35. Jeon Jimin, akıllı bir adamsın

4.9K 449 264
                                    

"Soo Jung'ı üzme tamam mı?"

"Baba," ofladı ve isyan edercesine kollarını yanına bıraktı. "Ben halamı çok seviyorum, onu hiç üzmüyorum."

"Biliyorum, bebeğim. Sen çok uslu bir çocuksun. Sadece küçük bir uyarı."

Jungmin, çantasını sırtına takmış ve babasına sarılıp çalan kapıya koşmuştu. Halası ile gezmeye gidecekti bugün. Genç kıza kocaman bir sarılma verdikten sonra birlikte evden çıktılar.

Onlar gittikten sonra bulaşıkları makineye yerleştirmiş ve uyuyan kızlarına bakmak için yukarı çıkmıştı. Odaya girdiğinde çoktan uyanmış, beşiğinde oyuncaklarıyla oynadığını gördü. Bugün şirkete gidip Jungkook'a sürpriz yapacaklardı. Hızlıca kızını giydirdi ve uzuna yakın saçlarını açık bırakarak bandana geçirdi.

Kendisi de üzerini giyinip her şeyi kontrol ettikten sonra evden çıkmıştı. Bir taksiye binip kısa sürede şirkete vardılar. Asansörün açık kapısından içeri girdiğinde onun ardından biri daha girmişti. Kim olduğunu gördüğünde gözlerini devirdi. İnmek istiyordu ancak asansör çoktan hareket etmeye başlamıştı.

"Şirket ortaklarının önemli bir toplantısı var." Onunla ilgilenmiyor gibi yaparak kızını izlemeye başladı. "Biliyorsun ki babam şirketin en önemli ortaklarından. O olmasa şirket batabilir."

Ne demek istediğini anlamamıştı. Gözleri istemsizce onu bulduğunda genç kızın suratında yer edinen sırıtmayı gördü.

"Ne demek istiyorsun?"

"Yani," dedi Jimin'e bir adım yaklaşırken. Bazen kucağındaki kıza da bakıyordu. "Geçen bahsettiğim teklifim hala geçerli. Eğer kabul etmeyecek olursan kocanın şirketi batar. Sevgili babacığım biricik kızına çok değer veriyor, ne dersem yapar."

"Seninle birlikte falan olmayacağım."

"Tamam, o kadar acele etmeye gerek yok. Ama benimle yemeğe çıkmak zorundasın. Yoksa bu koca şirkete veda etmek zorunda kalırsınız. Eminim Jungkook ve ailesi çok üzülür."

Bunları söyledikten sonra Jimin'i düşünceleriyle baş başa bırakıp indi asansörden. Birkaç kat sonra da Jimin inmişti. Ne yapmalıydı? Bunu Jungkook'a söylemeli miydi?

Bu şirkete çok emek vermişti. Jungkook da, babası da fazlasıyla çalışmıştı ve böyle saçma bir nedenden dolayı batarlarsa kendini ömür boyu affetmezdi. Sadece bir yemek yiyecekti.

Kapıyı çalıp içeri girmesini söyleyen komutu duyduğunda yüzüne hafif bir gülümseme kondurup koca kapıdan girdi. Bir sorun olduğunu düşünmesini istemiyordu. Henüz kafasını kaldırıp kimin geldiğine bakmayan Jungkook, kızının baba diye bağırmasından sonra onları fark etmiş ve kollarını kocaman açarak ayaktaki ikiliye doğru yürümüştü.

"Çok güzel bir sürpriz."

"Jungmin, halasıyla gezmeye gitti. Ben de Minjeong'u biraz gezdirmek istedim."

"Bir şeyler içmek ister misin?"

"Hayır," Jungkook'un yönlendirmesi ile koltuğa oturdu. "Toplantın varmış sanırım."

"Evet, yarım saat sonra başlayacak."

Rahatsızca yerinde kıpırdanıp kucağındaki kızı babasına uzattı. Jungkook seve seve kızını dizlerine oturturken saçlarını seviyordu.

