ben geldim ama yani lkmncklkc bilmiyorum ne olacak kxcnvdsşı her zamanki ben sdmknfkdlşkf neyse bakacağız artık hadi bölüme uçunnn ;)
iyi okumalar...
ALPARSLAN'DAN..
Kapının çalması ile kaşlarımı çattım. Tekrar çalınca oflayarak yataktan kalktım, yatağı ve üstümü başımı bile düzeltmeden kapıyı açtım. Kumsal'ı görmemle rüya görüyorum sanmıştım bu bana trip atan kız mıydı? sonra üstünü görmemle daha çok şaşırdım çünkü kumsal nadir böyle şeyler giyerdi. Askılı, dizinin bir tık üstünde biten ve üstüne yapışmayan siyah bir elbiseydi. ve bu gözlerini ve saçının rengini öne çıkarmıştı.
Bir an baştan aşağı süzdüğümü Kumsal'ın boğazını temizleyip gülümseyerek "Şey, günaydın, Biraz konuşabilir miyiz?" demesiyle kendime geldim "T-tabii, gel içeri" derken kekelemiştim. Çünkü fazla güzeldi ve ben uykumdan yeni uyanmıştım. Bir de küstük yani beklemiyordum o yüzden. İçeri geçip koltuğa otururken ben de kapıyı kapatıp yatağıma oturdum.
"Aslında ben özür dilemek istemiştim" ben şaşkınlıkla bakarken ekledi "Senin bir suçun yoktu. O kadar üstüne gelmem saçmaydı. Sırf bir konser için aramızın bozulmasına izin vermemem gerekiyordu. Senin yapabileceğin bir şey olmadığını biliyorum. Gerçekten çok özür dilerim, affettin mi beni?" deyip kafasını kaldırdığında gülümsedim. İşte benim sevgilim be! affetmek ne demek ya?
Hafifçe gülümseyip " Tabii ki affettim, hem ben senden özür dileyecektim. Yani bilmen mümkün değildi ki, bir anlık sinirle söyledim zaten onu." O da gülümseyip "Barıştık mı?" dediğinde kalkıp yanına oturdum ve sarıldım "Barıştık.." dedikten sonra o da bana sarılmıştı.
Ayrıldığımız da " kahvaltıya gidelim mi?" diye sorunca kafasını iki yana salladı. " olmaz, akşama kadar dersim var bugün. Gidiyorum şimdi zaten.." Kafamı sallayıp "Akşam ben gelirim seni almaya o zaman. Yemeğe çıkarız" kafasıyla onayladıktan sonra yanağımı öptü. Ben sırıtmaya başlarken " Görüşürüz" dedi ve çıktı.
Kumsal çıkar çıkmaz sanki çığlık sesi geldiği için hızla dışarı çıktım. " Kumsal? iyi misin sen?!" şaşkınlıkla bana bakıp "İyiyim, neden ki?" dediğinde kaşlarımı çatıp " çığlık attın gibi geldi de. O yüzden." başını iki yana sallayıp " ben duymadım, görüşürüz." diyerek gitti, bende geri odaya girip sırıtarak uyumaya başladım.
Akşam telefonumun çalmasıyla uyandım. Gözlerimi ovup telefonumu aldığımda Kumsal'ın yaklaşık on defa aradığını görmüştüm. Oha! bu kadar uyudum mu ben?! Lan biz bugün yemek yiyecektik! hızla telefonumun tekrar çalmasıyla telefonumu açtım ve bir yandan da üstüme gömlek ama iki düğmesi açık altıma da siyah kot giydim. Ceket olarak da kot ceket giydim. Kumsal'ın cırlamasıyla telefonu elime alıp saçlarıma şekil vermeye başladım.
"Alparslan neredesin sen?! kaçıncı arayışım bu?!" diye cırladığında "Ha şey uyuyakalmışım geliyorum şimdi iki dakikaya oradayım canımın içi." dedim ve ekledim. "canımın içi çok yoruldum bugün ondandır kapat şimdi geliyorum iki dakikaya.." telefonu görüşürüz deyip kapattıktan sonra silahımı belime taktım, telefonu ceketimin cebine attım ve parfümümü sıkıp, sportif ama bir o kadar da şık olan ayakkabımı giydim ve arabanın anahtarını alıp hızla aşağı fırladım.
Yaklaşık on beş dakika sonra okulun önüne gelmiştim. Arabadan indiğimde kumsal'ı hemen arabanın çaprazında görmemle kaşlarımı çattım. Sorun şuydu eylül ve yanında bir erkek daha vardı. Ya biz baş başa yemek yemeyecek miydik?! Kumsal'ın yanına gittiğimde arkasındaydım ve şuan beni görmüyordu, eylül hariç. Eylül'e 'sus' işareti yaparken Kumsal'ı dinlemeye başladım, çünkü söyleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALPARSLAN
Adventureyeşil çay kitabının devamıdır. onu okumasanız pek bir şey kaybetmezseniz, okursanız konulara daha hakim olursunuz ama okumanıza gerek yok. Sadece askeri bir kitap değil! Çoğunlukla tatlı bir aşk hikayesi fakat askeri kısımlarda vardır. Hem Askeri bi...