Selam bayram şekerlerim!
Bölüme eşlik edecek olan şarkımız;
Son Feci Bisiklet - Bu Kız
Keyifli okumalar diliyorum, bölüm sonunda görüşürüz :)•••
"Bu bir Necip Uysal sorunu değil. Antrenmanda iyileştirilebilir şeyler. Bak mesela, önceki pozisyona geri dönelim..."
"Imm, çilek gerçekten çok güzelmiş."
Sevda'yı duymazdan gelerek tüm ilgimi televizyona verdim.
"... eğer orada topu kendine saklamayıp arkadaşına pas vermiş olsaydı..."
"Kiraz da mı yesem acaba? Imm, ama çilek çok güzelmiş."
Çıkardığı sesler bir şeyler yiyor olmaktan oldukça uzaktı. Göz ucuyla ona baktığımda dudağının etrafına bulaşan şekeri fark ettim.
Ağzına bir çilek daha attığında gözlerini kapattı. "Harika!"
Elindeki tabağı alıp kenara fırlatma fikrini aklımdan çıkarmaya çalıştım. Sanki çileği yemiyor da sevişiyor gibi tepkiler veriyordu. Bunu neden yaptığını elbette biliyordum.
"... bu hareket kesinlikle kırmızı kart değil. Hakemin yanlış kararı..."
"Ali'm, sen de yemek ister misin?"
Çilek kokan nefesini hissettiğimde başımı ona doğru döndürmeme fırsat vermeyecek kadar yaklaşmıştı.
O an bana uzattığı çilekten ziyade dudağının kenarına yapışmış olan şeker taneleri dikkatimi çekti. Yakasından tutup kendime çekmemek için irademe sahip çıkmaya çalıştım.
İlgini televizyona ver!"
"Bak hocam işte bu hareket olmaz!" Cem Dizdar, yapılan faulü yorumlamaya devam ederken sadece çok kısa bir an için Sevda'ya baktım. O dudağının kenarına bulaşan şekerleri öperek temizleme fikri acilen aklımdan çıkmalıydı.
Benden bir cevap almadan uzaklaşmayacağını anlayınca başımı diğer tarafa çevirip cevap verdim. "İstemiyorum."
"Sen bilirsin."
Elindeki çileği ağzına atıp kirlenen parmaklarını tek tek yalayarak temizledi. Güçlükle yutkunurken parmağını ağzına sokup çıkarışını izledim. Sanki bana inat olsun diye olabildiğince yavaş hareket ediyordu.
Bu yaptığı hareket beni, oturduğum yerde hareketlenmek zorunda bırakmıştı. Son parmağı da ağzına sokup çıkardıktan sonra birden duraksadı.
"Neden öyle bakıyorsun?"
Nasıl baktığımın farkında bile değildim. Hızla bakışlarımı televizyona çevirdim. "Bakmıyorum."
Umursamazca omuzlarını silkti. Boşalan tabağı işaret edip, "Koca bir tabak çilek yedim ama canım hâlâ tatlı bir şeyler istiyor." dedi.
Herhalde kırk yıl düşünsem çilek ve Sevda arasında bu kadar seksi bir bağ kuramazdım.
Allah'ım ne olur bir de kiraz yemeye kalkmasın.
Kirazı sapından tutup havaya kaldırdıktan sonra yavaş yavaş ağzına sokuşu gözümün önünde canlanınca derin bir nefes aldım.
Ben daha ne kadar ileri gidebileceğini düşünürken parlak bir fikir bulmuş gibi ayağa fırladı.
"Bence bir tane de dondurma yemeliyim!"
Hayır, hayır, hayır! Dondurma olmaz! Kiraza razıyım ama dondurma...
Oda serin olmasına rağmen üzerimdeki tişört şu an bana kalın geliyordu. Sıkıntıyla ensemi kaşıyıp kumandayı elime aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözülmeye Hasret Düğümün || Berna Aslıhan
General Fiction"Doğan gün herkese umut olurken bana ıstırap oluyordu. Sevda ve ben aynı gökyüzüne bakan iki ayrı şehir gibiydik. Bir o kadar uzak, bir o kadar tanıdık... Ama asla kavuşamayan iki farklı şehir..." *** Kızın gülüşüne ömrünü emanet edebilecek kadar âş...