Bilgisayarı kapatıp, masasının önündeki koltuğa baktı. Jungmin'i uyuyor görünce gülümseyerek kalktı yerinden. 'Az önceye kadar resim yapıyordu, ne ara uyudu' diye düşündü.
Jimin'in ayaklandığı gören Jungkook dikkatini önündeki kağıttan alarak ona verdi. Oğlunu nasıl nazikçe kucağına alıp, öptüğüne baktı. Yüzünde istemsiz bir gülümseme yer edinmişti.
Önceden Jimin'le bir bebekleri olduğunu hayal ederlerdi. Hatta ismini Jungmin koymak istiyorlardı, çocuğun ismini duyunca bu yüzden şaşırmıştı.
"Buraya yatırabilirsin."
Jungkook'un olduğu taraftaki koltuğa doğru yürümüş teşekkür ederek oğlunu yatırmıştı. Ceketi çıkararak üzerine örttüğünde Jungkook, Jimin'in bedenine ağzı açık baktı. Vücudunu saran gömlek ve pantolonu mükemmel duruyordu.
"Gönderdiğiniz dosyaları kontrol edip, düzenledim."
Bilgisayarın başına yeniden geçerek gerekli programı açmış ve az önce bitirdiği dosyaları sırayla patronuna göndermişti.
"Teşekkürler, Jimin."
Her adını söylemesinde içindeki hareketlenmeleri yok sayamıyordu Jimin. Hala ona olan aşkı ölmemişti, ölecek gibi de değildi.
Telefonu çaldığında Jungkook'a kısa bir bakış atarak kulağına götürdü. Arayan numarayı tanımıyordu.
"Alo, kimsiniz?"
Bunu duymasıyla Jungkook yaptığı işi bırakıp tamamen Jimin'e dönmüştü. Biri onu rahatsız ediyorsa anında müdahale edecekti.
"Yanlış numara, iyi günler."
Yanlış numara olduğunu öğrendiğinde rahatlayaraak önüne döndü ve şirket telefonundan bir numarayı tuşladı.
"İki kahve lütfen."
"Bana neden söylemediniz?" Jimin'in onu sorgulamasıyla omuz silkerek çizdiği elbiseye geri döndü.
"Yorulmanı istemedim."
Gözlerini kaçırdı Jimin. Ne diyordu bu adam böyle, o ne için buradaydı?
"Benim işim bu, lütfen bir dahakine bana söyleyin."
Onu geçiştirmek adına kafasını salladı Jungkook. Zaten tüm gün bilgisayar başında yorulmuştu, bir de basit isteklerle uğraşsın istememişti.
"Baksana, bu nasıl sence?"
Çizdiği modeli havaya kaldırmış ve Jimin'e doğru çevirmişti. Kendisinin fikirlerini merak ediyordu. Gözlerini kısarak inceledi resmi Jimin. Lisede de hep böyle olurdu. Jungkook çizer, Jimin yorumlardı.
"Güzel görünüyor."
"Bu kadar mı?" Jimin tarafından övülmeyi özlemişti Jungkook. Birkaç şey daha söylese ne olurdu ki?
"Çok güzel olmuş, mükemmel detaylar var. Bayıldım, nasıl bu kadar güzel çizebiliyorsunuz? Bana da öğretin lütfen."
Jimin'in abartılı tepkisine karşı sesli bir şekilde gülmüş ve bu Jimin'i de güldürmüştü. Kapının çalmasıyla birlikte susarak boğazını temizledi Jimin. Onunla böylesine gülmeyeli çok uzun zaman oluyordu.
"Efendim, kahvenizi getirdim."
"Teşekkürler, Mina."
Mina odadan çıkmadan önce Jimin'e hafiften el sallamış, Jimin de göz kırpmayla karşılık vermişti. Tabi bu Jungkook'un dikkatinden kaçmamıştı. Jungkook masasına bırakılan kahvelerden birini alarak ayağa kalktı ve sarışının masasına yürüdü. Kahvenin birini onun için istemişti.
"Teşekkür ederim, Bay Jeon."
Jimin'in ona bu şekilde seslenmesini istemiyordu, ama sadece ismiyle seslenmesini söylese kabul etmeyeceğini de biliyordu. Kahveyi masasına bıraktı. Ama Jimin içmeyecekti, çünkü sevmiyordu.
"Baba, neredesin?"
Oğlunun ağlamaklı çıkan sesini duyduğunda hızla yerinden kalktı ve yanına giderek koltuğa oturdu. Oğluna çok bağlı olduğunu anlamıştı Jungkook. Bir yandan üzülüyor, diğer yandan seviniyordu. Kendi çocuklarını sevsin istiyordu.
"Buradayım, bebeğim. Korkma, baban burada." Jungmin tamamen uyanıp babasının kucağına tırmanmış ve sarılmıştı. "Ne oldu, rüya mı gördün?"
Dudaklarını büzerek kafasını salladı Jungmin. Çocuğun bu kadar sevimli olması Jungkook'u gülümsetmişti. Baba ve oğlu konuşurken bir köşeden onları izlemeye devam etti. Aralarına katılmak istiyordu ama o kimdi ki, neyi oluyordu onların?
Çıkış saatinin çoktan geldiğini gördüğünde oğluyla gülüşen Jimin'e baktı. İkisi de sevimli bir şekilde eğleniyor ve sessizce gülmeye çalışıyorlardı. Çocuğun tavşanı andıran gülümsemesinde takılı kaldı. Kendisine ne kadar da benzetmişti.
"Jimin, çıkış saatin geldi."
Kafasını salladı ve eşyalarını toplamaya başladı Jimin. Hızlıca toplarlandıktan sonra oğlunun elini tutarak patronuna döndü. Onun da çıkmaya hazırlanmış olduğunu görerek kapıya yürüdü.
Birlikte asansöre bindiklerinde Jungkook inecekleri kata basmıştı. Birkaç saniye sonra asansörün durmasıyla refleks olarak Jungkook'un kolunu tuttu. Asansörden korkmuyordu, bozulduğunu sanıp telaş yapmıştı. Ama asansör Jungmin'in 'dur' tuşuna basması sayesinde durmuştu.
"Korkma, Jungmin yaptı."
Jungkook, Jungmin'in saçlarını okşadığı sırada asansör yeniden hareket etmiş birkaç saniye sonra inmişlerdi. Eve bırakmayı teklif etmek istiyordu ama Jimin'in vereceği tepkiden çekiniyordu. Ona kızgın olduğunu düşünüyordu.
Şirketten çıktıklarında 'iyi akşamlar,' deyip giden Jimin'in arkasından baktı bir süre. Oğluyla eğlenerek yürüyordu yolda. Derin bir nefes verip arabasına bindi. Jimin'i hala sevdiği açıktı ama kendisini affetmeyeceğini de biliyordu. Başkasından çocuk yaptığına göre onu tamamen unutmuş olmalıydı.
________________
Jeon Family'nin hastasıyım 💘
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want To Be His Dad // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jungkook, sevgilisini geride bırakıp üniversite için başka bir ülkeye gider. Geri döndüğünde ise hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. 2 yaşındaki oğluyla... • • • ∆ Mpreg #1 JiKook [18.04.2021] #1 TaeGi [26.04.2021] #1 Jungkook [03.0...