29. Kızım...

6.5K 555 265
                                    

"Şunun güzelliğine bak Jungkook."

Jimin'in fısıldayarak konuşması üzerine Jungkook dolu gözlerini kırpıştırarak ona baktı. Jimin hasta yatağında kucağında kızıyla beraber otururken Jungkook, dizlerinde oturan oğluyla onu izliyordu. İkisi de bir meleği andırıyordu.

"Çok güzel."

"Çok çirkin."

Jungkook kızının güzelliğini savunurken Jungmin tam tersini söylemişti. Daha önce hiç yeni doğmuş bir bebek görmediği için kardeşinin minik suratı ona farklı gelmişti.

"Jungmin, kardeşine çirkin deme. O seni duyuyor, üzülebilir."

"Peki, özür dilerim."

Jungkook, somurtan küçüğün saçlarını okşadıktan hemen sonra bir tane de öpücük bırakmıştı. Kıskandığının farkındaydı ama kardeş isteyen kendisiydi değil mi?

"Kucağına almak ister misin?"

Sorusu Jungkook'a yönelikti ve Jungkook gözlerini kocaman açarak ona bakmaya başlamıştı. Heyecanlanmıştı.

"Nasıl yapacağım?" Demişti oğlunu dizlerinden indirip Jimin'e adımlarken. Jimin ona nasıl tutacağını gösterdiğinde titreyen elleriyle ilk kez almıştı kızını kucağına. Gözünden düşen bir damla yaşı silmekle uğraşmadı.

"Kızım..."

Jimin ikinci kez bu hissi tatsa da Jungkook için bu yeniydi. İlk kez yaşadığı bu his onu farklı hissettiriyordu. Vücudunda adını koyamadığı bir sürü his taşıyordu.

"Jungmin," dedi gözlerini dokunsan ağlayacak olan Jungkook'dan çekerken. "Kardeşini sevmek ister misin? Yanıma gel hadi."

Babasının sözünü ikiletmeden yanına ulaşmış ve Jimin'in yardımları sonucu yatağa oturmuştu. Jungkook birkaç saat önce doğmuş olan kızını abisine yaklaştırdı.

"O kadar da çirkin değilmiş."

İkili ona kahkahalarla gülerken aslından Jungmin'in neden böyle yaptığını biliyorlardı. Jimin, kardeşine parlayan gözlerle bakan oğlunun elini tuttu ve nazikçe minik bebeğin yanağına sürttü. O anda uyuyan bebeğin yüzünde minik bir tebessüm oluşmuştu.

"Baba, bana gülümsedi! Gördünüz mü?"

Jungmin heyecanla yerinde duramazken Jimin gülerek eliyle ağzını kapattı. Jungmin heyecanlı olduğu için fazla yüksek sesle konuşuyordu ve bebeğin kulakları henüz çok hassastı.

"Bebeğim, sessiz olmazsan kardeşin ağlar."

"Tamam, ağlamasın. Sessiz olacağım Minjeong."

Sevimli bir şekilde telaffuz ettiği isimle iki genç birbirlerine baktı. Bu isim de kızlarına koymak istedikleri bir diğeriydi. Lisede kurdukları çocuk hayallerinde ikizlerinin olması da vardı. Jungmin ve Minjeong birbirine uyumlu güzel isimlerdi.

"Ağlayacağım şimdi gerçekten."

Kapıdan giren beden ile Jungmin koşarak ona sarılmış ve Jungkook'un kucağındaki minik bedene doğru çekiştirmişti.

"Soo Jung, kardeşim az önce bana gülümsedi. O çok sevimli değil mi?"

Genç kız kafasını sallayarak bebeğe yaklaşmıştı. Minik bir suratı, minik bir burnu ve yine minik bir ağzı vardı.

"Jimin, kucağıma alabilir miyim?"

"Tabi."

"Hayır."

