Sonunda ben bölüm attım. Öncelikle herkesten özür dilerim biraz beklemem gerekti. Çünkü hem okul, hem bir de tahmin etmediğim bir işim çıktı falan derken gelemedi bir türlü bölüm. Neyse umarım beklediğinize değer, umarım çok kişi okur ve oylar da benim de keyfim yerine gelir. En baştaki bölümler kitap bitince düzenlenecektir. Umay ve Emir içinse inşallah pazartesi yazmaya başlayacağım bakalım. Bölüm gelecek ona da..
Taslakta da bir sürü kurgum var, onları da en azından birini bayadır yazmıyorum. En azından onu tamamlayıp, tüm hikayelerim bitince yayımlamayı düşünüyorum. Bir yandan da kader oyununa devam ederim ve her ikisini de bitirince farklı bir kurgumu yayımlarım gibime geliyor. Ki bazılarının bir kurgumdan haberleri var bir bölümde beklediğinizi söylemiştiniz.😅😅😅😍 Hepinizi çok seviyorum mavi kalplerim💙💙💙
İyi okumalar :)
AYLA'DAN..
Sandalyemden Ege'ye doğru dönüp dudaklarına teşekkür etmek için bir öpücük kondurdum. Tam bu anda Masal'ın ağlama sesleri kulaklarımızı doldurdu. Bıkkınlıkla geri çekilip, bir nefes verdim. Ege tam gideceği sırada kolunu tuttum. Şimdi olmaz ama ya, gerçekten şimdi hiç sırası değildi. Hayır bu kız kime çekti ki?
"Ağlamak ciğerlere iyi geliyormuş, biliyor musun?" Defne teyze söylemişti.." Derken Ege kahkaha atmaya başladı. Tabiri caizse böğürmeye başladı.
"Aman ya, ne yapayım?"
eh, tamam bir bebek için bunu dememiş olabilir.. Ama ne yapabilirim ya? İnsanlar kocasıyla baş başa kalır ben kalamıyorum ya..
Ege eğilip benim yanağıma bir buse kondurdu. "Annem kendi yöntemlerini kendine saklasın, bırakmam ben prensesimi ağlarken." Kaşlarımı çattım ve kollarımı göğsümde bağlayıp kafamı sola çevirdim. Eskiden beni bırakmazdın.. Şimdi onu bırakmıyorsun demek? Ya bir insanın pabucu bu kadar kolay dama atılmaz ki ama ..
Daha fazla dayanamayarak içimdekilerin bir kısmını dışarıya vurdum. "Allah Allah, kızın ağlarken beni bırakırsın ama galiba." Ege, dudaklarını ısırarak kafasını başka tarafa çevirdiğinde gülmek istiyor, ama trip atarım diye korktuğunu anlamıştım. "Bırakmam güzelim, sadece Masal'ı da alıp öyle geleyim." diyerek bana döndüğünde birkaç saniye bakışırken ikimizde kahkaha atmaya başladık.
Masal'ın ağlama sesleri kulakları patlatacak kadar arttığında Ege odadan fırladı. O gittiğinde bende yatağa geçip oturdum. Ege'nin bizimle başı tamamen dertte olduğunu şuan fark ediyorum. Bir de bu daha fazla küçük hali Masal'ın, büyünce sanırım tam bir felaket olacak Ege ve benim için.
Kısa bir süre sonra geldiklerinde Ege suratını buruşturarak Masal'ı yatağa koydu. "Altı kirlenmiş de değiştirdim ondan geciktik" demesiyle kıkırdadım. Ondan suratını buruşturuyordu demek ki.. Masal'ı kucağıma alıp anlına ufak bir öpücük kondurdum. Yakamı çekiştirirken acıktığını anladım. Uyuyakaldığında gülerek onu kendimden ayırdım ve Ege'ye uzattım odasına götürmesi için. Acıkmış prenses hazretleri.. Emzirirken uyuyakalması aklıma geldikçe kıkırdadım.
Ege yanıma geldiğinde daha fazla dayanamayarak gözlerimi kapattım ve uyku beni esir aldı.
ALPARSLAN'DAN..
Defne teyzeye yemek yemeyeceğimi ve odama çıkmak istediğimi söyleyip yukarı çıktım. Eşofmanımı giydikten sonra üzerimdeki kazaktan da sıkıldığım için çıkarıp yatağın üzerine koydum. Herhangi bir tişörtümü giyecekken birden kapı açıldığında refleksle elimle kapıyı sert bir şekilde kapattım.
Kapı çalmadan girmek nedir ya?!
Acı bir çığlık koptuğunda hızla kapıyı geri açtım. Kumsal yerde eli anlında bir şekilde durduğunda içimde bir parçalar koptu. Yanına eğilip dikkatlice anlına dokunduğumda sinirle elimi itti. "Ya hem bırakıp gidiyorsun, hem de suratıma kapıyı çarpıyorsun!" diye bağırdığında mahcup bir şekilde kafamı başka tarafa çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALPARSLAN
مغامرةyeşil çay kitabının devamıdır. onu okumasanız pek bir şey kaybetmezseniz, okursanız konulara daha hakim olursunuz ama okumanıza gerek yok. Sadece askeri bir kitap değil! Çoğunlukla tatlı bir aşk hikayesi fakat askeri kısımlarda vardır. Hem Askeri bi...