twenty four

1.6K 149 43
                                    

"Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz; Ama daha derinlere inin... Sonunda, sevdiğiniz onlar olmadığını göreceksiniz. Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil..."

Nietzsche.

Onun tarafından bertaraf edildiğim sabahların sonunda dünyaya bir başka şekilde bakarak uyanıyordum. Yemeğimi yerken, kahvemi içerken, dişlerimi fırçalayıp, okula giderken tam olarak ben değilde benim bir alterim devreye giriyordu. Uzaktan baktığınızda tam da bu sebepten neşeli, güleç Akın'ı görüyorlardı insanlar, espri yapan beni seviyorlardı ve ben de bunu onlara gösteriyordum.

Ama peki ya içim?

Acı her tarafımdan kuşatırken rahatlamaya ve sakin kalmaya uğraşıyordum.

Gelmeyeceğim boşuna yalvarma.

Anlıyordum. Belki de Duru'yu öpmesinin sebebi bana ulaşmaya çalışması değildi, beni kıskandırmak isteseydi bunu gözümün önünde yapardı, o beni kıskandırmak istememişti. O beni unutmak istemişti, bir kez daha çiğneyip tükürmüş, ilişki içerisinde olmasak dahi bana nispet yapmak istemişti.

Ben onu anlamaya çalışmıştım, o ise beni görmezden gelmişti. Yine ve yine, onun tarafından yenilgiye uğratılmıştım.

Aramızdaki gizli savaşta kazanan taraf hep o olurken, neden empati kurup onu anlamaya çalışan ben oluyordum? Yaptıklarını sineye çekmeye çalışan neden hep bendim?

En yakın arkadaşları ve benim en yakın arkadaşım onun sayesinde başından beri gizlemeye çalıştığımız ilişkiyi biliyordu, benim gözümün önünde bir kızı öpmüş, sevgilisi varken benimle seks arkadaşlığı oynamıştı.

Geçmişte yaptıklarını görüp üstünü karalayan benken yine de yanıma bile gelemeyecek kadar korkak olan neden o oluyordu?

Ona dengim gibi davranmaya çalıştığımda neden üstüme basıp yukarı tırmanmaya çalışıyordu?

Neden bir kez de o, beni anlamak için uğraşmıyordu?

Tek başıma savaşmadığımı sanıyordum haftalar öncesine kadar, onun da beni istediğine emindim. Bir ilişki istediğini sanıyordum.

Hiç en yakın arkadaşına aşık oldun mu?

Demek ki birileri risk alabiliyormuş. Sen alamazsın, ben alamam ama onlar alabiliyormuş.

Bahsettiğim seks değil.

Yalandı, bir kez daha beni tuzağına düşürmek istiyordu. Onun sorumluluk almadan benimle birlikte olmak istediğini ama sevgili olmak istemediğini şimdiden görebiliyordum.

Eğer gidip ona, seni seviyorum dersem olacakları da görebiliyordum ayrıca. Aramıza kilometreler sokacak, ulaşamayacağım kadar alçalacaktı; belki yine Duru'yu öpecek, belki başka bir kızla sevgili olacaktı.

En başından hatayı yapmış; eylemlerini sorgulamadan kabul etmiş, sonra bundan şikayetçi olunca ise ona bunu ödetmiştim. Ancak artık hiçbir şey yapmayacaktım.

Elimi ayağımı çekiyordum, diyemem çünkü bu yalan olurdu. İçimde bir taraf onun için yanıp tutuşurken, yaptıklarını acizce anlamaya programlanmışken tekrar kendime bir söz verip yalancı çıkmak istemediğim için kesin de konuşamıyordum artık.

Bittiğini söylediğim an yeniden başlamaktan, intikam alacağım dediğim her an kollarında huzur bulmaktan ve onu unutacağım dediğim her an onu hatırlamaktan yorulmuştum.

rolling in the deep |boyslove|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin