3. O, geri dönmüş

13.3K 938 389
                                    

"Baba, parka gidelim."

Jungmin'in sızlanmalarına daha fazla dayanamayan Jimin ayağa kalkarak oğlunu kucağına aldı. Odaya geçip üzerine rahat bir şeyler geçirdikten sonra telefon ve cüzdanını yanına alarak evden çıktılar.

"Bebeğim, Sooyoung'u da çağıralım mı?"

Heyecanla babasının yanağını öptü küçük çocuk. Sooyoung, Jin ve Namjoon'un 3 yaşındaki kızlarıydı. Jungmin'le de çok iyi anlaşıyorlardı.

Onları arayıp haber verdikten sonra aldığı olumlu yanıtla parka giriş yaptılar. Jungmin'i yere indirip salıncağa koşmasını izlerken aklına dün az kalsın suya düşeceği ve Jungkook'un onu kurtarışı gelmişti.

Dün gece neredeyse hiç uyumamış ve hep onu düşünmüştü. Zaten 3 yıldır kabuk tutmayan yaraları yeniden kanamaya başlamıştı.

"Selam Jimin, nasılsın?"

Duyduğu seslerle kendine gelerek gülümsedi ve oturduğu bankta yana kaydı. Sooyoung, Jimin'e sarılıp Jungmin'in yanına koşarken Jimin, hyunguna döndü.

"İyi olduğum söylenemez."

"Sorun ne, yine mi onu düşünüyorsun?"

Seokjin ve Namjoon, en başından beri Jimin'in yanında olan kişilerdi. Jungkook onu bırakıp gittiğinde, ailesi hamile olduğunu öğrenip Jimin'i kapı dışarı ettiğinde yanında sadece onlar vardı.

"O, geri dönmüş."

Çift göz göze geldiklerinde Seokjin, Jimin'in omzuna okşadı. Yanında olduklarını belirtmek istiyordu. "Onu gördün mü?"

Dün yaşanan tüm olayı her detayına kadar anlattı Jimin. Anlatırken de gözleri dolmuştu. Eğer Jungkook olmasaydı belki de oğlunu kaybedecekti. Bu yüzden çok korkmuştu.

"İnandı mı yani sana?"

"İnandı sanırım, bilmiyorum. Dünden beri kafam çok dolu."

"Ona bir oğlu olduğunu söylemelisin." Diyerek Jimin'e baktı Namjoon. Bu önemli bir şeydi ve Jungkook'un kesinlikle bilmesi gerekiyordu.

"Oğlumu benden almaya çalışırsa, ben onsuz ne yaparım?"

Uzakta ablasıyla kum havuzunda oynayan çocuğu izledi. Jungmin'e çok alışmıştı, onsuz bir hayat düşünemiyordu.

"Jungkook'un böyle bir şey yapmayacağını hepimiz biliyoruz. Sadece söyle, en azından haberi olsun."

"Ama ona yalan söyledim, bana çok kızacaktır."

"Jungkook sana ne zaman kızdı ki?" Dedikten sonra sırıttı Seokjin. Haksız değildi, Jimin ne yaparsa yapsın Jungkook ona kızamıyordu.

Bir süre düşündükten sonra kafasını salladı Jimin. Bunu bilmek onun hakkıydı. Jungmin'i ona vermeyecekti, sadece haberdar edecekti.

"Her zaman yanımda olduğunuz için teşekkür ederim, siz olmasanız bu kadar çabuk toparlanamazdım."

Abilerinin elini tutarak gülümsediğinde Jungmin ve Soyoung'un onlara doğru koştuklarını gördü. İkisi de şapşal gibi gülerek koşuyorlardı. Jungmin koşmayı öğrendiğinden beri sürekli bu eylemi yapıyordu.

"Düşeceksiniz, durun." Jin onlara kızarak ikisini de kolları arasına aldığında Namjoon eşine gülümsedi.

Parkta biraz daha oyalandıktan sonra herkes evine gitmişti. Jimin ısrar etse de işleri olduğunu söylemişti çift. Bu doğruydu, evlerine gelen yeni eşyaları yerleştireceklerdi.

"Hey, nereden böyle?"

Evin kapısını açtığı sırada arkasından seslenen komşusuna gülümseyerek döndü. Onunla konuştukları sırada Jimin'in telefonu çalmıştı.

"Sonra görüşürüz, Wooyoung."

Telefona baktığında bir numaranın onu aradığını görerek telefonu kulağına götürdü. Bu sırada oğlunun ayakkabılarını çıkarıyordu.

"Efendim?"

"Park Jimin'le mi görüşüyorum?"

"Evet, benim. Konu nedir?"

"Ben Jeon Donghun'un sekreteri, Mina. Yaptığınız iş başvurusu kabul edildi, haber vermek için aradım."

"Oh, çok teşekkür ederim."

"Rica ederim, yarın sabah 8'de burada olursanız size yapmanız gerekenlerin anlatacağım."

"Tabi, orada olacağım. İyi günler."

"İyi günler."

"Babacığım, iş başvurumuz kabul edilmiş." Telefonu kapattıktan sonra sıkıca oğluna sarılıp yanaklarını öpmüştü.

"Hadi, bunun şerefine pasta yapalım!"

________________

________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~Maria'

I Want To Be His Dad // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin