BÖLÜM 30 │ "OYUN"

4.9K 202 13
                                    

İlk derse gecikmiştim ama umrumda değildi. Sadece uyumak istiyordum. Biraz daha fazla uyumak.

Dersin ortasında sürekli Tuğra'ya tokat atan elimi ovuşturuyordum. Sanki dün gece hiç yaşanmamış gibi geliyordu, sanki bana küfürler etmemiş, beni duvardan duvara çarpmamış ve ben ona vurmamışım gibi.. Hepsi, hayalmiş gibi geliyordu. Onunla olan iyi kötü her şey, hayalmiş gibi geliyordu zaten.

Zil çaldığında hiç düşünmeden Rana'nın peşine takıldım. Uzun zamandır yapmayı düşündüğüm tek şeydi, onunla konuşmak. Üstünden zaman geçtikçe yeni şeyler ekleniyordu ve benim sabrım artık tükenmişti.

Önünü kestim ve bir an için gözlerimin içine baktı. "Ne istiyorsun, Ada?" diye sordu. Onunla öyle uzun zamandır karşı karşıya gelmemiştimki. Suratı çökmüş gibi gözüküyordu. "Konuşmak." dedim düz bir ses tonuyla. Ellerini cebine koydu ve omuz silkti. "Ne konuşacağız ki?" Gözlerinin tam içine bakıyordum. Bu tuhaf bir duyguydu. Ondan nefret etmiyordum, ama aynı zamanda suçlulukta hissetmiyordum. Ne olursa olsun o Tuğra'yı aldatmıştı. Hepimizi aldatmıştı. Gözlerimi kısarak ona baktım ve, "Her şeyi biliyorum." dedim. Alay edercesine gülerek, "Evet, bundan birkaç ay önce de bunu söylüyordun." dedi. Tamam, sıra bendeydi. Umursamaz bir ses tonuyla, "Ortada dönen videoyu kendi rızanla çektiğini, zaten videodakinin Tuğra değil Onur olduğunu, dolayısıyla Onur'la bir ilişkin olduğunu, Tuğra'nın seni hala tehdit ettiğini. Hepsini. Nasıl? Birkaç ayda gelişme var, değil mi?" diye sordum. Bir süre donup kaldıktan sonra etrafına bakındı ve kolumdan tutarak beni kendine yaklaştırdı. Konuşmasına fırsat vermeden, "Ne o? Dikkatini çekebildim sanırım." diye sordum. "Bana bak Ada..." diye başladığı sözünü kestim ve, "Artık sana bakmıyorum, Rana. Midemi bulandırıyorsun. Onur'la ne işin vardı? Allah aşkına şu an Seher'le birlikteler! Ve bunun olmasını ben sağladım, kendi ellerimle aralarını yaptım." dedim. Bunu ilk defa sesli söylüyordum ve hiç iyi hissettirmiyordu. Seher bilse ne kadar üzülebileceğini düşünmek bile istemiyordum. "Hiç kimse umrumda değil. Ben yaptıklarımın cezasını çekeli çok oluyor, anladın mı? Ne olacaksa olsun artık." dedi ve gitmeye yeltendiği sırada onu durdurdum. Boğazımı temizledikten sonra, "Son bir şey daha soracağım." dedim. Gözlerimin içine beklentiyle baktığı sırada, "Herhangi birini gerçekten sevdin mi?" diye sordum. Bu sorunun cevabı benim için önemliydi. Gözlerini benden kaçırarak gülümsedi ve, "İkisini de sevdim. Tahmin edemeyeceğin kadar." dedi ve cevap vermemi beklemeden gitti.

*

Öğle arasının başında Tuğra'nın okuldan gittiğini camdan görmüştüm. Seher, Onur, Asena ve ben dışardaki bankların birine oturmuştuk. Onur'un yaptığı şeyden sonra, suratını bile görmeye tahammülüm yoktu. Ama biz Asena'yla otururken yanımıza gelmişlerdi. Kalkıp gidebilmek için bahaneler düşünmeye başladım. Asena, "Neye canın sıkkın?" diye sordu. Kafamı kaldırdığımda soruyu yönelttiği kişinin ben olduğumu anladım ve, "Canımın sıkkın olduğunu kim söyledi?" dedim gülümsemeye çalışarak. Ciddi bir ses tonuyla, "Yüzün söyledi. Anlat." dedi. Tam bu sırada Onur'un bakışlarını üzerimde hissettim ve bir an için göz göze geldik. Seher bir çırpıda, "Siz ikiniz bizden bir şey saklıyorsunuz. Hatta üçünüz. Tuğra nerede?" dedi. Evet, bu da Seher'de nefret ettiğim tek şeydi. Her şeyi tek bakışla anlayabilme özelliğine sahipti. Onur Seher'in yanağına eğilerek, "Tuğra'nın işleri vardı, gitti. Ne saklayabiliriz bebeğim?" dedi ve onu öptü. Buradan sonrasını kaldırabileceğimi sanmıyordum. Kalkmak için hazırlandığım sırada Onur yönünü bize çevirdi ve, "Bakın ne diyeceğim. Bu akşam marinaya gidelim, olur mu?" dedi. Tam gözlerinin içine "Ne halt yiyorsun?" der gibi bakıyordum ama beni görmezden geliyordu. "Hem Tuğra bu sıralar keyifsiz. Bu ona iyi gelir. Daha doğrusu, Asena ona iyi gelir." bunu söyledikten sonra yapmacık gülümsemesiyle Asena'ya baktı. Onur'un söylediği cümlenin hoşuna gittiği her halinden belliydi. Asena gözlerinden ışık saçarak, "Neden olmasın, değil mi kızlar?" dedi. Seher Asena'yı görmezden gelerek, "Bir şeylerin yolunda olmadığını biliyordum işte! Tuğra'nın nesi var?" dedi. Onur hiçbir cevap vermeyince Seher kurcalamayı bıraktı ve, "Tamam gidelim. Ama bir şartla, içki alacağız." dedi. Onur hiç itiraz etmeden, "Tabi bebeğim. Sen iste." dedi. Onların bu yeni aşık tavırları midemi bulandırıyordu.

SERT KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin