4. Bir bebeğimizin olmasını ister misin?

12.9K 922 404
                                    

Sabah erkenden kalkmış ve dün geceden hazırladığı takım elbiseyi geçirmişti üzerine. Hızlıca hazırlandıktan sonra ufak ama kendisini daha şık gösterecek birkaç aksesuarla tamamdı.

Uyuyan oğlunu kucağına alarak evden çıktı. Jungmin'i karşı komşusuna bırakacaktı. Bunu onlar teklif etmiş, seve seve bakacaklarını söylemişlerdi.

Kapının açılmasını beklerken oğlunun mis kokusunu çekti içine. Gün içinde onu özleyecekti ama akşam acısını çıkaracağını biliyordu.

"Günaydın, Jimin hyung."

Kapıyı açan genç adama gülümseyerek uyuyan oğlunu dikkatle onun kollarına uzattı. San, çocuğu dikkatle aldıktan sonra gülümseyerek baktı ona. Çocuklara olan ilgisi büyüktü.

"Gidiyor musun hyung? Endişelenme, ona çok iyi bakacağız."

Onların yanına gelen Wooyoung'a gülümsedi Jimin. Bu konuda endişelenmiyordu, iyi bakacaklarına emindi.

"Size minnettarım."

"San, çocuk üşüyecek, içeri gir."

Wooyoung, San'ı içeri yolladıktan sonra Jimin'e birkaç motive edici söz söyleyip kendisi de girmişti. Eşinin yanına oturup onları izledi bir süre. Kucağındaki bebekle fazla güzel duruyorlardı.

"Bir bebeğimizin olmasını ister misin?"

Evleneli 5 ay olmuştu ve hiç çocuk konusu açılmamıştı. Ama şimdi Wooyoung onları böyle görünce özenmişti.

"İsterim tabi."

"O zaman, denemeye var mısın?"

San, tereddütle baktı eşinin yüzüne. Onun bu konuda heveslendiğini görmek hoşuna gitmişti fakat henüz hazır mıydı, bilmiyordu.

"Ben, baba olabilir miyim ki?"

"Neden olamayasın, çok güzel bir baba olursun hem de."

Jungmin'i yumuşak yatağa bırakıp bu konuyla ilgili biraz daha konuşmuşlardı. Büyük sorumluluk isteyen bir karardı bu, uzunca konuşmaları en doğrusuydu.

"Merhaba, ben Park Jimin. Siz Mina olmalısınız."

Sekreter yerinden kalkarak büyük bir gülümsemeyle karşıladı Jimin'i. Kibar bir şekilde ne içmek istediğini sorduğunda Jimin bir şey istemediğini söylemişti.

Jimin'in neler yapması gerektiğini anlatmış önemli birkaç şeyden bahsetmişti. İşe girerken imzalanması gereken sözleşmeyi önüne bıraktı Jimin'in.

"Bunu imzalamanız gerekiyor, maddeleri okuyun ve size uymayan bir yer olursa söyleyin lütfen."

Jimin hızlıca kağıtta göz gezdirdi, sadece bir madde onun canını sıkmıştı. "Her sabah evine mi gideceğim?"

"Ah, söylemeyi unuttum. O madde Bay Jeon'un oğlu için geçerli. Yani şimdilik o maddeyi görmezden gelebilirsiniz. İleride şirketin başına oğlu geçtiğinde onun evine gidecek ve kahvaltısını hazırlayacaksınız. Sadece sekreteri değil, aynı zamanda kişisel asistanı da olacaksınız."

"Anlıyorum, fakat henüz 2 yaşında bir oğlum var." Devam edecekken kız büyük bir gülümseme ile onun sözünü kesti.

"Bay Park, burada çalışanlarımızın çocukları için bir alan var. Oğlunuzu buraya getirebilirsiniz. Merak etmeyin, onlarla çok güzel ilgileniyorlar. Şu an benim kızım da orada, kontrol etmek ister misiniz?"

Jimin'in suratındaki kararsızlığı gördüğünde bu teklifi sunmuştu ona. Jimin bunu seve seve kabul etti. Oğlunun güvende olduğunu bilmesi gerekiyordu. Jungmin'i, arkadaşına veya komşusuna da bırakabilirdi elbette, ama yük olmak istemiyordu.

Birlikte asansöre bindiklerinde en alt kata basmıştı Mina. Asansörden inerek yürüdüklerinde oldukça geniş bir odanın önüne geldiler. Bu odanın her yeri camla kaplıydı ve Jimin rahatlıkla içeriyi görebiliyordu.

"Kapının şifresini sadece çocuğunu buraya bırakanlara veriyoruz. Şifreyi girdikten sonra sizden kart göstermenizi isteyecektir, sakın kartınızı kaybetmeyin yoksa oğlunuzu alamazsınız. Anlayacağınız üzere burası yüksek güvenlikli."

Etrafta oynayan ve onlarla güzelce ilgilenen kız- erkek karışık görevlilere baktı bir süre. Şu an içi rahat etmişti, Jungmin'i buraya getirecekti.

Biraz daha orada durup bilgi almış ardından odaya çıkmışlardı. Jimin sonunda sözleşmeyi imzaladığında el sıkıştılar.

"Yarına kadar sizin için bir kart hazırlatacağım, iyi günler."

Gülümseyerek çıktı odadan Jimin. İşi biraz zor olsa da maaşı iyiydi. Jungmin'e en güzel şekilde bakabilirdi böylece. Burada en sevdiği kısım Jungmin'i bırakacabilecek bir yerin olmasıydı. İşe oğluyla gelecek ve onunla gidecekti.

Koca binadan çıkıp yol kenarında bekleyen taksilerden birine bindi. Ev adresini verdikten sonra yüzünden düşmeyen gülümsemesiyle geriye yaslandı. Bu kısa zamanda bile özlemişti oğlunu, bir an önce eve gidip sımsıkı sarılmak istiyordu ona.

Taksiciye parayı uzatıp indi arabadan ve oturduğu siteye girdi. Buraya 1 ay önce taşınmışlardı, onlara bu evi Namjoon bulmuştu.

Oturduğu kata gelince zile bastı ve kapının açılmasını bekledi. Önce Wooyoung çıktı karşısına ardından San'ın elinden tutarak gelen oğlunu gördü.

"Baba!" Diyerek koşması ve kucağına atlamasıyla kendine söz verdiği gibi sıkıca sarıldı oğluna. "Seni çok özledim, nereye gittin?"

"Dün söylemiştim ya işe gideceğim diye."

Ayak üstü bir sohbetten sonra çifte teşekkür ederek eve girmişlerdi. Hızlıca üzerini değiştirmiş ve yemek hazırlamıştı. Akşam yemeğini afiyetle yedikten sonra 20 dakika boyunca Jungmin'i yakalamak için oradan oraya koştu. Çünkü küçük banyo yapmak istemediği için babasından kaçıyordu.

Sonunda onu yakaladığında hızlıca banyo yaptırmış ve pijamalarını giyip yatağa geçmişlerdi. Bugün ne yaptığından oğluna bahsederken Jungmin'i de götüreceğini söylemişti. Jungmin buna çok sevinmiş, babasına öpücük vererek uykuya dalmıştı.

________________

Çok seviyorum (*^3^)/~♡

Çok seviyorum (*^3^)/~♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~Maria'

I Want To Be His Dad // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin