24. Seni kovuyorum

8.4K 628 465
                                    

"Hemen odaya çıkıyorsun ve ben yemeği hazırlayana kadar da gelmiyorsun. Anlaştık mı?"

"Anlaşmadık," dedi Jimin ceketini çıkarırken. Jungkook anında ona yardımcı olmuştu. "Hasta değilim, yorgun da değilim."

"Jimin yine aynı şeyleri tartışmayalım. 1 haftadır gelme dediğim halde işe geliyorsun zaten. Bari eve geldiğimizde sözümü dinle."

"Yine mi kavga ediyorsunuz?"

Jimin, Jungkook'a ters bakışlar atarak oğlunun boyuna gelebilmek için eğilmiş ve saçlarını karıştırıp yanağına dudaklarını bastırmıştı.

"Kavga etmiyoruz bebeğim. Sadece baban bazı konularda inatçılık yapıyor."

Gözlerini deviren esmer onları orada bırakıp mutfağa geçti. Neler yapması gerektiğini hızlıca kafasında belirleyip işe koyulmuştu. Bu sırada Jimin de oğlunun elinden tutmuş üzerini değiştirmek için odasına çıkıyordu.

Jungmin'i yatağa oturtup dolabın karşısına geçti ve içinden rahat ve bol kıyafetler aldı. Pantolonunu çıkarıp eşofmanı giydi. Gömleğini de çıkardığında karnına kaymıştı gözü. Suratında beliren gülümseme ile karnına götürdü elini. İçini yeniden bir heyecan kaplarken güldü kendi kendine. Jungmin de bunları hissetmişti ama bu sefer her şey daha farklıydı. Jimin'i mutlu edecek bir sürü etken vardı yanında. Aşağıda yemekle uğraşan adam da en büyük sebebiydi.

"Beni artık sevmeyecek misiniz?"

Oğlunun titrek sesini duyduğunda şaşırarak ona bakmış ve elindeki tişörtü hızlıca kafasından geçirip yatağa, hemen yanına oturmuştu.

"Aşkım, olur mu öyle şey? Sen benim ilk meleğimsin. Seni nasıl sevmem ben."

"Ama babam artık benimle ilgilenmiyor, beni hiç sevmiyor. Bana oyuncak bile almadı, ona alıyor."

Jungkook'un geçen gün bebekleri için aldığı oyuncaklardan bahsediyordu. O heyecanla işten dönerken bir mağaza gözüne çarpmış ve Jimin'i oraya sokup bir sürü oyuncak almıştı.

"Baban sana da alıyor Jungmin. Hem böyle düşündüğünü bilseydi çok üzülürdü. Onun seni ne kadar çok sevdiğini görmüyor musun?"

"Benim babam olduğunu öğrendiğinde ağlamadı. Ama kardeşim olacağını söylediğinde ağladı. Biliyorum, artık beni sevmiyor."

Ne yaparsa yapsın oğlunun fikrini değiştiremeyeceğini anladığında onu göğsüne çekti. Onun kıskandığının farkındaydı. Ama dışlama veya artık sevmeme gibi bir şey söz konusu değildi. Oğlu sadece babasını kıskanıyordu. Gülümsedi ve saçlarına öpücük kondurup onu kucağına alarak merdivenleri indi. Bunu yaparken eskisi gibi sekmiyordu. Oldukça yavaş ve dikkatli iniyordu. Çünkü şu an hem kucağında hem de karnında bebekleri vardı.

"Biz geldik."

Mutfağa giren ikiliye bakıp kaşlarını çatarak bıraktı elindeki bıçağı. Jungmin'i kendi kolları arasına aldığında sarışını mutfaktaki masaya çekiştirdi.

"Kucağına almamalısın ve sürekli ayakta durmamalısın. Beni dinlemiyorsun, doktorunu dinle."

"Jungkook abartma. Hem Jungmin ağır bile değil."

"Evet," dedi tek koluna aldığı oğlunun ağırlığını ölçmek için indirip kaldırırken. "Neden bu kadar hafif?"

"Düşüreceksin."

Jimin'in uyarısıyla Jungmin'i yeniden kucağına düz bir şekilde almış ve boynunu öpmüştü. Oğlunun boynundan gıdıklandığını biliyordu. Gıdıklandığında ne güzel güldüğünü de.

I Want To Be His Dad // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin