Bu bölüme eşlik edecek olan şarkımız; Perdenin Arkasındakiler - Uzaklara Savrulalım
Keyifli okumalar dilerim...•••
Yüzüme kapanan kapıya uzunca bir süre baktıktan sonra Ömer'e döndüm.
"Bir bok anlamadım ben bu işten! Ne demek istedi?"
O da tıpkı benim gibi anlamsızca bakıyordu. Başımı kaldırıp pencereye baktığımda Sevda'nın orada olduğunu gördüm. Telefonla konuşuyordu.
"Kiminle konuşuyor?"
Bilmem dercesine omuzlarını kaldırdı. Ömer de garibim ne desem bilmiyor. Nereden bilsin? Ben bile anlamıyorum Sevda'nın ne yaptığını. Uzun uzun telefonla konuşurken bir an ayrılmadım oradan. Ne demek istediğini öğrenmek zorundaydım.
Arada bir aşağı bakıp benimle göz göze geliyordu. Sanırım hâlâ bekleyip beklemediğimi kontrol ediyordu. Bir saate yakın orada bekledim. Telefonda her kimle konuşuyorsa tartışıyor gibi bir hâli vardı.
Sonunda telefonu kapattığında camdan aşağı baktı. Oturduğum kaldırımdan kalkıp ellerimi ceplerime sakladım.
Ağlamaktan kızarmış gözlerini rahatlıkla görebiliyordum. Ne kadar kızgın olursam olayım onu öyle görmek yine içimi parçalamıştı.
Daha önce bana hiç böyle baktığını görmemiştim. Sanki bakışlarıyla bir şeyler anlatmaya çalışır gibiydi. Ancak gözlerindeki kırgınlık buradan bile görülebilir cinstendi.
Bakışlarını bir an olsun benden ayırmazken gözlerinden akan yaşları sildi. Olduğum yerde kıpırdamadan bir şey yapmasını bekledim. Ben de tıpkı onun gibi gözlerimi gözlerinden çekmedim. Öylece ne yapacağını bekledim.
Eli usul usul havaya kalkarken perdeye uzandı. Yutkunmakta zorlanırken başımı iki yana salladım.
Yapma...
Gözünden bir damla daha yaş akarken perdeyi tutup yavaşça çekti.
Vazgeçme benden.
Perde tamamen kapandığında ellerimi ceplerimden çıkarıp yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm. Boğazıma oturan yumru konuşmama izin vermiyordu.
Yumruklarımı sıkmaktan parmaklarım ağrıyama başlamıştı. Başımı önüme eğip uzunca bir süre öylece bekledim. Olur da aşağı inerdi ya da pişman olup cama çıkardı.
Ancak hiç biri olmadı. Dakikalar sonra Ömer'in omuzumu kavrayan elini hissettiğimde dönüp arkama baktım.
"Onu seçti."
Hiçbir şey söylemedi. Bakışlarımdaki yorgunluk öylesine barizdi ki...
"Müsaade et biraz düşünsün. Merak etme Sevda senden vazgeçmez."
Gerçekten vazgeçmez mi?
Cevap vermedim. Başımı iki yana sallarken içimdeki umutsuzluk tüm bedenimi ele geçirmişti. Bunca sene ondan başkasını gözüm görmezken bu akşam yaşananları hak etmemiştim.
Ben onunla ölmeye razıyken o, ciğeri beş para etmez bir adamı tercih etmişti ya, içim kan ağlıyordu.
Eve doğru yürümeye başladığımda Ömer de peşimden geldi. Hiçbir şey söylemiyor sadece benimle birlikte yürüyordu. Evin önüne ulaştığımızda dönüp ona baktım.
"Evine git kardeşim."
Beni yalnız bırakmak istemiyor gibi baktı. "Sen?"
"Bir sigara içip gireceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözülmeye Hasret Düğümün || Berna Aslıhan
General Fiction"Doğan gün herkese umut olurken bana ıstırap oluyordu. Sevda ve ben aynı gökyüzüne bakan iki ayrı şehir gibiydik. Bir o kadar uzak, bir o kadar tanıdık... Ama asla kavuşamayan iki farklı şehir..." *** Kızın gülüşüne ömrünü emanet edebilecek kadar âş...