61.Bölüm

4.4K 323 238
                                    

Baran gitmişti. Neden üzüldüm bilmiyorum. Sonuçta o suçlu ve ben bunu Güney'e ıspatlamak istiyorum. Ama nasıl olmuştu da kendimi suçlu gibi hissetmeme sebep oldu?

Peki ya terastaki hazırladığı ortam ve bana aldığı pırlantalı yıldız kolye? Bunların gerçek olma ihtimali kalbimi yerinden çıkaracak kadar hızlı atmasına neden oluyordu.

Asansöre tek nasıl tek bindim ve hangi ara otelden çıktığımı fark bile etmedim. Karanlık ıssız sokakta ilerliyordum ama nereye gittiğimi ben bile bilmiyorum. Harika evin yolunu nasıl bulacaktım? Burası nere onu bile bilmiyordum.

Bir köşeyi dönünce kaldırımda oturmuş ve kahkaha atan üç kişiyi fark ettim. Yanlarından geçio gitmeyi pek güvenli bulamadım. Güney'i mi arasam? Gerçi arasam ne diyecektim?

Ağaç gibi orda fazla beklemiş olacağım ki içlerinden biri "Hey sen ne yapıyorsun orda yolunu mu kaybettin?" deyip bana doğru yaklaşmaya başladı.

Korkuyla geriye adımlarken bir arabanın sesi sokağı inletti. Benim arabaya bakmamla Baran arabadan indi ve "Arabaya bin." dedi.

Lafını ikiletmeden hemen arabaya geçtim. Baran iri yapılı ,sportif ve uzun boyluydu ama üç kişiyle başa nasıl çıkacaktı? Ben Baran'ın kavga edeceğini düşünürken karşısındaki kişilerle ayaküstü iki dakika konuştu. Konuşma esnasında karşısındaki çocuk arabada duran beni başıyla işaret etti.

Karşıdaki çocuk gülümsedi ve uzaklaşmaya başladı. Ne olmuştu? Ben kavga bekliyordum. Baran arabaya bindi ve motoru çalıştırdı.

Bir şey söylemeyince "Önce terk edip , sonra kurtarınca ve kavga etmeyince havalı olduğunu mu düşünüyorsun? " ben ne saçmaladım.

Baran mesafeli bir sesle "Seni terk etmek için önce birlikte olmam gerek. Seni kurtarmadım unutma ben karşılıksız iyilik yapmam. Ve son söylediğinse saçmalık. Çetemdeki kişileri korurum , onlara zarar vermem.."

"Onlar senin çeten mi? Çetende kaç kişi var? Ve tam olarak ne yapıyorsunuz?"

Baran'ın yüzünde ironili bir gülümseme geçti "Bunları sana söyleyeceğimi düşündüren fikir ne? Ve kaç kişi olduğu da seni ilgilendirmez. Sen o kontenjana girme şansını kaçırdın."

Kaşlarımı çattım "Baran böyle yaparak beni suçluluk psikolojisine sokamazsın. Ben kardeşimin senin oynundan çıkmasını istiyorum. Ve ayrıca hiçbir zaman senin çetene girmek gibi bir niyetim yok."

Arabanın hızını arttırdı "Diyelim ki Güney her şeyi öğrendi hatta koşa koşa Damla'ya döndü ya sonra?" dedi sorarcasına "Sen ne yapacaksın? Güney Damla'sına kavuştu, Ateş imkansız ama eski elemanına kavuştu ve yeniden eskisi gibi oldular. Peki sen? Sen ne yapacaksın Defne? Güney'in mutluluğunu izleyip mutlu mu olacaksın? Bir defa sadece bencil ol ve kendini düşün.." deyip arabayı durdurdu ve bana döndü "Aramızdaki elektiriği hissettiğini biliyorum." Elimi tuttu "Güney onu öğrenmiş bunu öğrenmiş umrumda değil. Onun karşısına çıkıp şimdi her şeyi anlatırım ama o bizden ayrılamaz. Ya da düşündüğün gibi Damla'ya dönüp mutlu olamaz çünkü Asiye'yi seviyor. Onun gerçekleri öğrenmesi sadece aramızda çıkacak bir pürüz olur. Yine benim için sorun değil , seni bunaltsın istemiyorum." iyice yaklaştı dudaklarımızın arasında sadece santim vardı.

Yutkundum "Aramız diye bir şey yok Baran saçmalama.."

Baran sinirle gülümsedi "Selen yanımdayken niye sinirleniyorsun öyleyse? Ama tamam madem öyle seçme şansını sana bırakıyorum." deyip cebinden telefonunu çıkardı.

Rehberde 'Güney' yazısını açtı ve ara tuşuna basmadan önce "Ya inadı bırak ve bir kere bencil ol mavi göz, ya da her şeyi burda bitir ve Güney'e anlat hepsini doğrulayacağım. Ama iyi düşün çünkü bir defa bitirirsen bir daha asla geri dönüş olmaz. Ben olmam hayatında." deyip ara tuşuna bastı.

