bir hafta sonra.
Onu kafamdan atamıyorsam, kafamı kesip atardım. Değil mi?
Doğru olan buydu.
Ben de tam olarak bunu yapmıştım. Bir haftada kendimi antremanlara boğmuş, kendi kendimin ağzına bir güzel sıçmıştım. Sabah beşte kalkıyor, ailemle konuştuktan sonra koşuya çıkıyordum, bir müddet koştuktan sonra kahvaltımı yapmaya çalışıyor, okuluma gidince yine koşuyor ve pratikler yapıyordum. Eğer Sarp'ı süremiyorsam, topu sürerdim. Eğer onu sevemiyorsam, buna bile iznim yoksa, topla aşk yaşamaya devam ederdim. Aklımı dağıtabilecek her şeye dört elle sarılırdım.
Evdeydim, akşam vaktiydi. Daha demin ablamla konuşmuş, bir hafta sonu İstanbul'un diğer ucuna ona kalmaya gitmem için beni ikna etmeye çalışmıştı. Açıkçası, onlarla yüz yüze gelmeyi artık istemiyordum. Kendi gözümde mi büyütüyordum yoksa 13 yaşındaki küçüklüğüm bazen ipleri ele mi alıyordu bilmiyorum ama onlara yaklaşmayı bazen hiç istemiyordum.
"Bir'ki üç!" Ensemin altındaki ellerimi sıkılaştırdım, belimi büktüm.
"Hızlan!" Nefesimi üfleyerek kendime verdiğim emri uygulamaya koyuldum. Ne kadar düşünmek istemiyorsam o kadar hareket ediyordum artık.
İşe yarıyordu.
İki yüzlere yaklaşınca mekik çekmek için ellerimi halıya koydum ama kollarım titriyordu yorgunluktan. Umursamadan elli tane için kendimi dinlene dinlene bile olsa zorladım.
Beyin kaslarım da dahil her türlü kasım işlevsiz hale gelecekti ki o gerizekalıyı da, eski benliğimi de unutacaktım.
Bir kız bulmalıydım.
Bir kız bulup onu sevmeliydim.
Sonunda pes ederek yere yığıldığımda gözyaşları yanaklarımdan zorlanmadan indi. Sikeyim, cidden oturup ağlamalara da başlamıştım. Sonraki aşama neydi, salya sümük sarhoş bir halde ona yalvarmak mı?
İçimi titretti bu düşünce. Yeniden mekik çekmeye başladım. Düşüncelerimi kaldıramıyorsam, bedenimi kaldırırdım.
Bir elli için daha sızlana sızlana yapmaya çalışırken ellerimin arasında kuzu kuzu yatan telefon titremeye başladı.
Kafamı dağıtan diğer şeye yöneldim; arkadaşlarım.
•kimin grubu buuu
siz, sancak bebeki, kaptanım da kaptanım
kaptanım da kaptanım: soktuğumun çocuğu benimle konuşmuyor
ben bunu nasıl kendime aşık edicem ya
sancak bebeki: kimi?
siz: yenge mi var lan
kaptanım da kaptanım : doruk'u ulan
siz: o iş bitmedi mi lan hala
kaptanım da kaptanım : bitmedi
sancak bebeki: lan doruk betül'den ayrıldı daha ne istiyorsun mal
betül'le konuşsana
Bu olay, garip bir yere gidiyordu. Yağız'ın Doruk'la yaptığı şeye anlam veremiyordum. Bunu sordum.
siz: abicim sence de biraz garip değil mi bu durum
hadi ilk başta sevgilinle aranı bozdu diye gittin yazdın da
şimdi niye yazıyorsun
seni bulursa ne olacağını biliyor musun?
Yağız'ın cevabını beklerken Instagram'da vakit öldürdüm, sosyal medya böyle zamanlarda iyi ki vardı dedirtiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rolling in the deep |boyslove|
Teenfikce[Tamamlandı.] her şeye sahip olabilirdik, ama şimdi sadece, dibe vuruyoruz... |sarp&akın| uyarı: bu hikaye animosity hikayesinin yan karakterlerinin kısa hikayesidir. bağımsız okunabilir. ancak animosity spoiler'ları içerir, ilk önce onun okunması ö...