Maç sona ermişti. Bizim okul sevincini sonuna kadar çıkarırken artık sahada bizim takıma yer kalmamıştı. Sahanın kenarındaki banklara gidip otururken bana hainmişim gibi bakan gözleri de görmezden geliyordum. Baran'ın bana gönderdiği notu cebime tıkmıştım.
Bizim takımdakiler çok üzgündü "Hey bu haliniz ne? Sadece bir oyundu ve biz gerçek takım ruhunu gösterdik!!" diye sesimi yükselttim.
"Belki sonraki dönem kaptanınız olmayacağım , belki takımınızda bile olmayacağım ama sizler burda kalanlar cesurca savaştınız. Sizleri yarı yolda bırakan insanlarıda gördünüz ve burda kalan gerçek takımıda. O kaçanların ne kadar korkak olduğunu da gördük. Biz bize yapılan hilelere -Ceyda'ya- rağmen mükemmel bir maç çıkardık ve çok güzel yenildik. Evet bizi çok güzel yendiler onlara bir kucak buket göndereceğim hatta hepimizin adına çiçek göndereceğim çünkü bizi çok güzel yendiler. Bizim daha güçlü olmamızı sağladılar onlara teşekkür etmeliyiz.. Bravo Ali Paşalı.." deyip güldüm ve alkışladım.
Kızlarda bana eşlik ettiler. Neşeleri yerine gelmişti ve onlarda kahkaha atıp tezahürat etmişlerdi. Okulumdaki kişilerin bize şaşırarak baktıklarını gördüm çünkü böyle neşeli olmamızı beklemiyorlardı.
"Sen doğuştan kaptan ruhlusun.." diye kulağımın tam yarında bir fısıltı duyunca irkildim ve korkuyla arkama döndüm "Baran?" dedim sorarcasına..
Mükemmel gülümsemesiyle "Bende tebrik edeyim.."
Tek kaşımı kaldırdım "Yenilmemizi mi?"
Sesini alçaltıp biraz yaklaştı "Bilerek yenildiğini ıspatlayamam ama yemin edebilirim Mavi göz."
Bende ona bir adım yaklaştım "Istaplayamam ama yemin edebilirim oyna şike kattığınıza."
Gülümsedi ama gülümsemesi birkaç saniye içinde donuk bir hal aldı. Bir an da sanki başkası oldu. Nereye baktığına bakmak için başımı döndüğümde Damla'nın nefretle Baran'a bakan bakışlarını yakaladım.
Baran sinir bozucu bir şekilde "Naber Damla?" dedi.
"İşine bak Kozcuoğlu.." dedi Damla ve takıma verdi dikkatini.
Baran'ın omzunu dürttüm "Hayırdır Damla'ya takıntılı günlerini mi özledin? Ondan uzak duracaksın Baran anladı mı?" her kelimenin üstüne basa basa konuştum.
Gözlerini kısıp gülümsedi "Şimdiden kıskançlığa mı başladın birkaç hafta sonra benim olunca neler yapacaksın?" dedi eğlenir bir şekilde.
Söylediği şeylerin hepsine ayrı ayrı sinir olurken benim olacaksınla neyi kast ettiğini anlamadım. Anlamak istemedim. Bu özgüveninin kaynağı neydi anlamıyorum. Sanki biz onun için hangi yolla çözerse çözsün sonucu net belli bir matematik işlemiydik.
Kollarımı kelebek yaptım "Senin sevgilin falan olmayacağım. Güney 'in gerçekleri öğrendiği an burdan gideceğiz . Sen ve egon o gün yenileceksiniz."
Ona komik bir şey anlatmışım gibi dudaklarından bir kahkaha attı "Gerçekleri öğrenecek kişi Güney değil sensin. Güney bir gün senin anlattıklarına inanıp gitse hatta seni de götürmek istese sen kendin gitmeyeceksin. İşin trajikomik yanıysa seni özgür bıraktığım gün kendi ayaklarınla bana geleceksin. Ayrıca sevgili nedir ya? Ben kimseyle sevgili olmam mavi göz. Seninle uğraşıyorum diye kendini dev aynasında görme. Benim izin verdiğim kadarsın bende.." deyip göz kırptı.
Arkasını dönüp uzaklaşırken bir şey hatırkamış gibi "Ve unutmadan akşam 6 da hazır ol." deyip kalabalığa karıştı.
Ula biriniz de normal olun. Çocuğa bak resmen kendi kendine gelin güvey oldu. Övdü mü gömdü mü ne halt etti anlayamadım gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir -Yeni Başlangıçlar
Ficção AdolescenteBu bir yapboz. İhtişamlı ve tehlikeli. Kayıp parçaları bulup ,yerleştirmek çok zor. Ama burda imkansız diye bir şey yok. 19 ocak #korku 1. sıradayız🙅 12 şubat #aksiyon 1. sıradayız🌟 24 mart #çete 1. sıradayız 🎈 15 nisan #sosyopat 1. sıradayız