Bölüm şarkımız; Sezen Aksu - Erkek Güzeli
Bir bölüm de Sevda'dan olsun dedim. Umarım hoşunuza gider.
Keyifli Okumalar :)•••
Sevda
Gün doğmak üzereydi. Ali'yle birlikte hâlâ kaldırımda oturuyorduk. Başımı yasladığım kolundan uzaklaştırıp yüzüne baktım. Gözlerindeki hayal kırıklığı içimi yakıyordu.
O gözlerde artık mutluluk olmalıydı. Böylesine acı barındıran bakışlar değil. Elimi havaya kaldırıp yanağını okşadım.
"Halledeceğiz." Gözlerinde bir umut kırıntısı arar gibi bakıp ekledim. "Birlikte..."
Beni onayladığını belli edercesine gözlerini kapatıp açtı. "Çok yoruldum."
Bu itirafı içimde bir şeylerin kopup gitmesine neden oldu. Onu neredeyse çocukluğundan beri tanıyordum. Hiç böylesine dağılmış göründüğünü hatırlamıyordum.
Kaldırımda biraz yana doğru kayıp başını dizlerime yasladı. Bir an ne yapacağımı şaşırsam da bana böylesine sığınması ona karşı bariz bir şefkat hissiyle dolup taşmama neden oldu.
Elimi saçlarının arasında gezdirip okşamaya başladım. "Tek başına bu yükü kaldırmak zorunda değilsin."
Ali, yüzünü bacağıma sürttüğünde ağladığını fark ettim. O an donup kaldım. Bunca senedir ağladığını görmek bir yana dursun dik duruşundan taviz verdiğine bile şahit olmamıştım.
Yüzüne doğru eğilip yanağına bir öpücük bıraktım. Konuşmamak şu an için en iyisiydi. Saçında hâlâ dolaşan elimi tutup dudaklarına bastırdı.
Başını tekrar dizlerime yasladığında saçlarını okşamaya devam ettim.
Güneş iyice yüzünü gösterdiğinde omuzuma bırakılan ceketle arkama döndüm.
"Üşüyeceksiniz."
Ayça'nın dostane bakışlarını görünce gülümsemeye çalıştım. "Teşekkür ederim."
Hiçbir şey söylemeden elindeki diğer ceketi Ali'nin üzerine örmem için uzattı. "Eve dönsek iyi olacak."
Şu an en doğrusu buydu ancak Ali'yi buradan ayırmak pek mümkün olacak gibi durmuyordu.
Ceketi üzerine örttüğümde Ömer'in bize doğru geldiğini fark ettim. Yanıma ulaşıp dizlerinin üzerine çöktükten sonra Ali'nin omuzuna dokundu. "Hadi kardeşim."
Ali, başını dizlerimden kaldırıp Ömer'e baktı. Gözlerindeki bakışı göremiyordum ancak Ömer'in yüzündeki ifadeden ne kadar berbat hâlde olduğunu anlayabiliyordum.
"Artık hiçbir şeyim yok."
"Ne demek yok? Biz ne güne duruyoruz? Burayı el birliğiyle tekrar adam edeceğiz."
Ali, oturur pozisyona geldiğinde artık yüzünü rahatlıkla görebiliyordum. Umutsuz bir ifadeyle bakıp başını iki yana salladı. "Nasıl olacak o?"
Ömer cevap veremeden Hüseyin amca öne atıldı. "Sigortamız var Ali. Hemen arayacağız gelip incelemelerini yapacaklar. Yıllardır boşuna mı para ödüyoruz onlara?"
Ali bunu unutmuş gibiydi. Birden yüzü aydınlanıverdi. "O benim aklımdan tamamen çıkmış."
Hüseyin amca onu teselli etmek istercesine omuzunu kavrayıp şefkatle oğlunun gözlerine baktı. "Hadi artık. Üzme bizi daha fazla. Asıl şimdi dik durma vakti. O şerefsize istediğini vermeyeceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözülmeye Hasret Düğümün || Berna Aslıhan
General Fiction"Doğan gün herkese umut olurken bana ıstırap oluyordu. Sevda ve ben aynı gökyüzüne bakan iki ayrı şehir gibiydik. Bir o kadar uzak, bir o kadar tanıdık... Ama asla kavuşamayan iki farklı şehir..." *** Kızın gülüşüne ömrünü emanet edebilecek kadar âş...