five

3.4K 200 32
                                    

üç yıldızdan sonra cinsellik bulunur. lütfen eğer yaşınız küçükse, hoşlanmıyorsanız okumayınız.

bir hafta sonra

Zamanın acıması yoktu, ben kendimle barışmaya çalışırken ne olduğumu, ne olmak istediğimi çözmeye çalışırken bir hafta geçmiş. Unutulmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Tamam, unutmayı istiyorduk; bir hata yapılmıştı ve bunu geçmişimizden silmek istiyorduk ama ben unutmaktan bahsederken en azından çabalamaktan söz ediyordum; bunun sebebi o benim için her şeyde bir ilk olmuştu. İlk kez duvarlarımı indirmek istememe sebep olmuş, kısa bir süreliğine de olsa yönelimimi sevmemi sağlamıştı. Onunlayken dış dünyanın nasıl olduğunu unutmuştum ama işte, onu unutamamıştım. Dokunuşlarını unutamamıştım ve bu beni bir hafta içinde içten içe çökertmişti. Bir hastalık gibi her bir zerreme sinmişti Sarp. İşin acı kısmı ise bunun farkında bile olmamasıydı.

"Bu hafta bir parti daha var gider miyiz?" Dedi Sancak. Yağız hâlâ duştan çıkmadığı için ikimiz yan yana konuşurken ona da sesimizi duyurmak için bağırıyorduk.

"Bakarız." Dedi Yağız ama gelmeyeceğini biliyordum. Bu sıralar takım dağınıktı ve Koç sürekli söyleniyordu. Takımın Kaptanı olarak bir partide görünmesi bile Koç'u delirtirdi.

"Akın sen?" Dedi Sancak saçlarına havlu vururken.

"Ben gelirim ama satma lan beni geçen seferki gibi!" Sesim sonlara doğru yükselmişti.

"Ben mi sattım lan seni erkek orospusu?" Omzuna bir yumruk attım.

"O kızların yanına gitmek için ısrar etmeseydin satmazdım seni mal oğlu mal." Dil çıkartan Sancak havlusunu yüzüme attı. Çığlık çığlığa duş bölümünden çıkarken Sancak'a sövmeye devam ettim.

"Ben miydim lan Sarp'la tuvalette konuştuktan sonra kayıplara karışan? Ebesi–" Koç'umuzun aniden soyunma odasına girmesiyle Sancak lafı çevirdi. "Bence Akın arkadaşım, bu hafta partilere gitmek yerine pratik yapmalıyız. Aaa, hocam sizde mi buradaydınız?"

Homurdandım; "Flash Tv oyuncusu muydun bundan önceki hayatında sen?" Sancak hiç umursamadan elini omzuma atıp beni kendine çekiştirdi. Belime sarılı havlu düştü düşecek hale geldi, ellerimi havluya sardım.

"Aaa Akın kardeşim, ne ayıp ne acımasız bir dil bu böyle? Hocam hayrola, bir dileğiniz mi vardı?" Koç,  Sancak'tan hiç etkilenmediği bariz duvar gibi olan suratıyla bir bana bir Sancak'a baktı.

"Sancak oğlum, bu ufak tiyatronu bölmek istemezdim ama..." Hoca şeytani bir sırıtış attı. "Sesiniz koridordan duyuluyor evladım."

Boğulur gibi hissettim, gülmemek için Sancak'ın koluna doğru kafamı yatırdım ama yine de burnumda kıh sesi çıkmıştı. Bilen bilir, kahkaha atmamak için zorlanan herkesin çektiği ufak bir çileydi bu.

Koç acımadan devam etti, "Herhangi bir partide sizi yakalarsam, yakalamayı bile geçtim adınızın geçtiğini duyarsam bu sene yedek kulübesinde parti verirsiniz." Sancak hızla elini benden çekip hocaya adımladı. Yüzsüz pezevenk.

Yağız o sırada beline sardığı havluyla soyunma odasına girip hocayı görünce gözleri irice açılıp yanımıza adımladı. Sancak izin koparmaya çalışan minik bir kedi gibi hocaya yalvarmaya başlamıştı bile.

"Hocam yapmayın hocam, hocam kızlara söz verdim hocam." Koç ben anlamam dercesine kaşlarını kaldırıp ellerini göğsüne götürdü ama gülüyordu.

"Sorun ne?" Dedi Yağız.

"Partiye gideceğimizi duymuş." Koç'u anlıyordum, içersek kendimizi dağıtırsak lisansımıza kadar giderdi olay ama biz dikkatliydik. Sancak özellikle önemli zaman dilimlerine göre kendine limitler koyardı. Ben de öyleydim. Ben sadece bir hafta önce biraz abartmıştım ama sonuç olarak kimse görmemişti ve bundan bahsedecek değillerdi.

rolling in the deep |boyslove|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin