Ve son söz diyoruz!
Veda şarkımız; Oya & Bora - Biz Dünyayı Çok Sevdik
Keyifle okuyun.•••
"Baba bu ne?"
Çınar elindeki penseyi bana uzattı.
"Onun adı pense. Hadi, bırak onu yerine. Ayağına düşüreceksin."
Penseyi bırakıp koşarak yanıma geldi. "Sana yardım edeyim mi?"
Çınar, tamirhanede vakit geçirmekten mutlu oluyordu. Özellikle dedesiyle birlikte oyun oynadığı anlar onun için paha biçilemezdi.
Onun için küçük bir kızak bile yapmıştım. Bana yardımcı olamasa da benimle birlikte arabanın altına yatıp izliyordu.
İkimiz birlikte yine arabanın altına uzandık. Ben çalışmaya devam ederken arada bir merak ettiği parçaları soruyordu.
Aradan birkaç saat geçtiğinde ikimiz de acıkmıştık. Sevda yine her zaman olduğu gibi tam saatinde öğlen yemeğimizle gelmişti.
Artık çalışmıyordu. Çınar iki yaşına geldikten sonra annesinin yokluğunu fazlasıyla hissetmeye başlamıştı. Tamirhanedeki kazancım yeterli olduğundan işi bırakmasını istemiştim.
Çünkü Çınar'ın onun sevgisine ve ilgisine ihtiyacı vardı.
"Hadi bakalım. Ellerinizi yıkayıp yemeğe gelin."
Çınar'ı belinden kavradığım gibi havaya kaldırıp lavaboya girdim.
"Baba uçur beni!"
Bir uçak misali havada döndürürken mutluluktan kahkaha atıyordu.
Lavaboya ellerini uzatıp yıkadıktan sonra kuruladım. Ciddi bir ifadeyle dönüp bana baktı. "Bir gün gerçekten uçacağım."
Üç yaşından beri en büyük hayali gerçekten uçmaktı. İleride bunun tek yolunun pilot olmak olduğunu anlatacaktım elbette. Şimdilik sadece onun bu hayalini destekliyordum.
"Elbette uçacaksın oğlum. Önce büyümen lazım ama değil mi?"
Abartılı bir ifadeyle başını salladı.
"Büyümek için de bol bol yemek yemelisin."
"Evet!"
Ellerini havaya kaldırdığında onu tekrar kucağıma alıp uçuyormuş gibi havada salladım.
Sevda'nın yanına ulaştığımızda bizi izleyip gülüyordu. "Hadi oturun."
Çınar, köfteyi görünce gözleri büyüdü. "Anne, et!"
Sevda sevecen bir ifadeyle gülümsedi. "Babası kılıklı. Et olsun da gerisi boş değil mi oğlum?"
Çınar, kendisine ne söylendiğini bile anlamadan başını salladı. Yemekten sonra Çınar'ı omzuma atıp arabanın yanına geri döndüm.
Hayatımdaki tek değişiklik bunlar değildi. Bir de uzun zaman savaş verdikten sonra sigarayı bırakmıştım. Bunda Çınar'ın etkisi büyüktü. Kamu spotu gibi yanıma her geldiğinde kokuyorsun deyip kaçınca el mahkûm bırakmıştım.
Tabii Sevda bu duruma sevinmekle birlikte kıskanmıştı. O isteyince değil de Çınar isteyince bıraktım diye biraz naz yapmıştı ama onun nazı da uzun sürmemişti.
Biz tekrar arabanın altına girerken Sevda, içeriden seslendi. "Akşama işin uzun mu?"
Çınar'ın elindeki feneri alırken cevap verdim. "Hayır, neden sordun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözülmeye Hasret Düğümün || Berna Aslıhan
General Fiction"Doğan gün herkese umut olurken bana ıstırap oluyordu. Sevda ve ben aynı gökyüzüne bakan iki ayrı şehir gibiydik. Bir o kadar uzak, bir o kadar tanıdık... Ama asla kavuşamayan iki farklı şehir..." *** Kızın gülüşüne ömrünü emanet edebilecek kadar âş...