BÖLÜM 53 │ "KAOS"

4K 155 6
                                    

İsyan olmuş,

Deprem olmuş,

Yuvam, sevenim, annem

Dilsiz sırdaş, melek olmuş, sağır

Mahrum her sözüm

Çığlık, feryat, figan olmuş

Gül canım kızım,

Siyah halinden sorumlu var


Bölüm Şarkısı : Neyse - Siyah


Bir yanım İnci Teyze'nin yanında kalmamı söylüyordu, diğer yanım Tuğra'nın arkasından gitmemi. Daha tehlikeli bir şeye yol açmaması için tereddütüme son verip Tuğra'nın arkasından gittim.

"Tuğra!" diye seslendiğim an duraksadı ve bana doğru döndü. Sanki beni ilk defa görüyormuş gibi yüzümü inceledikten sonra hiddetli bir şekilde bana doğru koşup ellerini saçlarımın arasına geçirdi.

Yüzümü incelemeye başlayıp, "Gülüşü bu kadar güzel birine göre, çok fazla ağlıyorsun." dedi yumuşak bir ses tonuyla.

"Bir daha ağladığını görürsem, seni gebertirim." Bu defa ses tonu sert çıkmıştı. Saniyeler içerisinde nasıl bu kadar değişebiliyordu? Mimiklerinin gücü beni hep yanıltıyordu.

Her zamanki yoğun ferahlatıcı kokusunun üzerine, sigara kokusu sis bulutu gibi çökmüştü. Saçımı sert bir şekilde çekiştirdiği için canım yanıyordu ama bunu belli etmek istemiyordum. Dişlerimi sıkıp hiçbir şey söylemeden ellerinden kurtuldum ve arkamdan geldiğine emin bir halde, arabaya bindim.

Tuğra direksiyonun başındayken, "Ne yapacaksın?" diye sordum. Ellerini saçlarının arasında geçirdikten sonra, "Yağız'ı arayacağım. Şüphelenmesini istemiyorum." dedi. Omuz silktim ve "Şu her zamanki sert tavrını takın." dedim. Kaşlarını çatarak bana bakınca, "Ne? Benim üzerimde işe yarıyor." diye devam ettim sözlerime. Gülmemek için surat hatlarını sabit tutmaya çalıştığını fark ettim. Bu, özellikle de böyle bir anda beni mutlu etmişti.

Tuğra telefonunu alıp Yağız'ın numarasını çevirdi ve hoparlöre verdi. Birkaç çalıştan sonra Yağız'ın sesi duyuldu. Tuğra hiç duraksamadan, "Gelişme var mı?" diye sordu. Yağız derin bir nefes aldıktan sonra, "Polis istasyonuna gidiyorum. Rana'nın girebileceği her delik aranıyor." dedi. Tuğra sesini biraz yükseltti ve "Tek yapabildiğin bu mu? Sen ciddi misin?" diye sordu.

"Bak, Tuğra. Asabi adamsın. Bu işler sana göre değil."

"Asena senin yanındayken kaçırılmadı mı lan? Gördük senin soğukkanlılığını. Her şeyi mahvediyorsun. Oraya geliyorum."

Normalde Tuğra, ondan birkaç yaş büyük olduğu ve saygı duyduğu için, çok fazla sinirlenmedikçe Yağız'la bu şekilde konuşmazdı. Sinirini yansıtmaması gerekirken o neredeyse ateş püskürüyordu.

Tuğra telefonu kapatmak için uzandığı sırada, "Her şeyi mahvedebilecek tek kişi büyük ihtimalle şu an yanında dikiliyor. Kızını getirmezsen sevinirim."

Tam ağzımı açıp cevap verecekken telefonun kapanma sesi duyuldu. Sanki beni görebilirmiş gibi telefonun ekranına gözlerimi devirdim ve Tuğra'ya dönüp, "Ben hiçbir yere gitmiyorum." dedim. Bunu söylerken çocuk gibi ayaklarımı yere vurmuştum. Tuğra başını iki yana salladıktan sonra, "Seninle uğraşmaktansa Yağız'la uğraşmayı tercih ederim." dedi. Zafer edasına bürünüp saçlarımı iki yana savurdum ve ona en tatlı gülümsememi gönderdim.

SERT KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin