Bölüm şarkımız; Batuhan Kordel - Aşkın En Güzel Hâli
Keyifli okumalar dilerim :)•••
Işık kırmızıdan yeşile dönerken sıkıntıyla direksiyonu kavradım. Araba kullanmaktan işte bu yüzden haz etmiyordum. Trafiği ayrı dert, lambası ayrı dert, kullanmayı bilmeyen öküzü ayrı dert!
Yan şeritte hizasını korumakta zorluk çeken herife korna çalmamak için kendimi zor tutarken sağ şeride geçtim. Zaten Sevda'yı yeteri kadar bekletmiştim bir de elin herifiyle kavga edip daha da geç kalmazdım.
Büyük caddeyi geçip soldaki sapağa girdiğimde az bir yolum kalmıştı. Neyse ki trafik lambalarından kurtulmuştum. Dakikalar sonra artık şirketin büyük binasını görebiliyordum.
Kapının önündeki silueti gördüğümde onun Sevda olduğunu anlamam uzun sürmedi. Merdivenleri aşıp aşağı doğru yürümeye başladığında nereye gittiğini anlamaya çalıştım.
Tam telefonumu çıkarıp onu arayacağım sırada hemen arkasından yürüyen adam dikkatimi çekti. Başına geçirdiği kapüşon yüzünü görmemi engelliyordu. Sevda yürümeye devam ederken onu gereğinden fazla yakından takip ettiğini fark edince içimi bariz bir huzursuzluk kapladı.
Arabayı kaldırıma yanaştırıp el frenini çekene kadarki kısacık zaman dilimi içinde adam, Sevda'nın kolundan kavrayıp kendine çekti.
Elini ağzına kapatıp binan yanındaki ıssız yere sürüklediğini görünce düşünme yetimi tamamıyla kaybetmiştim.
Arabadan indiğim sırada onlar da gözden kaybolmuştu. Neredeyse koşturarak binanın sağ tarafına dolaştım. Mal kabul alanına ulaştığımı anlamam uzun sürmedi.
Bir sürü kamyonun park edilmiş olduğu büyük ve ıssız alanı gözlerimle tararken Sevda'dan bir iz aradım. Âdeta nefes almayı unutmuş gibiydim. Sanki nefesim ciğerlerime fazla geliyordu.
Olağan gücümle bağırdım.
"Sevda!"
Sessizliği dinleyip en azından bir nefes sesi duymayı bekledim ancak hiçbir şey duyamadım.
Bir sağa bir sola amaçsızca koşturuyordum. Her bir kamyonun arkasını kontrol ettim ama iz yoktu.
Deli gibi dönüp etrafıma bakarken gözlerim korkuyla açılmıştı. Ona bir şey olması ihtimalini aklımdan geçirirken bile sanki bir el boğazımı sıkıyordu.
"Sevda neredesin?"
Bir kez daha bağırdıktan sonra bu kez sesim bir fısıltıya dönüştü. "Neredesin be güzelim, neredesin?"
Ellerimi dizlerime dayamış nefes almaya çalışırken önce bir erkeğe ait olan acı dolu bağırmayı ardından da Sevda'nın sesini duydum.
"Ali! Buradayım!"
Boşlukta yankılanan tokat sesi kulaklarıma dolduğunda öfkeyle sesin geldiği yöne döndüm. Saniyeler sonra Sevda'nın karanlığın içine doğru sürüklenen bedenini gördüm. İşte! Oradaydı!
Son kalan gücümle öylesine hızlı koşturdum ki birkaç adım sonra adamı kolundan yakaladım.
"Lan!"
Yüzünü görme ihtiyacı hissetmeden gelişine bir yumruk indirdim. Sevda, adımın elinden kurtulup bana uzandığında elinden tutup arkama çektim.
Yumruğu yiyen herif yere yığılmıştı. Etraf fazla karanlık olduğundan yüzünü tanıyamasam da o iğrenç kahkahayı duyunca yerde boylu boyunca yatanın Murat olduğunu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözülmeye Hasret Düğümün || Berna Aslıhan
General Fiction"Doğan gün herkese umut olurken bana ıstırap oluyordu. Sevda ve ben aynı gökyüzüne bakan iki ayrı şehir gibiydik. Bir o kadar uzak, bir o kadar tanıdık... Ama asla kavuşamayan iki farklı şehir..." *** Kızın gülüşüne ömrünü emanet edebilecek kadar âş...