eleven

2.2K 162 28
                                    

Arka fonda bir şarkı çalarken gözlerim etrafta dolandı, sadece bakındım. Birisini bulma umudum yoktu, artık umudum bile yoktu ki benim.

Sadece bomboş hissediyordum kendimi. Birisi içimi açıp benden geriye ne kaldıysa zemine dökmüştü, gözlerim yana yana viskiyi ağzıma doldurdum. Viskinin yakıcı tadı yerini kesik görüntülere götürdü yine.

Vanilyalı viski. Sarman kedi. Loş bir sokak. İki genç erkek.

"Akın'cığım? Seni sıkmıyorum değil mi?" Selin'in eli üst kolumu okşarken başımı iki yana salladım.

"Hayır, sorun yok." Sarhoş değildim ama olmaya çok ihtiyacım olduğu yeniden diklediğim viskiden barizdi.

Kendimi ertesi akşam tekrar bir barda bulmayı ben de beklemiyordum. Ancak bu kez okuldaki havalı çocukların düzenlediği bir şey değildi bu, Sancak yoktu. Ben vardım, Selin vardı. Sevgilim vardı.

Selin iyi bir sevgiliydi. Biraz hevesli, biraz istekliydi sadece. Her şeyin hemen yaşanması konusunda kesin arzuları vardı. Hemen beraber olmalı, yaşayacağımız ne varsa anında yaşamalıydık ona göre. Hayatı hızlandırılmış yaşıyordu, zamandan önce hedefe varmaya çalışıyordu.

Nitekim az sonra kulağıma yükseldi; "Eğer sıkıldıysan seni eğlendirebilirim." Dediğinde başımı istemsizce iki yana salladım. Onu hiçbir noktamda düşünemiyordum, dokunması demek hata demekti.

"Bana neden Sarp'la ayrıldığınızı ve onun seni Duru'yla aldattığını söylemedin?" Dudaklarımdan bu çıktığı an duraksadı.

Daha dün bir bugün ikiydi. Dün sevgili olmuştuk ve iki günlük bir ilişkisine eski sevgilisini açacak değildi elbette. Ama yine de, benim merakım her şeyden daha baskındı.

Kaşlarını çattı. "Sana bunu söylemek zorunda mıydım? Sarp'ta ben de yolumuza bakıyoruz, neden sana ondan bahsedeyim ki?" Cümlesi aşırı mantıklıydı ama ben mantıksızdım.

İçmiştim, dünyaya yüksekten bakıyordum. Ayrıca kırgındım. Çünkü ben Selin'le Sarp'ı ayırdım zannediyordum.

Gerçek çok daha ilginçti. Sarp Bey, Selin'le benden önce konuşmuş ondan ayrılmış ve daha eski ilişkisinin yadını etmeden bir başkasıyla sevgili olmuştu bile. Duru'yla.

Her şeyin en başına dönelim, Sarp'la göz göze gelmeden önceki o bar taburesinde oturduğum ana dönelim.

Bir kız yanımıza yaklaşıyordu. Tabureye oturup bize halimizi soruyordu, içkilerimizi sipariş ediyordu. Sonra kalkarken bize masalarına gelmemizi teklif ediyordu.

Evet, aynen. O kızla.

Ben artık hiçbir şey demek istemiyordum ona. Önce bana not yolluyordu, sonra Selin'den ayrılıyordu ve saatler geçmeden bir başkasıyla mı çıkıyordu?

Ben kendimi kimlere emanet etmiştim? Kalbimi nasıl böyle bir piçe...

Hayır, söyleme Akın. Gerçek değil.

Gözlerimi yumdum sımsıkı. Selin benden bir cevap bekliyordu ama ben daha kendimi cevaplayamazken onu nasıl cevaplayacaktım. Ben artık ne yaptığımı bile bilmiyordum.

Kimim, neredeyim, neden buradayım, neden bunu yapıyorum diye sormaktan yorulmuştum. Sadece biraz...

"Dans edelim mi?" Dedim bir anda gözlerimi açıp. Selin, daha demin sorduklarımı unutarak uzattığım avcuma elini yerleştirdi. Dün akşam Selin'in doğum gününde geldiğimiz mekandaydık, burası çok popülerdi gençler arasında. Bizim okul biraz daha merkezden uzaktı ama burası çevre okullar tarafından da sevildiği için sık sık gelirdik bizlerde.

rolling in the deep |boyslove|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin