49.Bölüm

16.1K 915 2K
                                    

Birkaç santim aşağı düşmüştüm ki belimin etrafını saran sıkı bir kolla derin bir nefes aldım.

Ayaklarım metrelerce yüksekten aşağı sarkıyordu. Yükseklik korkusu olmayan biri için bile oldukça ürkütücüydü. Beni tutan güçlü kollar , yangın merdiveninin içine çekti beni.

Nefes nefeseydim. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Karanlıkta simasını seçemiyordum. Uzun boyuyla karşımda duruyordu. Birkaç saniye sakinleşmek için konuşmadı.

"Sen delirdin mi!" diye beni azarlayan sese şaşırdım.

"Ateş?" dedim sorarcasına.

Bir elini omzuma koydu "Kızım senin kafan mı güzel? Ya damdan atlamaya çalışıyorsun , ya balkondan atlıyorsun."

"Ne atlaması ya sadece dışarı çıkıyordum." diye aptalca açılama yaptım.

Ateş "Normal insanlar gibi kapıyı niye kullanmıyorsun."

"Sanki keyfimden kullanmadım. Hem çekil ya dibimden." dedim ve yanından geçip aşağı indim.

Birkaç dakika sonra ulaşmak istediğim yerde yani sokaktaydım. Ateş de peşimden geldi. Ellerini montunun cebine koymuş ve sessizce yanımda ilerliyordu.

Ona yandan bir bakış attım "Burda ne arıyordun mu demeliyim yoksa hâlâ burda ne arıyorsun mu demeliyim sen seç?"

"Buradan geçiyordum..." diyordu ki onu susturdum.

"Yangın merdiveninden mi geçiyordun? Üstelik benim yaşadığım evin yangın merdiveninden.."

Ateş hafifçe gülümseyip , yanımda yürümeye devam etti. Birkaç adım sonra bile peşimden gelmeye devam edince " Tamam hadi cidden diyelim yolun bir şekilde bizim apartmanın yangın merdivenine düştü, peki şimdi neden peşimden geliyorsun?"

Ateş düşünüyormuş gibi yaptı "Gönlüm el vermedi.."

Anlamazca kaşlarımı çattım "Neye gönlün razı olmadı?"

Omuz silkti "Pelin'lere gidip kapıda kalmana.."

Durup ona baktım "Sen Pelin'e gittiğimi nerden biliyorsun?"

Tek kaşını kaldırdı "Angut Güney canını sıktı , normal şartlarda babana yetiştirirdin ama bilinmeyen bir sebep bunu engelledi. Aksi olsaydı balkondan düşmeyi göze alacak kadar gözün dönmezdi.."

Sitem göstergesi olarak omzuna vurdum "Güney hakkında düzgün konuş, hatta konuşma." deyip ilerlemeye başladım.

Ateş "Tamam sinirlenme bir şey demedim. Ee nereye gidiyorsun?"

Baygınca "Seni ilgilendirmez Ateş git başımdan." diye onu tersledim.

Ateş derin bir nefes verdi "Pelin evde değil yani boşuna gitme."

Derin bir nefes verip , ona baktım. Yüzünde memnun bir gülümseme vardı. Onu umursamadan telefonumu almak için elimi cebime attım. Ah harika Güney malı telefonumu almıştı. Oflayıp yürümeye devam ettim.

Ateş "Heyy nereye gidiyorsun!" diye seslendi.

"Sizin olmadığınız bir yere.." diye mırıldandım.

Ateş'in duymadığını düşünmüştüm ama " Sizden kastın kim?" diye sorunca beni duyduğunu anladım.

"Ay sanane ya git başımdan. Ne diye peşimden geliyorsun? Ben yalancı , hayin ve Baran'ın adamı değil miyim? " diye onu tersledim.

Ateş hızla yanıma koşup , geldi. Önümde durup "Beni hiç affetmeyecek misin? Çok pişmanım Defne."

Kollarımı birbirine kenetledim "Bak biliyor musun ben bu durumdan çok sıkıldım. Senin sürekli hata yapıp , beni eziklemenden , sürekli benden af dilemenden. Yeter Ateş. Kalabalıkta yapılan hatanın tenhada affı olmaz okey?"

Zehir -Yeni Başlangıçlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin