Asıl kutlama yarın okulda olacaktı ama Seher'le Asena akşam için bir şeyler düzenlemişti. Hep beraber Seher'lerin evinde toplanacaktık.
Eve geldiğimizde Seher ve Asena çoktan her şeyi halletmişlerdi. Onur'un bizi almasını istememiştim, Tuğra'da ısrar etmeyince yürüyerek gelmiştik.
"Onur'dan haberin var mı?"
"Maçtan beri konuşmadım Seher. Sen neden aramadın?"
"Bizde olacağımızı mesaj atmıştım. Gelir sanırım."
Tuğra ve Seher arasında geçen garip sohbetin ardından Asena'yla göz göze geldim. Aralarında bir problem olduğu ortadaydı, ama bunu Tuğra varken sormak ne kadar doğru olurdu bilmiyordum. Bu yüzden çenemi kapalı tutmaya karar verdim.
Kapı çaldığında Onur'un elinde bir şişe şampanya vardı. Seher, "Bu gece içki yok demiştik." dedi kapıyı açar açmaz. "Kutlama yaptığımızı da söylemiştik." dedi ve içeriye geçti Onur. Seher'i öpmemişti bile. Gerçekten aralarında ne olduğunu merak ediyordum, açıkçası fazla iyi olmadıklarını görmekten memnundum. Yanlış anlaşılmasın, Seher'in üzülmesini asla istemiyordum. Zaten bu yüzden aralarının kötü olmasından memnundum, Onur gerçekten Seher'i hak etmiyordu. Seher'in ona gittikçe bağlanmasını görmek istemiyordum. Tuğra, Onur gelince ayaklandı. Onur'da adımlarını ona doğru yönlendirdi ve "Kardeşim..." diyip sarıldı. Onur'un suratındaki minnet duygusunu açıkça görebiliyordum. Ama bu ifade benim sadece midemi bulandırıyordu. Yüzü bana doğru olan Onur'la göz göze gelince ona gözlerimi devirdim ve mutfağa yöneldim. "Bardaklar nerede, Seher?" diye sordum. Birazda olsa rahatlamak istiyordum.
Seher bize odasını göstermeyi teklif edince hepimiz onu takip ettik. Onur kendini yatağa fırlattıktan sonra, "Tamam gençler artık siz çıkabilirsiniz." dedi. Bunun üzerine Seher ona eline geçen ilk yastığı fırlattı ve gülerek, "Ayakkabılarınla yatağıma çıkma Onur!" diye bağırdı. Onur yatakta doğruldu ve "Aşkım çok hızlı girdin olaya. Odayı boşaltsınlar soyunacağım söz." dedi. Tuğra sabır dilenir gibi tavana baktı ve başını iki yana salladı. Yüzünde alaycı gülümsemesiyle, "Ne gevşek adamsın ya." dedi ve odadan dışarıya çıktı. Ben de onu takip ettim. Seher Onur'a, "Lambayı da kapatayım yat orada." diyip kapıyı hızla çarptı. Örtülmüş kapının ardından Onur'un sesini hala duyabiliyorduk. "Cinlerle perilerle mi sevişeceğim amına koyuyum." diye söyleniyordu. Asena Onur'un sözünü keserek, "Çarpılacaksın, Onur, iğrençsin!" diye bağırdı. Seher'lerin koridorlarında boydan boya kitaplık vardı ve bu çok hoşuma gitmişti. Yavaş yavaş ilerleyerek kitapları inceliyordum. Tam bu sırada Asena'nın eline bir hikaye kitabı aldığını ve incelediğini gördüm. Tuğra'nın bileğimden tutup beni yönlendirmesine izin verirken aklım hala kitaplıktaydı.
Onur şampanyayı patlattı ve hepimiz birer bardak aldık. Hayatımda ilk defa şampanya içiyordum, ağzımda baloncuklar varmış gibi bir hisse kapılmıştım. Buruk bir tadı vardı ve gerçekten çok güzeldi.
Bu gece, içkiyle oynadığımız tuhaf oyunlardan oynamayacaktık. Kimsenin sarhoş olmayacağı konusunda anlaşmıştık, bu konu konuşulurken herkesin kast ettiği isim Asena'ydı. Tuğra'nın gelip gidip bardağını yenilediğini görüyordum, ama bu odadaki herkes onun kontrolü kaybetmesi için daha fazlasına ihtiyacı olacağını biliyordu. Tabu oynamaya karar vermiştik, beş kişiydik ama kızlar ve erkekler olarak ayrılmamız Tuğra ve Onur için problem olmamıştı. Zaten Seher pek beceremiyordu, bu yüzden gerçekten 2'ye 2 olduğumuz varsayılabilirdi.
"Sürekli yediğin bok." dedi Tuğra Onur'a kelimeyi anlatırken. Asena Tuğra'nın yasak kelimelerine bakarken ben de süreyi tutuyordum. "Yavşaklık mı?" diye sordu Onur. Seher'in diliyle dişi arasında, "Nasılda kendini biliyor." diye mırıldandığını gördüm ama süreden dolayı hepimiz onu yoksaydık. "Evet. Değiştir şimdi onu. Eş anlamlılarını söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERT KARANLIK
Fiksi Remaja"En parlak yıldızlar bile, karanlık olmadan parlayamaz." 13/12/2014