17. Sana sarılabilir miyim, Jungkook?

12K 821 480
                                    

"Babacığım, bir şey söylemenizi bekliyorum saatlerdir. Neden öyle bakıyorsunuz?"

Çok bilmiş çocuk dudaklarını büzerek konuştuğunda Jungkook bu hareketini yanında oturan sarışına benzeterek gülümsemişti.

"Saatlerdir derken? Sadece 5 dakikadır burada oturuyorsun. Oyuncakların biraz bekleyebilir, değil mi?"

Küçük çocuk suratını asarak kollarını önünde bağlamıştı. Oyuncakları içeride oynanmayı beklerken o, burada iki adamın onunla konuşmasını bekliyordu.

"Baba, kızma lütfen. Sadece burada böyle oturmaktan canım sıkıldı."

Jungkook, oldukça şirin bir şekilde konuşan çocuğun yanaklarını ısırmak istiyordu. Hareketleri kesinlikle Jimin'e benziyordu.

"Bebeğim, 'senin bir baban daha var' demiştim." Jimin alıştıra alıştıra söylemeye çalışırken Jungkook sessizce onları izliyordu.

"Evet, baba. Hem Jungkook, babama çok benziyor, değil mi?"

"Hayır, benzemiyor." Sıkıntıyla nefes verip saçlarını dağıttı hafifçe. Bu yaştaki çocukların psikolojisini göz önünde bulundurarak sakince anlatmaya çalışıyordu. "Jungmin, Jungkook senin baban."

Bunu söyledikten hemen sonra elleriyle yüzünü kapatmıştı. Kötü bir tepki verirse görmek istemiyordu. Ortamdaki sessizlik giderek artarken Jimin parmaklarını aralayıp oğlunun kocaman gülen suratına baktı. Jungmin hızlıca yerinden kalktı ve ellerini çırparak Jungkook'un önünde dikildi.

"Sen benim gerçek babam mısın?" Bir şey diyemedi Jungkook. Kelimeler boğazına dizilmiş gibiydi. Kendini hiç olmadığı kadar iyi hissediyordu. "Sana sarılabilir miyim, Jungkook?"

Jungkook duyduğu masum soru karşısında şaşırırken gülümseyerek kollarını açtı. Küçük hızla kaslı kollar arasına girip sıkıca sarılmıştı babasına.

"Ne yani? Sevindin mi?"

"Baba, tabi ki sevindim. Jungkook, çok yakışıklı."

Jimin hayretle gülerek sarılan ikiliye baktı. Şimdiden iyi anlaşmaları sevindirmişti onu. Jungkook'un kolunu kaldırmasıyla ne dediğini anlamış ve yanlarına yaklaşıp kolunun altına girmişti. Başından beri olması gereken buydu.

Dakikalar sonra Jimin ayrılmıştı onlardan. Akşam olduğu için yemek hazırlamak istiyordu. Uzun zaman sonra ilk kez birlikte yiyeceklerdi.

"Jungkook, akşam yemeği için ne istersin?"

"Aslında gitsem iyi olacak. Yapmam gereken işler var."

"Gitmen mi gerekiyor?" Jimin'in suratı asılmıştı. Bu güzel günde birlikte yemek yiyeceklerini düşünerek sevinmişti. "Ayıracak yarım saatin bile yok mu? Hep birlikte yemek yiyelim istiyorum."

"Tamam," demişti Jungkook pes etmişlikle. Onlardan daha önemli bir şey yoktu artık hayatında. "Zaten seninle bir şey konuşmak istiyordum."

"Kötü bir şey mi var?"

Endişelenerek sordu, Jimin. Jungkook hala kollarında olan minik çocuğun saçlarını okşarken gülümsedi. "Kötü bir şey değil." Ardından küçüğün yüzüne baktı. Göğsünde uyuyakaldığını fark ettiğinde kıkırdadı.

"Jungmin uyumuş."

"Ah, bebeğim. Sabah çok erken kalktı, uyuması normaldir. Yatağına götüreyim ben."

"Ben götürmek istiyorum." Uyandırmamaya özen göstererek kucağına aldı ve arkasından bakan sarışına gülümseyerek odasına yürüdü.

Derince bir iç çekti, Jimin. Sonrasında yemek yapması gerektiği aklına geldiğinde zaman kaybetmeden mutfağa geçti. Jungkook'un en sevdiği yemeği yapacaktı. Malzemeleri çıkarıp tezgaha koyduğunda belinde yer edinen kollar ile gülümsedi.

I Want To Be His Dad // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin