"Bebeğim, beni çok korkuttun."
Jimin tuttuğu minik eli dudaklarına götürüp avucunun içini öptüğünde Jungmin kıkırdamıştı. Onlar kendi kendilerine eğlenirken çalan kapıyı açmak için hareketlendi. Hastaneden çıktıktan sonra Jungkook ufak bir işi olduğunu söyleyerek onları eve bırakmıştı ve gitmişti. O gelmiş olmalıydı.
"Hoş geldin."
Jimin'e gülümsemiş ve Jungmin'in nerede olduğunu sormuştu. Salonda olduğunu söylemesi ile peluş battaniyesine sarılmış yatan çocuğun yanına ilerleyerek saçlarına küçük bir öpücük bıraktı.
"Hemen de iyileşmişsin."
Jungmin elini ağzına kapatıp kıkırdamış ve kafasını sallamıştı. "Ben diyorum ama babam beni dinlemiyor ki. Hastasın deyip duruyor."
"Babanı umursama, uyduruyor."
"Jungkook!"
"Ne? İyileşmiş işte, hasta falan değil."
Gözlerini devirdi Jimin. "Hayır, hala hasta."
"Seninle tartışmayacağım. Bak," elindeki kocaman paketi çocuğun kucağına koydu. "Bunu sana aldım."
"Ne gerek vardı?"
"Teşekkür ederim, Jungkook."
Jimin gerek olmadığını söylerken Jungmin teşekkür etmişti. Jungkook gülerek pakete sevimlice bakan çocuğu gösterdi.
"Senden daha kibar."
Jimin de güldü ve oğlunun paketi açmasına yardım etti. İçinden paketin büyüklüğünde bir uzaktan kumandalı oyuncak araba çıkmıştı. Jungmin hevesle bağırdı ve inmek için kıpırdanmaya başladı.
"Nereye gidiyorsun?"
"Baba, Jungkook'a sarılmak istiyorum."
Küçüğün ismiyle hitap etmesi ona tatlı geliyordu. İsmini söylerken zorlanması da ayrı bir şirinlik katıyordu olaya.
"İzin almalısın, Jungmin."
"Sarılabilir."
Jungkook hızlıca söylemiş ve çocuğun kalkmasına izin vermeden kendisi yaklaşmıştı ona. Boynuna dolanan minik kollarla yutkundu ve hafiften gülümsedi. Diğer bir yanda da Jimin onları gülümseyerek seyrediyordu. Yan yana görünce daha iyi anlamıştı ki Jungmin, fiziksel olarak tamamen babasına benziyordu. Ön dişlerinin çıkıklığı, göz yapısı, kullandığı minikleri. Sadece burnu ve dudakları Jimin'e benzemişti. Bir de bazı huyları.
"Ne içersin?"
Yerine geri oturan esmer tenliye bakarak sormuştu. Ancak Jungkook'un canı şu anda bir şey istemiyordu. Az önce resmen sevdiği adamın başkasından olduğunu düşündüğü çocuğuna sarılmıştı. Bu biraz farklı hissettirmişti.
"Bir şey istemiyorum, teşekkür ederim."
"Kahve bile mi?"
Kafasını sallayarak onaylamış ve oyuncağın nasıl çalıştığını anlamaya çalışan küçüğe çevirmişti bakışlarını. Gülerek kumandayı elinden almış ve nerelere basması gerektiğini söyledikten sonra onunla oynamaya başlamıştı. Jimin onlara katılmıyor, uzaktan gülümseyerek seyrediyordu.
"Jungkook?" Dedi birden. Ama neden çağırdığını kendi de bilmiyordu. Bu yüzden kendisine bakan esmere aklına ilk gelen şeyi sordu. "Hayatında kimse yok, değil mi?"
"İyi misin sen? Hayatımda biri olsa neden senden bir şans isteyeyim?"
Gözlerini kapatıp sesli bir nefes vererek alnına vurdu. Evet, biraz saçmalamıştı. Bunu yapması Jungkook'u güldürürken elinden tutup Jimin'i de Jungmin ile oynadıkları yere çekti. Şimdi hepsi halının üzerinde oturuyordu.
"Jimin?" Bu sefer seslenen kişi Jungkook olmuştu. Sarışın, hala tuşların yerini karıştırdığı için yanlış tuşa basan ve bu yüzden kumandaya sorun çıkarmamasını söyleyen oğluna gülmeyi kesip yanındaki adama döndü.
"Efendim, Jungkook?"
"Onun babası olmak istiyorum."
Duraksadı, Jimin. Nefesin nereden alındığını unutarak yutkunurken şimdi her şeyi itiraf etmenin zamanı olup olmadığını düşünüyordu.
"Jungkook.." demişti hafif tombul elinin üzerinde yer edinen kemikli ellere gözü kayarken. "Onun za-"
"Evet, evet, biliyorum. Onun zaten bir ailesi var, değil mi? Hani nerede?" Gözlerini devirmiş ve bozulan sinirini dizginlemek adına dişlerini sıkmıştı. "O halde sorduğum soruya cevap ver. Süre istedin, 24 saat verdim. Çok bil-"
Kendince söylenmeye devam ederken Jimin'in, Jungmin'in gözlerini kapatıp dudaklarını dudaklarıyla buluşturmasından dolayı sözü yarım kalmıştı. Birkaç saniyenin ardından hafiften gülümseyerek geri çekildi, Jimin.
"Onun zaten bir babası var." Ardından oyun oynayan oğluna seslendi. "Bebeğim, tavşan babanın fotoğrafını getirir misin?"
Jungmin büyük bir sevinçle içeri koşturmuş saniyeler sonra elinde bir fotoğrafla gelmiş ve babasının kucağına oturarak fotoğrafı Jungkook'a uzatmıştı. Gördüğü yüz ile gözleri sonuna kadar açılan Jungkook'un kafası epey karışmıştı.
"Ne demek bu?"
"Jungmin, senin oğlun Jungkook." Duraksayıp düzeltti. "Bizim oğlumuz."
________________
Size bir sorum var. Jungkook artık öğrendi ve sizce tepkisi ne olsun? Yani hemen anlayışla mı karşılasın yoksa Jimin'e yalan söylediği için kızsın mı?
Diğer bölüm aslında hazır ama düşüncelerinize göre değiştirebilirim. 👀
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want To Be His Dad // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jungkook, sevgilisini geride bırakıp üniversite için başka bir ülkeye gider. Geri döndüğünde ise hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. 2 yaşındaki oğluyla... • • • ∆ Mpreg #1 JiKook [18.04.2021] #1 TaeGi [26.04.2021] #1 Jungkook [03.0...