"İmdat! Baba, yardım edin!"
Bahçeden gelen yardım çığlıklarını duyan ikili birbirlerine bakmış ve koşarak çıkmışlardı salondan. Bahçeye geldiklerinde Jungmin'i bir köpekten kaçarken görmüş ve Jungkook kucağındaki kızını Jimin'e vererek oğlunun peşinden koşmuştu.
Jungkook onlara yetiştiğinde Jungmin'i hızlıca kucağına alıp gülmesini bastırmaya çalışmıştı. Bu bir oyun köpeğiydi ve sadece oyun oynamak istiyordu. Jungmin kendisine koştuğunu gördüğünde ise amacının onu yemek olduğunu düşünmüştü.
"Korkma babacığım, geçti."
Ağlayan Jungmin'i rahatlatmak adına sırtını okşayıp gözyaşlarını silerken köşede onları izleyen baba-kız da geldi yanlarına.
"Sadece seninle oyun oynamak istiyor. Korkma bebeğim."
Jimin gülerek kendi kendine konuşan kızını tek koluna almış ve oğluna yaklaşıp yanaklarını öpmüştü.
"Ama baba beni kovaladı. Çok korktum, beni yiyeceğini düşündüm."
Küçük bir kahkaha attı ikili. Jungmin ise bunun üzerine yüzünü Jungkook babasının boynuna gömmüştü.
"Nereden geldin sen?" Jimin çok da büyük olmayan köpeğin yanına eğilip onu sevmeye başladığında küçük köpek kafasını Jimin'in bacaklarına sürmüştü. "Tasmasında Mickey yazıyor."
"Sahibi yakınlarda olmalı. Bahçemize nasıl girecek ki?"
Jungkook'u onaylayıp gülümseyerek köpeği sevmeye devam etti. Mickey isimli köpek, Jimin'in kucağındaki küçük kıza yaklaşmaya çalışıyor ve onun minik bacaklarını yalıyordu. Jimin ise ne olur ne olmaz diyerek kızını uzaklaştırıyordu.
"Hey, kızımı rahat bırak."
Jungkook da onların yanına eğildiğinde Jimin güldü. Birlikte köpeği sevmeye devam ediyorlardı. Jungmin ise hala korkuyor ve neredeyse babasının omuzuna çıkmaya çalışıyordu.
"Merhaba, sanırım köpeğim size misafirliğe geldi."
Kendilerine seslenen adama gülümseyerek bakıp ayağa kalktılar. Jungkook onunla el sıkışmış ve gülerek olan biteni anlatmıştı.
"Mickey oyun oynamayı çok sever. Oğlunuz kaçınca oyun oynadığını sanmıştır. Rahatsızlık verdiğimiz için üzgünüm."
"Rahatsızlık vermediniz. Aksine bu minikle tanıştığımız için memnunuz." Saçlarını çekiştiren kızından kafasını uzaklaştırıp güldü. "Bu arada ben Jimin. O da eşim Jungkook."
"Kendimi tanıtmayı unuttum. Benim adım Hoseok." Kucaklarındaki çocuklara bakarken güldü. "Onlar sizin mi?"
"Oğlumuz Jungmin ve kızımız Minjeong."
Jungmin babasının boynunda yatmaya devam ederken Minjeong adını duymasıyla çığlık atarak gülmeye başlamıştı. Bu küçük kızın ani tepkileri vardı ve Jimin kulağını hissetmiyordu.
"Çok sevimliler." Çocuklara aşkla bakmayı kesip arkasında kalan evi gösterdi. "Yeni taşındım. Sizin gibi güzel komşularım olacağı için çok mutluyum."
"O halde bir şeyler içmeye ne dersiniz?"
Hoseok bu kibar teklifi kabul etmiş ve bahçedeki masaya oturmuşlardı. Jimin kucağından inmek istemeyen kızlarını diğer babasına teslim edip sıcak yaz gününde ferahlatıcı içecekler getirmek için mutfağa gitmişti.
"Sanırım Jungmin hala korkuyor. Mickey'nin tasmasını taksam iyi olacak."
Korktuğu için kucağından inmek bilmeyen Jungmin'e gülümseyerek saçlarını öptü. Köpeklerden korkmadığını biliyordu ancak onu kovalaması biraz şok etkisi yaratmış olabilirdi.
"Hayır, buna gerek yok. Jungmin alıştığında onunla iyi anlaşacaktır."
Bir dizinde kızları oturuyor, boynunda ise Jungmin öylece duruyordu. Kendi kendine güldü Jungkook. Miniklerinin bu derece yapışık olmalarını seviyordu.
"Baba."
Minjeong, elinde tepsi ile onlara yaklaşan babasını gördüğünde kendi kendine mırıldanmış ve babasının ona öpücük atmasıyla kıkırdayarak kafasıyla Jungkook'un göğsüne vurmaya başlamıştı. Henüz konuşmayı tam olarak bilmiyordu fakat bazı basit kelimeleri yuvarlayarak söyleyebiliyordu.
"Teşekkür ederim."
Hoseok içeceğini içerken söyledi ve karşısındaki minik kıza sevimli yüz ifadeleri yapmaya devam etti. Küçük kızın güldüğünde kısılan gözleri olduğundan daha tatlı gösteriyordu onu.
"Jungmin, havuza girmek ister misin?"
Bugün havuza girmek için hazırlanmıştı hepsi. Ancak Jungmin'in kopardığı yaygara yüzünden bunu unutmuşlardı. Jungmin, sarışın babasını onaylarken kollarını uzattı onu alması için. Köpekten korktuğunu anladığında bir şey demeden aldı oğlunu. Havuzun kenarına götürüp kolluklarını taktı. Jungmin büyüdüğü için daha fazlasını istemiyordu. Sadece şişme kolları kabul ediyordu. O da henüz yüzmeyi tam bilmediği içindi.
"Ben artık gitsem iyi olur. Yapmam gereken tonla iş var daha."
"Yardıma ihtiyacınız olursa buradayız."
Teşekkür etti Hoseok. Komşularının gerçekten iyi insanlar olduğuna karar verdi. Diğerlerine de görüşürüz derken köpeğiyle birlikte ayrıldı oradan.
Minjeong ile birlikte Jimin'in yanına gitmiş ve kocası gibi bacaklarını suya sokarak oturmuştu. Jimin gülerek avucuna su aldı ve büyük bir heyecanla suya bakan kızının bacaklarına döktü. Suyun soğukluğu ile Minjeong heyecanlı nefesler alarak bacaklarını çırpmıştı.
Jungkook gülerek onu öptükten sonra yaklaşıp güneşin altında parlayan eşini de öptü. Jimin ona küçük bir gülümseme vererek yavaşça suya girmişti. Suyun soğukluğuna hemen alışırken kendi kendine şarkı söyleyen oğluna doğru yüzdü.
"Saçların çok güzel duruyor baba."
Ellerini babasının sarı saçlarına koyarak onları geri itti. Bebekliğinden beri babasına ve onun sarı saçlarına hayrandı.
"Teşekkür ederim aşkım."
Koklayarak öptü oğlunu. Çok seviyordu bebeklerini. Eşine, çocuklarına, ailesine aşıktı.
________________
Zaman atlayarak yazıyorum ne çabuk konuşmaya başladı falan demeyin aşklar 🙈
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want To Be His Dad // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jungkook, sevgilisini geride bırakıp üniversite için başka bir ülkeye gider. Geri döndüğünde ise hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. 2 yaşındaki oğluyla... • • • ∆ Mpreg #1 JiKook [18.04.2021] #1 TaeGi [26.04.2021] #1 Jungkook [03.0...