"Babacıklar, beni dinleyin lütfen. Size çok önemli bir şey söyleyeceğim."
İki adam da bilgisayara gömdükleri başlarını kaldırıp elinde oyuncağı ile onları izleyen oğullarına baktı. Birkaç gündür böyleydi bu. Jungmin asla aşağıda yaşıtlarıyla kalmıyor, babalarının yanında uslu uslu oturuyordu.
"Neymiş o?"
Gülümseyerek cevap vermişti Jungkook ona ve Jimin de merakla baktı oğluna. Ellerini önünde birleştirmiş, yanaklarına hava doldurmuştu. Üzgün gibi duruyordu. Jungkook da bunun farkındaydı. Bu yüzden yerinden kalktı ve gömleğinin kollarını kıvırarak küçüğe yaklaştı.
"Babacığım, sorun ne?"
"Kardeş istiyorum."
Jimin gözlerini kocaman açıp yutkunurken Jungkook sırıtarak sevgilisine bakmıştı. Oğlunun saçlarını okşayıp bir öpücük bıraktı oraya.
"İnan ben senden daha çok istiyorum."
"Baba, sende mi kardeş istiyorsun?"
Jungkook kahkaha atarak oğlunu kucağına almış ve onunla birlikte diğer babasının yanına yürüyerek masaya yaslanmıştı.
"Baba, kardeş istiyorum. Tüm arkadaşlarımın kardeşi var ama benim yok."
"Jungmin," diyerek kollarını açtı Jimin. Anında Jimin'in açtığı kolları arasına girmişti. "Bebeğim, herkesin kardeşi olmak zorunda değil."
"Zorunda. Jungmin'in onlardan neyi eksik? Bak, tüm arkadaşlarının kardeşi varmış."
Jungkook'un susması için ona ters ters bakmış ve sonrasında gülümseyerek oğluna dönmüştü. İkinci bir çocuk için hazır mıydı, kendi de bilmiyordu.
"Bu konuyu daha sonra konuşuruz tamam mı? Şimdi işimiz var."
"Ne işimiz var?"
Bacağıyla kendisini dürten adama baktı. Yüzünde yaramaz bir gülümseme vardı. Gülmemek için kendini tuttu Jimin. Jungmin'i kucağından indirip Jungkook'u da yaslandığı masadan itti.
"İncelemeniz gereken dosyalar var, Bay Jeon."
"Akşam kesin inceleyelim o dosyaları."
"Dosyalar Jeon... dosyalar."
"Tabi," diyerek suratını asıp Jimin'in uzattığı iki dosyayı aldı. "Dosyalar."
***
"Jungmin, Soo Jung geldi."
Jimin, babasıyla bahçede oynayan oğluna seslenerek genç kızın geldiğini haber verirken bir yandan da onunla salona yürüyordu.
"Çok yoruldum."
Kendini koltuğa atan kıza gülerek kafasını iki yana salladı. "Nasıl gençsin sen? Hemen yoruluyorsun."
"18 yıl Jungkook'la aynı evde yaşadım ben. Haliyle ruhum yaşlandı. Bu kolay değil, hiç tavsiye etmem."
"Bir ömür boyu benimle birlikte olacak kişiye mi diyorsun bunları?"
Kucağında oğullarıyla gelen Jungkook'a gülümseyip Soo Jung'a baktı yeniden. Genç kız dudaklarını yukarı kıvırmış bundan memnun olmadığını belli ediyordu.
"Jimin hayatının hatasını yaptığının hala farkında değil. Ben dururken seninle evlenecek olması çok üzüyor beni. Güzelliğine yazık ediyorsun Jim."
Jungkook sevgilisinin yanına oturup kucağından oğullarını indirmiş ve hemen yanındaki yastığı genç kıza atmıştı. Yastık Soo Jung'ın suratına gelirken Jungmin kaşlarını çatarak babasına baktı.
"Baba, Soo Jung'a neden kötü davranıyorsun?"
"Aşkım, baban bana hep kötü davranıyor. Ah ben neler çektim bundan bir bilsen. Gel bahçeye çıkalım da sana biraz dertlerimi anlatayım."
"Anlat Soo Jung, ben seni dinlerim."
"Dinle bebeğim zaten senden başka seven yok beni. Bir keresinde bu baban bana evlatlık olduğumu beni artık istemediklerini söyleyip kapının önüne koymuştu. Böyle de kötü bir baban var."
El ele tutuşup bahçeye çıkan ikilinin sesleri yavaşça kesilirken Jimin şaşkınlıkla yanında oturan adama baktı.
"Bunu gerçekten yaptın mı?"
Omuzlarını silkti ve normal bir şeyden bahsediyor gibi rahat bir tavır takındı. "Yaptım."
"Soo Jung sana iyi dayanmış bunca yıl."
"O ne demek Jimin?"
"Bir şey demek değil sevgilim." Gülerek uzun olanın dudaklarını öptü. "Yemek yapalım mı birlikte?"
"Yapalım." Diyerek sarışının elini tuttu ve birlikte mutfağa adımladılar. Kısa sürede yapmak istedikleri yemeği seçip malzemeleri hazırlarken Jimin'in aklında Jungmin'in dün şirkette söylediği şey vardı. Eve geldikten sonra da bir süre başının etini yemişti kardeş istiyorum diye.
"Aşkım nereye daldın öyle?"
"Jungmin'i düşünüyordum."
"Neden?" Dedi yemeği karıştırmayı bırakıp sarışına dönerken. "Bir sorun mu var?"
"Sürekli olarak kardeş istediğini söylüyor."
Gülerek sevgilisine yaklaşıp dolgun yanaklarını avuçları arasına aldı ve alnına bir öpücük bıraktı. "İkinci bir çocuk fena olmazdı."
"Emin değilim Jungkook."
"Sen hamileyken, canın bir şeyler çekerken yanında olamadım. Bir bebeğimiz olacağını öğrendiğinde kollarımın arasına alıp saramadım seni. Jungmin'in büyüdüğünü de göremedim. Gece bebeğimiz ağladığında kim bakacak kavgası da yapamadık. Ben bu duyguları tatmak istiyorum. İkinci çocuk konusunda bu yüzden ısrarcıydım. Ama seni de sıkmak istemiyorum. Sen nasıl istersen öyle olsun meleğim."
Gözleri dolan Jimin gülümseyerek göğsüne sindi sevgilisinin. Tüm o anlar aklına gelmişti yine. Hamile olduğunu öğrendiğinde nereye gideceğini, ne yapacağını şaşırmıştı. Sonrasında odasında saatlerce ağlamıştı. Jungmin, başlarda istenmeyen bir çocukken Jimin onu aldırmaktan son anda vazgeçmişti. İyi ki de geçmişti. Şimdi sevgilisi ile birlikte dünya tatlısı oğullarıyla mutlu bir aile olmuşlardı.
"Jungmin'i aldıracaktım." Dedi birden. Jungkook'un bunu bilmeye hakkı olduğunu düşündü. "Her şey çok ağır geliyordu o zaman. Onu aldırmayı düşündüm. Hatta doktora gittim ama yapamadım. Ona kıyamadım Jungkook."
"Ağlama," diyerek saçlarını okşadı ve kollarını daha sıkı sardı küçük bedene. "Ağlama, hepsi benim suçum."
________________
Arkadaşlar dün uyuyakalmışım neden uyandırmıyorsunuz bölüm atamadım sizin yüzünüzden 😡💞
~Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want To Be His Dad // KookMin ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Jungkook, sevgilisini geride bırakıp üniversite için başka bir ülkeye gider. Geri döndüğünde ise hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. 2 yaşındaki oğluyla... • • • ∆ Mpreg #1 JiKook [18.04.2021] #1 TaeGi [26.04.2021] #1 Jungkook [03.0...