fourty

1.4K 119 93
                                    

Arkasından okula girerken ne yaptığımı bilmiyordum. Korkumun tadını damağımda, endişemin izlerini karnımın içinde hissedebiliyordum. Her yutkunuş bir tür patlama yaratıyordu içimde, yutkunmaya utanır konuşmaya çekinir durumdaydım.

Konuşacak neyimiz vardı ki, sorusu zihnimin içinde bir kaybolup bir beliriyordu. Soruyu sormak için biraz bekledim. En azından boş bir sınıfa girmeyi beklemeliydim.

"Ne konuşacağız?"

Ancak ben ne zaman onun yanında kendime hakim olabilmiştim ki? Dilim, kalbim ve vücudumun her bir zerresi ona aitti sanki. Belki de sanki bile fazlalıktı o cümlede.

Ben nasıl hem ona ait olduğumu söyleyip hem de benden hamile olan bir kızla bambaşka bir hayat kurmayı planlayabiliyordum?

Ben ne yapıyordum?

Elim benden izinsiz Sarp'ın omzuna dokundu ve okulun ortasında durduk. Avuç içlerim alev aldı teninden ince hoodie'sine dokununca. Ne kadar zaman geçtiği hiç önemli değildi, dün dokunmuş olsaydım ona yine de ona hasrettim.

Mavilerine baktım, kararlı bir hamleyle. Yüzüne bakınca hissettiğim tek şey hayalkırıklığı olmasına rağmen gözlerim arşınladı güzelim yüzünü. Benim evimde kaldığı ilk sabah da böyle bakmıştım yüzüne. Onun hakkında gördüğüm bir rüyanın ardından yanımda uyandığı için mutlu olmuştum ama elim yanağını okşayamaz diye üzülmüştüm.

Ne eksik ne fazlaydı yine hissettiklerim. Konuşmak istediği için mutluydum ama ne konuşsak bu durumdan geriye çıkabilirdik ki? Söyleyeceği hiçbir cümle beni kör dalış yaptığım bataklıktan çıkartamazdı.

Gülümsedim hafifçe. "Burada da konuşabiliriz bence."

Sessizliğini korudu. Bakışlarımız birbirine dolandı, dolandı ve bir duygu, adını ağzıma alsam ikimizin de ardına bakmadan kaçacağı bir duygu, ikimizin arasına geçti üçüncü bir kişi gibi.

"Ne konuşmak istiyorsun?"

Bakmaya devam etti. Bir şeyden emin olmak ister gibi gözleri saç diplerimden ayakkabılarıma kadar indi ve yutkundu. Söyleyeceği her neyse gergince dudaklarını yalamasına sebep oldu, etrafa kaçamak bir bakış attı.

"Burada olmaz." Dedi sonunda. Sesi... Yaralanmış olabileceğinden şüphelendirecek kadar kısık ve hırıltılıydı. Tedavi görüyordu değil mi?

Doruk'la konuşmalıydım. Konuşup durumu hakkında son gelişmelerden haberdar olmalıydım. İkilemin soğuk nefesini hissettim zihnimde sonra, inim inim inletti ortalığı sen kimsin de onun hayatındaki sorunlara karışıyorsun diye ağzımın payını verdi.

Burada olmaz... Burada olmaz, okulda olmaz, evde olmaz... Aslında artık hiç olmaz ama biz yine de deniyoruz değil mi? Denediğimizi kendimize bile söylemeden çabalıyoruz.

Ben o gün o depoya geldim. Sana veda ettikten kaç gün sonra o depoya geldim Sarp? Sen her şeyi kabullendiğini söyledin ama bugün karşımdasın, gözlerimin içine seni öpmemi ister gibi bakıyorsun.

Gözlerinin içine bakarken bunu düşünüyordum. Birbirimizin tek bir cümlesini kırk saat düşünme huyumuz vardı. O bir cümle söylüyordu ve zihnimi darmadağın ediyordu, aynısını ben de ona yapıyordum.

"Burada konuşalım." Yalnızken kendime hakim olup olamayacağım belli değildi çünkü bu içimdeki hasret hiçbir şeye benzemiyordu.

Kollarım karıncalanıyordu onu sarmak istercesine, gözlerimiz dillerimizden çok konuşuyordu ve en ufak bir mimik bile kalbime bir yumruk gücünde iniyordu. Bu durumdayken yalnız kalmayı düşünemiyordum.

rolling in the deep |boyslove|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin