÂSETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin