twenty eight

1.5K 132 70
                                    

Sarp Aksu

Önceleri o beni kanatmak için bıçağı acımasızca göğsüme soktuğunda bunu hisseder, bu hisle haftalarca yaşardım. Bazen ona karşı öfkelenir ve öfkemi ondan çıkaracak şeyler yapardım. Onu deliye çevirecek yöntemleri çok iyi biliyordum, oynatmam gereken taşlar barizdi. Eğer aramızdaki ilişki bir satranç olsaydı çoktan şah mat yapmış, oyunun galibi olmuştum.

Ama ne yazık ki gerçek hayatta işler hiç de planladığımız gibi gitmiyordu. Ne zaman onu devirdiğimi zannetsem daha hızlı kalkıyordu ayağa, bana karşı saldırmak onu güçlü tutan tek şeydi.

Hiç sağlıklı değildi. Ne onun düşünceleri ne de aramızdaki ilişki denmeye bin şahit istenen bu şey.

Suçlu veya suçsuz aramıyordum onun gibi ama şuan gerçekten hissiz bir öfkenin içinde çığlık çığlığaydım.

Öfkeliydim, o kızla olduğu için onun ağzını yüzünü kırmak istiyordum fakat bir yandan da ona kızamayacağımı biliyordum. İşte bu düşünce hissizliği beraberinde getiriyordu, öfkemi bir sünger gibi emiyordu. İçimde bir yer cayır cayır yanarken, suyun içinde sessizce süzülüyordum.

Onu reddeden bendim, onu iten de çeken de bendim ve şimdi benden bu kadar hızlı vazgeçti diye ona kızamazdım. Hem de bir başkasını öperken;

"Kafan dağınık görünüyor." Duru dudaklarımız ıslak bir sesle ayrıldığında geri çekilip masaya yaslandı.

Derin bir nefes vererek tekrar ona uzandım, cevap vermekten kaçındım, karşı koymadı. Düşüncelerimi susturmanın sayılı yolu vardı. Yıllarca bana çapkın demelerinin altında yatan acı gerçek buydu, öpüşmek veya seks yapmak ışık hızında çalışan düşüncelerimden kaçış yolumdu.

Fakat tahmin ettiğim gibi, bütün dengelerimin bozulması gibi bu da bozulmuştu. Bir başkasıyla öpüşmek ya da Duru'nun ellerini kot pantolonumun fermuarında hissetmek beni sadece kahrediyordu.

Ondan nazik bir hareketle ayrıldım, mayhoş gözlerini görmeye katlanamadım, geri çekildim. Ardımda kalan kırmızı manga odasının içindeki resim ete kemiğe bürünmüş beni izliyormuş gibi hissediyordum.

"Gitmeni istesem çok mu piç olurum?" Duru bugün durgun olmamı anlamış gibi kaşlarını yavaşça çattı.

"Çok mu piç olursun?" Dedi hayretle gözlerini büyüterek. "Sen kimsin ve Sarp'a ne yaptın?"

Gözlerimi devirdim, "Duru..." Sitemkâr sesimi duymasıyla yumuşadı.

"İyi görünmüyorsun demiştim, ne oldu sana?"

Tek kaşımı kaldırıp ciddi mi diye ölçtüm. "Sana anlatacağımı düşünüyor musun gerçekten?" Kapıyı işaret ettim. "Kaba davranmadan önce gitsen iyi edersin."

"Beni buraya çağıran sendin." Dedi yumuşak tutmaya uğraştığı sesiyle ama bu ses bana İlayda'yı hatırlatmaktan ve beni daha da kudurtmaktan başka bir şey yapmadı.

"Şimdi de gitmeni istiyorum Duru. Nasıl geldiysen öyle gider misin?" Kolumu kaldırıp kapıyı gösterdiğimde öfkesi yüzünden okundu, birkaç adımda dibime girdi ve dişlerini sıkarak;

"Sana kaç kere bana siktiğin diğer kızlardanmışım gibi davranma dedim ben?!" Yanlış bir şey yapmamak için geriledim ama inatla üstüme geldi.

"Sana insan gibi derdin ne diye sordum ama hemen beni durdurmak zorundasın değil mi?" Sabredebilmek için tekrar uzunca bir nefes alsam da önümdeki küçük şeytani surata daha fazla dayanamadım.

"Sen benim için diğerlerinden farklı değilsin zaten. Birden fazla kez birlikte olmamız, diğer birlikte olduğum kızlara saygısız olabileceğini de göstermez, yerini bil." Onu omuzlarından sertçe tutup geriye doğru adımlatırken düşmemesi için dikkatli davranmaya özen gösterdim. Merdivenlerin önüne geldiğimizde ikimizinde gözlerinden ateş çıkıyordu.

rolling in the deep |boyslove|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin