three

5.4K 237 66
                                    

medya: kafamdaki sarp

smut (cinsellik) bölümüdür; rahatsız olacaklar, yaşı küçük olanlar lütfen dördüncü bölüme geçsinler.

Evimin anahtarlarını kilide sokmaya çalışırken arkamdaki sabırsız nefes sesleriyle, sıcak bedenin sırtıma yaslanmasıyla kalbim tekledi, neredeyse anahtarı elimden düşürüyordum.

"Aç şunu," Sesi yangından mal kaçırıyordu. Ensemdeki tüyler boğuk sesiyle havalanmış, karnım düğüm düğüm olurken anahtarı deliğine yerleştirmeyi başarmıştım. Hızla tokmağı tutarak ittirdim ve içeri girerken ona döndüm, eskisinden daha sarhoş olmamıza rağmen hissettiğimiz adrenalinle daha dengeli yürüyorduk. Nitekim eve gelene kadar yalnızca birbirimize sarılarak, bazen düşe kalka gelmiştik.

Viskinin daha kontrolsüz ve daha sıcak hissettirdiği bir gerçekti, ellerimi ensesine kenetleyerek onu dudaklarıma çektiğimde fark etmiştim bunu. Sarp'ın kapıyı kapatmasıyla kafamda binlerce kez yankılanan kapı sesini susturmak için daha da hırsla sarıldım dudaklarına, içimdeki her şeyi yakmak istiyordum. Vestiyere yaslanarak onu iyice kendime çektiğimde elleri belimde, sırtımda geziniyordu; en ufak bir dokunuşu bile kafamda bumerang gibi dönüyordu.

Dudaklarımız birbirinden saniyelik ayrılıyor, sıcaklık kaybolmadan yeniden buluşuyordu. Her şeyi uzaktan izliyormuş gibi hissederek bacaklarımdan birisini onun kalçasına doğru kaldırdım, açılan mesafeyi kapattı. Vestiyerin üzerine resmen çıkmıştım ve arkamdaki vazonun çıkardığı tok sese bile kayıtsız kalarak ellerimi üst vücudunu keşfetmeye çıkardım. Benden daha cılızdı ama daha uzun olduğu için kalıplı görünüyordu. Elim göğsünün üzerinde durdu, kalbinin atışını avuçlarımda hissedince gözlerimi aralayarak onun yanaklarına yayılmış kirpiklerine baktım. Ellerimiz, bedenimiz asla durmuyor, teklemiyor veya tereddüt etmiyordu.

Karşımda bir erkek olduğunu düşünmemeye çalışan sinsi düşüncelerim bile intihar etmişti. Beni yalnız bırakmıştı.

Dudaklarımızın o mükemmel uyumunu nefes almak için kısa süreliğine kesmek için boynumu geriye attım, kalbim onunki gibi küt küt atıyordu, her atışı kulağımda çınlıyordu. Hız kesmeden diğer bacağımı da kalçasına dolamamı sağladığında beni ateşe vermişti, yeniden ona uzanarak dolgun dudaklarıyla benimkileri birleştirdim. Kendimi ona bastırarak üzerine çıktım, vestiyerden beni kaldırıp arkasındaki duvara yavaş adımlarla yasladı.

"Odam..." Diye mırıldandım ama anlamsız bir sesti. Duyduğunu bile zannetmiyordum.

Zihnimden şimşek hızında geçen düşünceler yeniden meydandaydı, boş kafam aniden bir balon gibi şişmişti. Bunun yanlış olduğunu biliyordum. Biliyordum ama durmak çok zor, işkence gibi geliyordu. Onu isteyen, ona ihtiyacımın olduğunu bilen tarafım beni yönetiyordu.

Ellerim kotunun düğmelerini çözdü, kendime bir savaş açtım. Ya şimdi kendimle barışacaktım ya da bir daha asla barışamayacaktım. Bu düşünceyle dudaklarına daha da istekle karşılık vermeye başladım, şalterleri indirdim. Duvardan kalçamı ayırıp ona bastırdım, aletim karnına yaslandı. Kendimi tamamen kaybetmiştim, daha mantıklı davranmam gerekirken, bunu durdurmam gerekirken; onu vestiyere doğru geriletmiş, üzerinden inip dudaklarımızı ayırmıştım.

Dudaklarımızın teması kesilmesiyle sızlansa da gözlerimdeki o ters bakışla nefes almayı bile bıraktı, ben de pantolonunu boxerıyla birlikte indirip aletini serbest bıraktım. Şok olarak ellerini vestiyere dayarken omuzları yükseldi, dizlerimin üzerine çöktüm. Bir elini kasıklarının üzerinde tutmasından yararlanarak, elini sıkıca tuttum. Bu güce ihtiyacım vardı.

rolling in the deep |boyslove|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin