Bölüm şarkımız; Bora Öztoprak - Seni Seviyorum
Keyifli okumalar :)•••
Vitesi boşa alıp kontağı kapattıktan sonra aşağı indim.
"Sorun var mı?"
Ayça'nın sorusuna karşılık başımı iki yana sallayıp arka koltuğa uzandım. Elimdeki boş kek poşetini görmesi için ona uzattım. "Arabaya fıstık gibi bakıyorsun da bir de içini temiz tutsan tam olacak."
Ne yapayım dercesine elini iki yana açtı. "Birini toplasam öteki kalıyor. Olduğu kadar."
Cebimden çıkardığım bezle ellerimi silip omuzuma attım. "Seni de böyle kabul edeceğiz artık."
Gülümseyip arabanın etrafından dolaştı. "Aylık bakımımızı da yaptırdığımıza göre gelelim esas konumuza."
Kenardaki tabureyi altıma çekip otururken anlamsız bir ifadeyle yüzüne baktım. Tulumun cebinden sigara paketini çıkarıp bir dal yaktım. "Ne konusu?"
Yanımdaki tabureye uzanıp kendine çektikten sonra oturdu. "Şu an birlikte proje yürüttüğüm bir mimar var."
Sanki bahsettiği kişiyi tanımam gerekiyormuş gibi yüzüme baktı. Ben hiçbir şey söylemeyince devam etti. "Eşi, arkadaşlarıyla birlikte bir galeri işine girecek. Birden fazla iş kolunu bir arada götürdükleri için galerinin başında duracak, güvenebilecekleri birini arıyorlar. Benim de aklıma sen geldin."
Sigaradan bir nefes daha çektim. "Anlamam ben esnaflık işinden."
Dükkânın dışını görebiliyormuş gibi bakıp etrafı işaret etti. "Senin burada yaptığın ne? Esnafsın işte sen de..."
Sigarayı küllüğe basmadan önce dumanı üfledim. "Tamam ama satış yapmıyorum. Arabayı tamir edip gönderiyorum." Devam etmesine izin vermeden ekledim. "Hem burayı bırakıp hiçbir yere gitmeyeceğimi gayet iyi biliyorsun."
Onaylamaz bir ifadeyle bakıp başını iki yana salladı. "Neden inat ettiğini anlamıyorum. Sevda'yı daha iyi şartlarda yaşatmak isteyen sen değil miydin?"
"Bendim ama senin dediğin gibi değil. O şekilde olmaz. Babam yıllar boyunca buraya emek verdi. Ben nereden baksan on senedir gecemi gündüzüme kattım. Şimdi sen daha iyi şartlarda yaşamak için bana emeğini bırak git diyorsun."
Söylediklerimi bir süre düşündükten sonra bana hak verircesine baktı. "Ben hiç bu açıdan bakmamıştım. Haklısın." dedikten sonra ayağa kalkıp çantasını omuzuna asarken ekledi. "O zaman sana müşteri gönderemeye devam."
Arkasından ayaklanırken, "Biliyordum!" dedim.
Sadece gülümseyip arabasına bindi. Kontağı çalıştırırken son anda aklıma gelen şeyle durmasını işaret ettim.
"Neredeyse unutuyordum."
Ayça, arabanın içinde beni beklerken kenardaki masaya ulaşıp çekmeceden bir tane davetiye alıp yanına geri döndüm.
"Sana bunu vermezsem Sevda beni keser."
Belli belirsiz gülümseyip kartı aldı. "Sevda arayıp haber vermişti. Karta ne gerek vardı?"
"Olsun, âdettenmiş."
Alaycı bir ifadeyle bakıp gülümseyince, "Günde kaç defa duyuyorum bu kelimeyi bir bilsen." dedim.
Bıkmış bir ses tonuyla kurduğum cümle onu daha fazla gülümsetti. "Şikâyetlenme damat bey. Ne zaman duyduklarından bıkacak olsan bu günlere gelene kadar neler çektiğini hatırlat kendine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözülmeye Hasret Düğümün || Berna Aslıhan
General Fiction"Doğan gün herkese umut olurken bana ıstırap oluyordu. Sevda ve ben aynı gökyüzüne bakan iki ayrı şehir gibiydik. Bir o kadar uzak, bir o kadar tanıdık... Ama asla kavuşamayan iki farklı şehir..." *** Kızın gülüşüne ömrünü emanet edebilecek kadar âş...