Medyadaki şarkıyı es geçmeyiniz. Bu bölüme Sezen Aksu - Begonvil eşlik edecek. Keyifli okumalar :)
•••
Arkama dönüp de Ayça'yı görünce ona verdiğim sözü unuttuğumu fark ettim. Ben nasıl bir adam olmuştum böyle? Hem kıza yedide gel diyordum hem de verdiğim sözü unutuyordum.
O an kendime kızmadan edemedim. Sevda, merakla karşısındaki kadına bakarken istemsizce açıklama ihtiyacı duydum.
"Ayça benim müşterim."
Kadına resmi olmayan bir şekilde hitap ettiğimi fark edince şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı. "Ayça demek. Hanım falan yok yani. Müşterin olduğuna emin misin Ali? Pek samimi gibisiniz."
"Müşterim dedim ya kızım. Hem yalan mı söyleyeceğim?"
Ayça'nın konuştuklarımızı duymadığına emindim. Çünkü bizden yeteri kadar uzaktaydı. Kendisine bir cevap vermemi bekleyerek birkaç hızlı adımla bize yaklaştı. "Verdiğin sözleri böyle mi tutarsın genelde?"
"Yok, yani ben... Kusura bakma aklımdan tamamen çıkmış. Aslında verilmiş başka bir sözüm vardı."
Ayça, kısa bir süre Sevda'yı süzdü. "Anlıyorum. İşin bayağı bir önemli olmalı. Yoksa sen verdiği sözü tutmayacak tipteki adamlara benzemiyorsun."
Sevda, benim yerime öne atılarak, "Evet canım. Çok önemli bir işi var. Bana söz vermişti de dün gece." dedi.
Kurduğu cümleyle şaşırıp kalmıştım. Hani utanmasam Sevda'nın beni kıskandığını düşünecektim. Yalnız itiraf etmem gerekirse onun beni kıskanma ihtimali bile hoşuma gitmişti.
Ayça, gözlerindeki sakin bakışı bozmadan bana döndü. "Eşin mi?"
İçimden keşke demek geçse de buruk bir tebessümle başımı iki yana salladım. "Hayır, arkadaşım." Sonra nedensizce ekledim arkasından. "Bekârım ben."
Bunu neden söyleme gereği duymuştum hiçbir fikrim yoktu. Ayça, zafer kazanmış bir ifadeyle Sevda'ya bakıp sonra tekrar bana döndü. "Peki, size katılmamda bir sakınca var mı? Bana anlatacaklarını çok merak ediyorum da..."
Sevda, ateş saçan bakışlarını bana çevirdi. Onu daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Hoşuma gitmedi desem yalan olurdu. Kıskanıyordu ya da başka bir şeydi. Umurumda değildi o an.
"Bence bir sakınca yok. Hem ben de zaten Sevda'nın erkek arkadaşıyla tanışmaya gidiyordum. Madem sana da bir söz verdik..." Sevda'ya bakıp teyit ister bir ifadeyle devam ettim. "Öyle değil mi Sevda? Senin için bir sakıncası var mı?"
Evet, var demesini deli gibi istedim. Yalan yok. Çok kısa bir an için bile olsa beni kıskandığını hissetmeyi istemem çok mu yanlıştı yani?
"O, benim erkek arkadaşım değil. Eğer bu gece sen onay verirsen bir ihtimal olabilir. Soruna gelince arkadaşın bizimle gelebilir. Benim için de bir sakıncası yok."
Arkadaşın kelimesini vurgulaması dikkatimden kaçmamıştı. Kısacası benim küçük cadım Ayça'ya yerini bildirmek istemişti.
"Harika o zaman." dedi Ayça sevinçle ellerini birbirine vururken ve devam etti. "Arabam hemen şurada." Eliyle işaret ettiği yere baktım. "İsterseniz arabayla gidebiliriz. İstemezseniz de dolmuş, otobüs uyarım size."
Kısa bir an için arabayla gitme teklifini kabul edecek gibi olsam da sonradan vazgeçtim.
"Biz en iyisi otobüsle gidelim. Seni bozmaz değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözülmeye Hasret Düğümün || Berna Aslıhan
General Fiction"Doğan gün herkese umut olurken bana ıstırap oluyordu. Sevda ve ben aynı gökyüzüne bakan iki ayrı şehir gibiydik. Bir o kadar uzak, bir o kadar tanıdık... Ama asla kavuşamayan iki farklı şehir..." *** Kızın gülüşüne ömrünü emanet edebilecek kadar âş...