Jungkook'u dürttü ve bebeği vermesini işaret etti. İstemeye istemeye kızını kardeşine uzattığında genç kız ağlamamak için zor tutuyordu kendini.

"İlk kez hala oluyor gibi hissediyorum." Durdu ve odadaki herkeste gezdirdi gözlerini. "Genlerimiz sizce de mükemmel değil mi? Bakın hepimiz çok güzeliz."

Jimin ve Jungmin kıza kıkırdarken Jungkook da istemeden gülümsemişti. Ama sonra kaşlarını çatarak geri aldı kızını kucağından.

"Yeter bu kadar."

"Çok kıskançsın. Yiyecek miyim kızını? Halasıyım ben onun."

Gözlerini devirdi ve kollarındaki kızıyla beraber eşinin yanına oturdu. Kızlarını ona teslim ettikten sonra kolunun altına çekti Jimin'i.

"Sen neden geç geldin?"

Herkes gelmiş fakat hastayı yormamak adına bebeği görüp gitmişlerdi. Soo Jung, Jungmin'i dizlerine oturtup yanağını öperken abisine baktı.

"İşim vardı."

"Bir de halasıyım ben onun diyorsun. İnsan yeğeninin doğumunu kaçırır mı?"

"Çok konuşma." Verecek cevabı olmadığı için göz devirmiş ve kucağında oturan bedenle oynamaya devam etmişti. O sırada kapı çaldı ve odaya Jimin'in doktoru girdi.

"Geçmiş olsun Bay Jeon, nasıl hissediyorsunuz?"

"Sadece biraz yorgun."

"Ameliyattan yeni çıktınız bu normal. Kendinizi çok yormayın ve bir süre çok hareket etmeyin."

"Bayan Kang," doktora seslendi Jungkook. "Ne zaman çıkabiliriz?"

"Bu gece misafirimiz olacaksınız ama yarın çıkabilirsiniz. Eşinizi yormamaya dikkat edin Bay Jeon."

"Sözümü asla dinlemeyen biri olması dışında bir sorun yok."

Mırıldanarak söylenen Jungkook'u dürtmüş ve güler yüzlü kadına gülümseyip teşekkür etmişti. Tüm hamilelik süreci boyunca onunla bu doktor ilgilenmişti. Doktorunu seviyordu.

"Demek ben senin sözünü hiç dinlemiyorum."

"Seni seviyorum."

Jungkook'a kızmak için çatılan kaşlarını anında yumuşarken gülümsemeyi de ihmal etmemişti. Kafasını göğsüne koyup gözlerini kapattı.

"Ben de seni seviyorum."

"Jungmin, aşkım biz seninle kantine gidelim. Yoksa şimdi kusacağım."

"Defol git."

Abisine dil çıkarıp Jimin'i yanağından öptüğünde Jungkook uzanıp onun kafasına vurdu. Elinden tuttuğu Jungmin ile kapıdan çıkmadan önce abisine tehdit eder bir şekilde kafasını salladı.

"Soo Jung çok sevimli bir kız."

"Umarım Minjeong ona benzemez. Aynı genleri taşıyoruz sonuçta." Durdu ve korkuyla Jimin'e baktı. "Düşüncesi bile korkunç."

________________

Sizi korkuttum biliyorum özür niyetinde akşam diğer Jikook kitabıma da bölüm atacağım ödçdkföfödlcödşöx

Unutmadan arkadaşlar buna cevap verirseniz sevinirim. Öhm şimdi benim taslaklarımda bir sürü Jikook var yayımlamak istiyorum ama hangisini yapacağımı bilemedim bu yüzden siz seçin istiyorum. Ben de ona göre aralarından eleme yapacağım. Texting mi seversiniz, düz yazı mı? Bir de eğlenceli mi olsun yoksa normal mi?

Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim öptüm yanaklarınızdan 😙🙈

Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim öptüm yanaklarınızdan 😙🙈

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~Maria'

I Want To Be His Dad // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin