fifteen

2K 158 22
                                    

bir hafta sonra.

Onu kafamdan atamıyorsam, kafamı kesip atardım. Değil mi?

Doğru olan buydu.

Ben de tam olarak bunu yapmıştım. Bir haftada kendimi antremanlara boğmuş, kendi kendimin ağzına bir güzel sıçmıştım. Sabah beşte kalkıyor, ailemle konuştuktan sonra koşuya çıkıyordum, bir müddet koştuktan sonra kahvaltımı yapmaya çalışıyor, okuluma gidince yine koşuyor ve pratikler yapıyordum. Eğer Sarp'ı süremiyorsam, topu sürerdim. Eğer onu sevemiyorsam, buna bile iznim yoksa, topla aşk yaşamaya devam ederdim. Aklımı dağıtabilecek her şeye dört elle sarılırdım.

Evdeydim, akşam vaktiydi. Daha demin ablamla konuşmuş, bir hafta sonu İstanbul'un diğer ucuna ona kalmaya gitmem için beni ikna etmeye çalışmıştı. Açıkçası, onlarla yüz yüze gelmeyi artık istemiyordum. Kendi gözümde mi büyütüyordum yoksa 13 yaşındaki küçüklüğüm bazen ipleri ele mi alıyordu bilmiyorum ama onlara yaklaşmayı bazen hiç istemiyordum.

"Bir'ki üç!" Ensemin altındaki ellerimi sıkılaştırdım, belimi büktüm.

"Hızlan!" Nefesimi üfleyerek kendime verdiğim emri uygulamaya koyuldum. Ne kadar düşünmek istemiyorsam o kadar hareket ediyordum artık.

İşe yarıyordu.

İki yüzlere yaklaşınca mekik çekmek için ellerimi halıya koydum ama kollarım titriyordu yorgunluktan. Umursamadan elli tane için kendimi dinlene dinlene bile olsa zorladım.

Beyin kaslarım da dahil her türlü kasım işlevsiz hale gelecekti ki o gerizekalıyı da, eski benliğimi de unutacaktım.

Bir kız bulmalıydım.

Bir kız bulup onu sevmeliydim.

Sonunda pes ederek yere yığıldığımda gözyaşları yanaklarımdan zorlanmadan indi. Sikeyim, cidden oturup ağlamalara da başlamıştım. Sonraki aşama neydi, salya sümük sarhoş bir halde ona yalvarmak mı?

İçimi titretti bu düşünce. Yeniden mekik çekmeye başladım. Düşüncelerimi kaldıramıyorsam, bedenimi kaldırırdım.

Bir elli için daha sızlana sızlana yapmaya çalışırken ellerimin arasında kuzu kuzu yatan telefon titremeye başladı.

Kafamı dağıtan diğer şeye yöneldim; arkadaşlarım.

kimin grubu buuu

siz, sancak bebeki, kaptanım da kaptanım

kaptanım da kaptanım: soktuğumun çocuğu benimle konuşmuyor

ben bunu nasıl kendime aşık edicem ya

sancak bebeki: kimi?

siz: yenge mi var lan

kaptanım da kaptanım : doruk'u ulan

siz: o iş bitmedi mi lan hala

kaptanım da kaptanım : bitmedi

sancak bebeki: lan doruk betül'den ayrıldı daha ne istiyorsun mal

betül'le konuşsana

Bu olay, garip bir yere gidiyordu. Yağız'ın Doruk'la yaptığı şeye anlam veremiyordum. Bunu sordum.

siz: abicim sence de biraz garip değil mi bu durum

hadi ilk başta sevgilinle aranı bozdu diye gittin yazdın da

şimdi niye yazıyorsun

seni bulursa ne olacağını biliyor musun?

Yağız'ın cevabını beklerken Instagram'da vakit öldürdüm, sosyal medya böyle zamanlarda iyi ki vardı dedirtiyordu.

rolling in the deep |boyslove|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin