"Anne ne zaman çıkacaksın?"
Genç çocuk oradan oraya koştururken annesine sormuş ve kadından "şimdi çıkıyorum," cevabını almıştı. Annesi dikkatli olmalarını ve bir şeyi kırıklarında toplamak yerine kendisine bırakmasını tembihledikten sonra oğlunu öpüp evden çıkmıştı.
"Nerede kaldın Jungkook?"
En yakın arkadaşı Jungkook ona ders çalışmaya gelecekti ve bu yüzden heyecanlıydı. İlk gelişi değildi elbette ama Jimin için farklı duygular gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Bu yüzden onu gördüğü her anda heyecanlanıyordu. Şimdi ise evde sadece ikisi olacaktı.
Jungkook da ondan farklı değildi tabi. Elindeki güle bakıp tebessüm etti ve titreyen elleri ile zile bastı. Kırmızı gül çok mu abartı duruyor diye düşünürken Jimin kapıyı açmıştı. Hiçbir şey demeden hızlıca çiçeği ona uzatmış ve gözlerini kaçırmıştı. Bunun böyle olmaması gerekiyordu ancak Jungkook, karşısındaki çocuğun güzelliğini gördüğünde dili tutulmuş gibi hissetmişti.
"Kookie, çok teşekkür ederim." Yaklaşıp yanağına bir öpücük bıraktığında Jungkook nefesini tuttu. Farkında olmadan verdiği tepkilerdi bunlar. "İçeri gelsene."
Jungkook içeri girdikten sonra ayakkabılarını çıkarmış ve kırmızı suratıyla birlikte Jimin'i odasına kadar takip etmişti. Ona kitapları hazırlamasını söyleyip çıktı odadan. Jimin çiçeği annesinin vazolarından birine koymuş ve iki bardak içecekle geri dönmüştü odaya.
"Hazırsan başlayalım."
Kafasını sallayarak Jungkook'un yanına oturdu. Jimin her ne kadar sakin görünmeye çalışsa da kat ve kat daha heyecanlıydı. Öyle ki Jungkook'un ona uzattığı gülü alırken bayılacak gibi olmuştu. Öptüğünde ise kalbi atmayı bırakmış gibiydi.
"Aklıma takılan birkaç yer var. Önce onlara bakabilir miyiz?"
Jimin'in kibar sorusuyla Jungkook gülümsedi ve arkadaşına baktı. Jimin ona ders ile ilgili sorularını sormuş ve Jungkook'un anlatımıyla da cevaplarını güzelce almıştı.
"Lavaboya gidebilir miyim?"
"Yerini biliyorsun."
Jungkook çıktığında Jimin bir süre arkasından bakmış sonra ise gülümseyerek elini kalbine koymuştu. Gözüne çalışma masasının üst kısmına koyduğu papatya takıldığında uzanıp aldı onu. Jungkook gelene kadar bununla oyalanabilirdi.
"Güzel çiçek, sence Jungkook beni seviyor mu?"
Ardından tek tek koparmaya başladı yaprakları. Bir seviyor, bir sevmiyor yapıyordu. Çiçeğe o kadar çok dalmıştı ki Jungkook'un geldiğini bile fark etmemişti.
"O çiçek sana olan duygularımı nereden bilsin?" Kollarını oturan bedenin iki yanına koyup kulağına doğru eğildi. "Ama çok merak ediyorsan söyleyeyim. Seni seviyorum."
***
İki genç kumların üzerinde uzanıp yıldızları seyrederken hiç olmadıkları kadar huzurlu hissediyorlardı. Jimin, sevgilisinin göğsünde yatarken Jungkook onun saçlarını okşuyor ve arada küçük öpücüklerini bırakıyordu yumuşak tutamlara.
"Elimizi uzattığımızda yıldızlara dokunsak. Onlara daha yakın olsak."
Sevgilisinin mırıldanışıyla tebessüm ederek parmaklarını onunkilere geçirmiş ve "Buna gerek yok. Benim yıldızım zaten yanı başımda." Dedikten sonra avuç içini öpmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want To Be His Dad // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jungkook, sevgilisini geride bırakıp üniversite için başka bir ülkeye gider. Geri döndüğünde ise hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. 2 yaşındaki oğluyla... • • • ∆ Mpreg #1 JiKook [18.04.2021] #1 TaeGi [26.04.2021] #1 Jungkook [03.0...