Ne yapmalıydım? Güney her şeyi öğrenebilir ve Baran hayatımdan çıkar. Ona karşı bir şeyler hissediyorum galiba.. Baran'ın söyledikleri kafamda dönüp duruyor. 'Güney gerçekleri bilsede bir şey değişmeyecek'.

Güney'in sesi telefondan geldi ve 'Alo' dedi.

Derin bir nefes alıp dudaklarımı araladım ama bir şey söyleyemedim. Bunun anlamı seçimimi yaptım mı demek oluyor? Güney'i sırtından mı vurdum? Eminim benim ona söyleyeceklerimi Damla yüz defa söylemiştir ve inanmamıştır. Beni barda kandırdığını ve onun yüzünden kaza yaptığımda gerçek. Ne yapıyorsun Defne günahlarınızı mı yarıştırıyorsun?

Güney yeniden 'Alo ' dedi ama cevap vermeden kapattım. Hem o mutlu hayatında Asiye var. Peki ben neden mutlu olmayayım? Baran'ı hep çok beğendiğim de bir gerçek. Mutlu olmayı demesem ne olur ki?

Baran telefonunu cebine attı. Yüzünde bir gülümseme vardı "Öyleyse bu gece şampiyonluğumu yeni başlangıcımıza alacağım.."

Yanaklarım kızardı "Biz şimdi sevgili miyiz?"

Baran yüzünü ekşitti "Birlikteyiz işte.." deyip arabadan indi ve benim de kapımı açtı.

Arabadan indim "Ne şampiyonu?"

"Yer altına hoşgeldin mavi göz.." deyip karanlık sokakta tek ışık kaynağı olan mavi ışıklı yeri gösterdi.

Elimi tutup oraya doğru ilerlemeye başladı. Ne yapıyorum ben "Güney'e ihanet ediyorum..." dedim durgunca.

Baran durdu ve karşıma geçti. Eliyle çenemi tutup kaldırdı "Öyleyse ihanet hiç bu kadar güzel olmamıştı. Bana , bize biraz zaman vermeye ne dersin ? " gülümseyip başımı salladım tamam dercesine.

"Ve.." dedi yüzü sertleşirken kulağıma doğru eğildi ve fısıltıyla "Ben kimseye seçme şansı vermem. Sana verdim. Sakın sözünden cayma. Seçimin bu gece mühürlendi unutma."

İçim ürperdi ve bir adım geriledim "Sen de unutma Baran ben senin emrine uyan çeten değilim."

Gülümseyip yaklaştı ve "Biliyorum değilsin. Farklısın.." deyip dudağımın kenarına birden bir öpücük bırakınca şaşırdım. Ama yinede yüzümde aptal bir gülümseme oluştu.

Mekana girerken el ele tutuşuyorduk ve bu farklı hissettiriyordu.

Kapıdaki güvenlik Baran'a başıyla selam verdi. Uzun bir koridorun ardından genişçe bir Arenaya çıktı. Ortada dört tarafı çevrili geniş bir kafes, seyircilerin oturması için yerler , biraz ileride içecek satılan bir yer ve üst katta özel müşteriler için gösterişli kulis tarzında yerler.

Ortam yavaş yavaş kalabalıklaşıyordu "Bana o kafese gireceğini söyleme.."

Baran güldü "İlk dakikadan annecilik oynama istersen ben bunu hep yapıyorum."

Kaşlarımı çattım "Ben gidiyorum. Kusra bakma sen dayak yerken benim de bu kalabalıkta izlememi bekleme."

Baran "Şimdiye kadar hiç dayak yemedim bu bir, kalabalığın içinde beklemeyeceksin bu iki.." derken yukarıdaki şık kulis tarzı yeri gösterdi. "Ve tek olmayacaksın Yağız da burda. Bu da üç."

Biz Baran'la atışırken Yağız geldi ve "Abi senin maç bugün iptal. Sen üç gün üst üste çıkınca Büyük Abi dinlenmeni söyledi." derken şaşkınca bana bakıyordu ve "Defne senin burda ne işin var?" dedi.

Baran "Benimle geldi..." deyip elimi tuttu.

Yağızın yüzünde hınzır bir gülümseme oluşurken "Siz beraber misiniz? Hadi canım.. Vallahi şaşırdım ama çok da mutlu oldum aradığım manyak ilişki işte bu.." derken Baran gülümseyip bana sarıldı.

Ben bir şey diyemeden arkadan gelen sesle üçümüzde o yöne baktık "Ya sen yüzsüz bir kızsı. Ne kadar aşağılık adi bir insan olduğunu oskar ödüllük farkınla kanıtladın.!"

Zehir -Yeni Başlangıçlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin