Bu defa en bi sevdiğim şarkılardan biriyle geldim size.
Bölüm şarkımız Berkay - Gülüm
Keyifli okumalar.•••
Sevda hızla benden uzaklaşırken kahkaha atıp da bütün evi başımıza toplamamak için kendimi zor tuttum.
Annem kaçarcasına odadan çıkarken Sevda'yı kendime çekip sarıldım.
"Ya Ali bırak! Rezil olduk annene!"
Saçlarına bir öpücük bıraktım. "Merak etme konuşurum ben onunla."
"Of!"
Sevda kendini benden kurtarıp kapıya doğru ilerledi. Tam çıkacağı sırada vazgeçip geri döndü. "Özür dilerim."
Ne demek istediğini anlamadığım için kaşlarım çatıldı. "Neden özür diliyorsun?"
Gözlerini kaçırdı. "İçeride anlattıkların... Hepsi benim yüzümden. Onun nasıl bir pislik olduğunu bilseydim..."
Yanına ulaşıp çenesinden kavradım. Bana bakmasını sağladıktan sonra şüpheye yer bırakmayacak kadar samimi bir ifadeyle gözlerine baktım.
"Senin bir suçun yok. Nereden bilecektin ki?" Kısa bir süre duraksayıp devam ettim. "Yalnız artık sözümü dinle şu Elif'le görüşme."
Bu defa savunmaya çalışmadı. Sadece başını olumlu yönde sallamakla yetindi. İkimiz birlikte odadan çıktık. Sevda mutfağa geçerken ben salona dönmüştüm.
Çoktan hazırlanmış olan kahvaltı masasına baktım. Karnım zil çalıyordu. Geceden beri bir tane dürümle duruyordum. Hüma teyze elindeki çay tepsisiyle içeri girdi.
"Hadi, buyurun sofraya."
Hepimiz masanın etrafına sıralanıp oturduğumuzda Sevda, annemle göz göze gelmemeye çalışıyordu. İkimizden birini yalnız yakaladığı ilk fırsatta soru yağmuruna tutacağına adım gibi emindim.
Bir Sevda'ya bir bana bakıp ikimizi de âdeta bakışlarıyla yiyordu. Neşeyle kahvaltımı etmeye devam ettim.
Bundan sonra ne olursa olsun keyfimi kimse bozamazdı. Kahvaltıdan sonra annemler mutfağa çekilirken biz de salonda oturmuş muhabbet ediyorduk.
"Ali, tamirhaneyi açmayalım bugün."
Bir an kabul edecek gibi olsam da sonradan bugün gelecek olan müşteriler aklıma geldi.
"Olmaz baba. Birkaç kişi araba teslim almaya gelecek bugün."
İtiraz kabul etmez bir ifadeyle başını iki yana salladı. "Beklesinler bir gün daha. Arar haber veririz. Hem zaten tamirhanenin altı üstüne gelmiş durumda. Dün geceki aramada etrafı hallaç pamuğu gibi attırdılar."
Daha fazla itiraz etmenin bir anlamı yoktu. Belli ki babam planını yapmıştı. "Peki madem." demekle yetindim.
Gözleriyle Fuat amcayı işaret etti. Bu akşam için yaptığımız yemek planını hatırlatmaya çalışıyordu bana.
Anladığımı belli edercesine başımı olumlu yönde salladım. "Akşama hep beraber Harun abinin yerine mi gitsek? Dün gecenin stresini atmış oluruz. Ne dersiniz?"
Babam kimseye bir şey söyleme fırsatı vermedi. "Bence harika olur. Hatta hemen Harun'u arayıp haber veriyorum."
Fuat amca onaylarcasına başını salladı. "Olur valla. Ne zamandır aklımdaydı benim de."
İşte bunu duyduğuma sevinmiştim. Ömer'den teyit alma ihtiyacı hissetmedim. Kabul edeceğinden emindim.
Babam çoktan telefonuna sarılmış akşam için yer ayarlamaya çalışırken Sevda, elindeki kahve tepsisiyle içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözülmeye Hasret Düğümün || Berna Aslıhan
General Fiction"Doğan gün herkese umut olurken bana ıstırap oluyordu. Sevda ve ben aynı gökyüzüne bakan iki ayrı şehir gibiydik. Bir o kadar uzak, bir o kadar tanıdık... Ama asla kavuşamayan iki farklı şehir..." *** Kızın gülüşüne ömrünü emanet edebilecek kadar âş...