"İşte kahven."
"Teşekkür ederim." Mırıldanarak aldı kahvesini. Dudaklarına götürmeden önce diken üstünde gibi oturan çocuğa baktı. "Jimin, eğer rahat değilsen gidebilirim."
"Siz benim patronumsunuz, Bay Jeon. Sizden rahatsız olmam."
"Bay Jeon?" Duyduğu kelime ile şaşırmıştı. Şirkette değillerdi sonuçta. "Jungkook'a ne oldu?"
"Bilmiyorum, saygısızlık yapmak istemedim."
"Jimin," diyerek kaşlarını çattı ve kahveyi önündeki küçük masaya bıraktı. "Ne saçmalıyorsun sen?"
Kısa olanın sessiz kalması sonucu sesli bir nefes bırakarak yerinden kalkıp diğerinin yanına oturdu. Yüzünü incelerken kendisine hiç bakmıyor oluşu onu biraz üzmüştü. Ama atladığı bir yer vardı. Jimin, bakmamakta zorlanıyordu ve birkaç saniye sonra kendisine yenik düşerek özlediği yüze baktı. Yüzünün her bir santimininde geziniyordu gözleri.
"Jungmin, koşturma beni velet."
Soo Jung'ın bağırmasıyla irkilerek geri çekildi Jimin. Ne ara bu kadar yakınlaşmıştı yüzleri? Çocuğun peşinden salona giren genç kız ikiliye bakıp sırıttı ve Jungmin'in gözlerini kapattı.
"Bu adamlar kötü işler yapıyor, Min."
Jungmin söylediğini anlamış gibi kendince kıkırdarken Jimin gerilerek biraz geriye çekildi. Jungkook da zamansız gelen kardeşine ters bir bakış atmıştı.
"Soo Jung, sana babamın fotoğrafını göstermek istiyorum."
Jungmin'in büyük bir hevesle söylediği şeye karşılık Jimin gözlerini kocaman açmıştı. Fotoğrafını göstereceği babasının kesinlikle kendisi olmadığını biliyordu.
"Bebeğim, baban karşımda işte. O yakışıklı suratını net bir şekilde görüyorum."
Soo Jung böyleydi işte. Bulduğu her fırsatta Jimin'e yürür, Jungkook'u deli ederdi.
"Jimin babamı söylemiyorum."
"S-senin bir tane daha mı baban var?"
Genç kız haklı olarak şaşırmıştı. Jungkook'u unutup, evlenmesi üzerine çocuk yapması yetmiyor gibi bir de başka bir erkekle birlikte olmuştu.
"Hayır, Jungmin saçmalama." Kimse Jimin'i umursamamıştı. Yalan söylediği belliydi çünkü.
"Evet, ona benziyor."
Küçüğün parmağıyla gösterdiği yere baktı herkes. Jungmin doğrudan ve açıkça Jungkook'u işaret ediyordu. Jimin stresten terleyen ellerini çaktırmadan pantolonuna silerken gülümsemeye çalıştı. Bu sırada genç kız kafasında bir şeyleri oturtmaya çalışıyordu.
"Getir bakalım fotoğrafı."
Soo Jung bunu dedikten sonra Jimin'in tepkisine bakmıştı. Kısa olan kocaman gözlerle ayağa fırlarken gitmek üzere olan oğlunu hızla yakaladı. Jungmin fotoğrafı gösterirse Jimin biterdi. Çünkü fotoğraftaki kişi Jungkook'tu. Jungmin'in babası, Jungkook... Elbette söyleyecekti gerçeği ama bunun için doğru bir zaman gerekliydi. Şu an hiç sırası değildi.
"Ben o fotoğrafları nereye koyduğumu hatırlamıyorum. Jungmin bulamaz. Başka zaman gösterir, olur mu?"
Jimin'in gergin halleri iki kardeşin gözünden kaçmazken Jungkook kaşlarını çattı. Deli gibi evi aramak ve nereye koyduysa fotoğraftaki herifi bulmak istiyordu.
"Biz gidelim artık." Diyerek ayağa kalktı Jungkook. Ardından diğerine dönüp gülümsedi. "Yarın görüşürüz, Jimin."
"Görüşürüz.." durdu ve saniyeler sonra ekledi. "Jungkook."
"Sadece ismini söylüyorsun, neden bu kadar zor?"
"Soo Jung, sus artık." Bu sefer uyaran Jimin'di. Genç kız yüzünü buruşturarak saçını geriye itti.
"İyice, Jungkook'a benzemeye başladın. Seni seviyordum, Jimin."
"Beni sevmiyor musun?"
Jungkook'un sorusuyla düşünür gibi yapıp elini çenesine götürdü. "Yerine göre diyelim. Mesela Jimin'e iyi davrandığında seni seviyorum ya da bana para verdiğinde sana aşık oluyorum. Onun haricinde senden nefret ediyorum, Jeon."
Kızın söylediklerine herkes gülerken Jungmin uzun zaman sonra böyle bir ortamda bulunduğu için sevinçle ellerini çırptı.
"Jimin, yüzyıl düşünsem başka biriyle olacağın aklıma gelmezdi. Özellikle çocuk yapmak... Yani, Jungkook'la birbirinizi ne kadar sevdiğinizi biliyordum."
"Soo Jung," diyerek dolan gözlerini kırpıştırdı. Şu an gerçekten gitmelerini ve bir an önce yalnız kalmayı istiyordu. Genç kız bunu söyleyerek onu üzdüğünü anladığında sıkıca sarıldı. Kulağına yaklaşıp özürlerini fısıldamıştı. 'Sorun yok' dercesine gülümsedi geri çekilirken. Kendisinden küçük kızın ne yapmak istediğinin farkındaydı. Ona kızmazdı bunun için, kıyamazdı bir kere.
"Bir de ağlayın isterseniz."
"Duygusuz olmayı kes, Jungkook. Zaten bu yüzden kaybettin."
Soo Jung, son sözünü söyleyip önce Jimin'i, arkasından Jungmin'i öpmüş ve yavaş adımlarla evden ayrılmıştı. Arkasında bakışan ikiliyi bırakarak. Haksız değildi, kaybetmişti. Duygusuzluğundan değildi belki de ama sonuç olarak kaybetmişti.
________________
Lütfen sabırlı olun Jungkook'un öğrenmesine az kaldı güzel günler yakında idöfğfovpöfğvldğcö
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want To Be His Dad // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jungkook, sevgilisini geride bırakıp üniversite için başka bir ülkeye gider. Geri döndüğünde ise hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. 2 yaşındaki oğluyla... • • • ∆ Mpreg #1 JiKook [18.04.2021] #1 TaeGi [26.04.2021] #1 Jungkook [03.0...