"Çok güzel olmuşsun bebeğim." Saçındaki kaymış bandanayı düzeltti. "Sen de lisede bunlardan takardın."

Sadece gülümseyerek onayladı onu. Aklının nerede olduğu belliydi. Söyleyip söylememe konusunda kararsızdı. Bunu Jungkook'dan saklayarak ne kadar doğru bir şey yapıyordu? Söylerse Jungkook ile Hyerin'in tartışacağını biliyordu. Bunun sonunda Hyerin sinirlenip babasını ikna eder ve ortaklıklarını bozarsa yine şirket batardı. Jimin'in düşünceleriydi bunlar. Kararını vermişti. Jungkook'a hiçbir şey söylemeyecek ve sinsi kız ile bir akşam yemeği yiyecekti.

"Beni duyuyor musun?"

"Pardon," dedi parmağındaki yüzükle oynarken. "Dalmışım."

"Ne düşünüyorsun?"

"Hiçbir şey. Neyse," konuyu değiştirmek adına gülümsedi. "Bu akşam bir arkadaşımla yemeğe çıkacağım."

"Çıkacaksın?" Kaşlarını havaya kaldırdı. "Kararını vermişsin çoktan."

Gözlerini devirdi ve gönlünü almak adına kocasının yanağını öptü. "Bugün kararlaştırdık. Söz vermiş gibi oldum bu yüzden gitmem gerekiyor. Çok geç kalmayacağım."

"Kim o arkadaşın?"

"Sen tanımıyorsun." Ne söylemesi gerektiğinin düşündü. Yalan söylemekten, özellikle Jungkook'a yalan söylemekten nefret ediyordu. "Jungmin'e hamileyken tanışmıştık. Buluşmak istediğini söyleyince kıramadım."

"Peki," dedi ve derin bir nefes aldı. Nedense içi rahat değildi Jungkook'un. Belki de eşinin bir şeyler sakladığını hissetmişti. "Çok geç kalma."

"Söz veriyorum, geç kalmayacağım. Bakabilirsin değil mi çocuklara?"

"Tabi ki bakabilirim."

"Tamam o halde biz gidelim artık." Ayağa kalktı ve babasıyla oynayan kızına kollarını açtı. Fakat Jungkook onu geri çekmişti.

"Biraz daha oturun. Ah, çok özlüyorum onları."

"Peki," dedi son harfi uzatarak. Baba ve kız biraz daha vakit geçirebilirlerdi. "O halde ben lavaboya gidiyorum."

Dışarı çıkmak üzere olan sarışına seslendi. "Odadakini kullan."

"Taehyung ve Mina'yı görmek istiyorum."

Çıktı odadan ve aradığı kişiyi bulmak adına gezmeye başladı şirkette. Neyse ki çok geçmeden görmüştü o yüzü. Ciddi bir surat ifadesi ile yaklaştı yanına.

"Bu akşam olsun ve bitsin."

Hyerin hafifçe kıkırdadı. İşte istediği olmuştu. Kafasını salladı ve Jimin'e doğru eğildi. Göğüs dekoltesi sarışını rahatsız etmiş ve karşısındaki gözlerden başka bir yere bakmamaya özen göstermişti.

"Jeon Jimin, akıllı bir adamsın." Kaşlarını çattı ama hala sırıtıyordu. "Ya da öyle misin?"

"Uzatma, bunu ne için yaptığımı biliyorsun. Ayrıca Jungkook'un haberi olmayacak."

"Tabi ki," gülmeye devam etti. "Jungkook'un hiçbir şeyden haberi olmayacak."

________________

Jimin'e kızmayın 😔 Yazım yanlışı varsa da görmezden gelin lütfen, kontrol etmedim 😔

Jimin'e kızmayın 😔 Yazım yanlışı varsa da görmezden gelin lütfen, kontrol etmedim 😔

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~Maria'

I Want To Be His Dad // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin