-1-

11.6K 589 196
                                    

Uzun bir aranın ardından herkese merhaba! O kadar özlemişim ki burada sizlerle etkileşim içinde olmayı... Tanıtım bölümü için yaptığınız yorumlar, özelden attığınız mesajlar hepsi bana iyi ki geri döndüm dedirtti.

Ali karakterini çok hissederek yazdığım için gerçekten yorumlarınız ve mesajlarınız beni ciddi anlamda mutlu ediyor.

Geldi yine geveze yazar! Tamam uzatmayacağım :)

Sizden küçük bir ricam var. Okumaya başladığınız tarihi yazar mısınız?

Aradan seneler geçip de onları görünce seviniyorum çünkü. (Yazar şımardı) Neyse hemen toparlıyorum. Yine geleneği bozmayacağım. Her kitapta olduğu gibi bunda da yayın günlerimiz Çarşamba ve Cumartesi olacak. Dedikten sonraaaa...

Herkese keyifli okumalar :)

Not: Satır için yorumlarınızı bekliyorum. Çok özlendiler çünkü...

•••

Aralık ayının keskin soğuğu vücudumu yakarken ceketimin yakalarını havaya kaldırıp yüzümü rüzgârdan korumaya çalıştım. Ne ellerimi ceplerime sokmam ne de ceketin yakalarını havaya kaldırmam ısınmama yardımcı oluyordu.

Adımlarımı biraz daha hızlandırıp evin köşesindeki parka ulaştım.

"Ulan Ali! Seni beklerken götüm dondu! Neredesin be oğlum?"

Soğuktan kızarmış ellerimi birbirine sürtüp sıcak nefesimi avucuma üfledim. "Geldim lan işte! Tamirhaneyi yeni kapattım."

"İşler yoğun muydu?"

Başımı sallarken paketten çıkardığım bir dal sigarayı dudaklarıma götürüp yaktım.

"Birader, biz bu soğukta ne yapıyoruz? Gitsek ya kapalı bir mekâna, iki damla sıcak çay geçse boğazımızdan, olmaz mı?"

Sigaradan bir nefes daha çekip geri üfledim. "Kardeşim, ben her akşam bu saatte niye geliyorum buraya?"

"Ha, sen Sevda'yı bekliyorsun." dedi imalı bir ifadeyle.

"Evet, Sevda'yı bekliyorum."

Sokağın başına arada bir kaçamak bakışlar atarken sigaramdan kalan son nefesi de çekip yere attıktan sonra ellerimi tekrar ceplerime sakladım.

"Ali?"

Ömer'in sesini bir kez daha duyduğumda sabrım tükenmişçesine yüzüne baktım. Ne söyleyeceğini adım gibi bilsem de sustum.

"Oğlum bu daha ne kadar böyle devam edecek?"

Bakışlarımı kaçırdım. Bunun sonsuza kadar devam edeceğini o da biliyordu. Senelerdir olduğu gibi yine beni ikna çabalarına devam etti. "Sevda gelecek, onu iki dakika görüp gideceksin diye her akşam burada bekliyorsun."

Tepkimi ölçer gibi baktığında gözlerimdeki acıyı görse de devam etti. "Konuş artık. Bilsin onu ne kadar çok sevdiğini."

Gözlerime ani bir hüzün yerleşirken buruk bir tebessümde bulundum. "Seneler önce kapattım ben o defteri."

Teselli etmek istercesine elini omzuma yasladı. "Neden kardeşim? Aslan gibi adamsın. Yetmedi mi bunca zamandır çektiğin eziyet?"

Yüzüme vuran soğuğa aldırmadan başımı iki yana salladım. "O kızın hayalleri var oğlum. Benim neyim var? Bize bile zor yeten bir tamirhane..." Etrafımı işaret ettim. "Bu mahalle..." Başımı iki yana sallayıp ekledim. "Sevda bunu hak etmiyor."

Çözülmeye Hasret Düğümün  ||  Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin