BÖLÜM 22 │ "KAVGA"

5.6K 232 4
                                    

Bütün beden dersi boyunca duyduklarımı unutabilmek adına koşturup durdum. Yorgunluğu bahane ederekte öğle arasına kadar geçen tüm tenefüslerde kapıdan dışarıya adımımı bile atmadım.

Öğle arasına girmiştik ve sınıf hemen hemen boşalmıştı. Umarım beni unutmuşlardır diye düşünerek sırama boylu boyunca uzanmıştımki içeriye Seher, Asena ve Onur girdi. Tuğra yoktu.

Kendi aralarında hiç konuşmuyorlardı. Onur stresli bir şekilde bir eli cebinde, diğer eli saçında bana doğru yürüyordu. Asena ve Seher'de onu takip ediyorlardı. Seher yanıma geldi ve bacaklarımı elleriyle kaldırıp yere attıktan sonra yanıma oturdu. Onur'la Asena'da tam karşıma geçip birbirlerine bakmaya başladılar. "Hayırdır?" diye sordum merak etmiyormuş gibi durmasını umarak. Ama işin açığı merak ediyordum. Tuğra nerdeydi?

Asena, gözlerini Onur'a dikerek, "Onur bize bir şey anlatacakmış ama hepimizin toplanmasını istedi." dedi. Ve bütün gözler Onur'a çevrildi.

Onur sessizliğini korumaya devam edince Seher, "Kötü bir şey mi oldu?" dedi. Onur, "Ne yapacağımı bilemedim. Ama sizinde haberiniz olması gerektiğini düşünüyorum, öyle değil mi Ada? Zaten daha fazla içimde tutamayacağım." Lanet olsun! Tuğra'yla aramda geçenlerden bahsedecekti. Ama ben hala hazır değildim. Asena'ya kendim söylemek istiyordum! Görmüştü işte, Tuğra yanılmıştı. O günde görmüştü, hastanede de. Tedirgin olduğumu belli etmemek için masama koyduğum ellerimle oynamaya başladım. "Dökülsene be oğlum çatlatma adamı!" dedi.

"Tuğra'nın zil zurna sarhoş hallerini biliyorum ama daha önce hiç böyle bir olay yaşanmadı. Ben kardeşimi tanıyorum." diye başladı cümlelerine Onur. Lanet olsun. Midem kaynamaya başladı ve biraz daha bu şekilde durursam midemde ne var ne yok çıkartacaktım. "Kaza yaptıktan sonra motorunu bir tanıdığıma göndertmiştim. Motor pert olmuştu ama parsı çok seviyordu bu yüzden adam tamir ettirip ona yine hediye edecektim." dedi. Başımdan aşağıya önce kaynar su, sonra da buzlu su dökülmüş gibi hissediyordum. Neyse ki konuşan Onur olduğu için kimsenin dikkati ben de değildi. "Pars'ın her haltını en iyi Rana bilir. Bir dönem o motorla geldiler bu okula. Motorda kazayı kasten yapılsın bir kaç parçayla oynandığını öğrenince Rana'yı takip etmeye başladım. Tuğra iyi çocuktur, bu okulda onu sevmeyen yoktur. Rana dışında." Onur cümlelerini bitirdikten sonra tepkilerimizi ölçer gibi hepimizin suratına tek tek baktı ve devam etti, "Rana'yla evlerimiz çok yakın. Ailelerimiz tanışıyor. Takip etmesi kolay oldu. Diyeceğim o ki Rana'nın adamın tekine kuytu köşe yerlerde para ödediğini gördüm. Rana'nın peşini bırakıp adamı takip ettim ve ötmesini sağladım." Biliyordum işte. Rana'nın bir parmağı olduğunu biliyordum. "Adamla anlaşmış. Paranın yarısını işten önce vermiş, kalan yarısını da işten sonra. Böyle." dedi ve tek elini masaya hafifçe vurdu.

"Ne demek lan Rana yaptırmış? Hastanede yattık kalktık lan biz, hepimiz! Parçalarım o kızı." dedi ve ayağa kalktı Asena. Tepkisinin bu olacağını çok iyi biliyordum. "Bi sus Ase Allah aşkına ya, sabah payladım ben. Ada şahit. Değil mi Ada?" dedi ve göz kırptı Onur. Demekki saklanmam bir işe yaramamıştı ve o beni zaten görmüştü. Nedense birbirimizi hep böyle anlarda basıyorduk, kader işte. "Ne demek payladım ya? İki kuru sözle kapanıp gidecek bir mevzu mu lan bu! Ben bu kızı öldürürüm lan öldürürüm!" Bu sefer hiçbirimiz Asena'yı tutamamıştık ve kapıdan çoktan çıkmıştı.

Peşinden koşmaya başladık ama kimsenin ona yetişemeyeceği kesindi. Rana her öğle arası sigara içmek için yan parka geçerdi bu yüzden nerede olduğunu Asena çok iyi biliyordu. Aslında hepimiz biliyorduk. Rana'yı arkası dönük bir şekilde gördük ve beklemediği bir anda herhangi bir darbe almasın diye daha hızlı adımlarla Asena'ya birazda olsa yetiştim. Asena, "Ne bok yedin lan sen!" diye bağırdı çevredeki herkesin bakmasına sebep olarak. Rana sanki bunu bekliyormuş gibi bir sakinlikle arkasını döndü ve sırıtarak Onur'a baktı ve "Dediğimi yapmışsın." dedi. Onur ise karşılık olarak tek kelime etmedi ve spor salonundaki tiksintiyle yüklü bakışlarını yine Rana'nın üzerinden ayırmadı. Asena, "Lan seni öldürürüm. Duydun mu?" bu sefer bağırmamıştı ama sesinin tonu tüylerimin ürpermesine sebep olmuştu. Rana, "Senin arkadaşın benim be, ben! Nasıl benimle böyle konuşursun?" diye bağırdı. Asena, aynı hırçınlıkla "Bağırma lan bana! Benim adam öldürmeye teşebbüs edecek arkadaşım yok anladın mı? Ne geçiyordu aklından söylesene, ne istiyorsun lan sen o çocuktan!" diye bağırmaya devam etti. Bütün bunları söylerken Rana'nın üzerine yürümeye başladı ve Rana banka doğru yaslandı. Bunun üzerine Seher'de ben de araya girmek için ilerledik ve Seher "Çok oluyorsunuz ikinizde. Kapatın çenenizi." dedi ama ikisininde dinlemeyeceği ortadaydı. "Ne bok biliyorsunki sen? O yarım aklınla ne biliyorsun? Etrafa gülücük saçıp Tuğra'nın kolunda göt atmaya benzemiyor her şey." dedi Rana, susmak bilmiyordu ki! Hem suçlu hem güçlü dedikleri bu olsa gerek. "Senin o ağzını yırtarım." Asena bunu yine öldürücü bir fısıltıyla söylemişti. "Yırtsana, Ase. Olanın bitenin tek şahidi ben değilim." dedi ve bakışlarını bana çevirdi. Rana'yla beraber herkesin bakışları benim üstümdeydi.

SERT KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin