İlk başlarda onun böyle birisi olduğunu anlamamıştım. Benim gibi olan birini bulmak ve böyle mutlu olmak aklımı karıştırmıştı.
Kendime kızgın ve kırgın olmanın yanında deli gibi âşıktım. Saplantılı gibiydim adeta. Bana ne kötülük yaparsa yapsın Ju...
Genç adam duyduğu kapı sesiyle doğruldu yerinden Taehyung sofradan kalkıp gitmiş ve bu adamı yıkık bir şekilde arkasından bırakmıştı.
Tamam haklıydı ama Jungkook'unda yaşadıkları kolay şeyler değildi ve ant içmişti. Yine de Minsung kadar kalpsiz ve merhametsiz olmadığı için küçük çocuğa kapılmaya başlamış ve geceleri onu düşünürken bulmuştu.
Onun gerçekleri öğrenip kendinden nefret etme ihtimaline karşı da onu özgür bırakmıştı. Belki beni unutur ve yeni bir hayat kurar demişti kendi kendine.
Ama Taehyung'un bu kadar güçlü bir sevgiye sahip olduğunu hesaba katmamıştı. Yine de onu gördüğü yerde tersleyip başından atmıştı. Muhakkak vazgeçecek diye düşünmüştü.
Peki sonunda ne olmuştu?
Onun güzelliğine ve iyi kalbine kapılmış kendini bir karmaşanın içinde bulmuştu. Ama bütün bu karmaşıklığa rağmen Taehyung'un yanında ruhu iyileşiyordu.
Yaklaşık üç saat önce Taehyung tüm hikayeyi öğrenip gitmişti. Şuan açılan kapıdan içeri girecek kişinin Taehyung olmasını umuyordu. Hafifçe seslendi.
'' Taenyung sen misin?'' Ameliyattan çıkalı çok olmadığı için hareketleri kısıtlıydı.
'' Elimiz de Taehyung yok ama Yoongi var.'' Duyduğu sesle kaşları çatılan adam kim olduğu hakkında fikri olmayan genç adamın içeriye girmesiyle onu tanımak amacıyla baştan aşağıya süzdü.
Bol kot pantolonu, turkuaz renkli bol tişörtlü , kahverengi saçlarına taktığı hardal renkli bandanası ve sarı gözlüğü vardı üzerinde.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
'' Sen kimsin?''
'' Ben Taehyung'un kuzeniyim aynı zamanda da kardeşini ameliyat yapan doktorun oğluyum.'' dedi elindeki poşeti mutfağa götürürken daha sonra bağırarak konuşmaya devam etti.
'' Taehyung sana çok kırgın fazlasıyla da sinirli ama yine de merhametinden ödün vermedi paşam.''
'' Nerede şimdi? Yanına gitsem iyi olur.'' diyerek ayağa kalktı Jungkook.
'' Otur oturduğun yerde. Kalbini çok kırmışsın. Ama yine de sana çorba yapmam içim beni yolladı.'' dedi getirdiği poşetteki kapları çıkartırken zaten hepsini Taehyung hazırlamıştı sadece ocakta pişirmesi gerekiyordu.
'' Bunu yapmana gerek yok. Ayrıca beni tanımıyorsun bile.''
'' Bende çok meraklı değilim ağlayan kuzenimi evde bırakıp onu ağlatan adama bakmaya gelmeye ama böyle olması gerekiyor.''
'' Ağlıyor mu?'' dedi masumca.
'' Onu ilk ağlatışın değil Bay Jeon. Bu kadar şaşırma.'' diyen çocukla kasıldığını hissetti Jungkook.
'' Bizimle ilgili tam olarak ne biliyorsun?''
'' Taehyung'a bir çöp kadar değer vermediğin bir ilişki içinde olduğunuzu ve onu ortada bırakıp buraya geldiğini biliyorum. Burada karşılaşınca da onu üzmüşsün ama o yine de hep seni savundu. Senin iyi biri olduğunu söyledi.''
'' İlişkimizi biliyorsun ve karşı çıkmıyor musun?'' diyen Jungkook'la Yoongi tencereye dönük olan yüzünü hızlıca adama çevirdi.
'' Neden karşı çıkayım ki?''
'' Sen homofobik değil misin?'' diyen Jungkook'la Yoongi'nin kaşları çatıldı.
'' Oradan bakınca beyinsiz biri gibi mi görünüyorum.'' dedi hafif yükselttiği sesiyle.
'' Üzgünüm ülkenin çoğunluğu öyle olduğu için sormuştum.'' dedi kısıklaşan sesiyle Jungkook. Bunun üzerine Yoongi bir şey demedi ve yemeği yapmaya devam etti eğer Taehyung'a söz vermeseydi buradan çekip giderdi.
Yarım saatin sonunda mutfaktan çıkan yoongi televizyon izleyen adama sert bakışlarını atarak yatak odasına geçti.
Perdeleri ve camı açtıktan sonra nevresimleri çıkardı onları makineye attıktan sonra Taehyung'un söylediği dolaptaki yeni nevresimleri çıkararak güzel bir yatak yaptı ve camı ardından da perdeyi kapatarak tekrar içeriye geçti.
Kaynayan çorbanın altını kapattı ve dolaptan kocaman bir kase bularak içini doldurdu. Yanına kaşıkta koyarak televizyon izleyen adama götürdü.
'' Hepsini bitir lütfen. Çünkü babam hap yazmış ve tokken içmen gerekiyormuş'' dedi ve adamın karşısına oturdu.
'' Teşekkür ederim çorba harika olmuş.''
'' Afiyet olsun.'' diyen gence gülümseyerek baktı Jungkook.
'' Jungkook aslında sana çok sinirliyim çünkü elindekinin kıymetini bilemedin ama Taehyung senin de zor bir gençlik geçirdiğini söyledi. Hepimizin hayatında zorluklar var sen de bir gün mutlu olacaksın.''
'' Teşekkür ederim Yoongi bunları yapmak zorunda değildin ama yine de benim için uğraştın tekrar teşekkürler.''
'' Rica ederim. Hadi şimdi yemeğini bitir.'' diye ayaklanan gençle adam da arkasına yaslandı.
İki dakika içinde elinde bir bardak ve hap ile gelen Jungkook adamın hapı içtiğinden emin olduktan sonra bardağı alıp mutfğa gitti. Yoonginin artık gitmesi gerekiyordu.
'' Jungkook ben gidiyorum. Yatağını değiştirdim. Buraya numaramı yazdım olur da ağırın sızın olursa ara beni ben gelirim.''
'' Yoongi çok sağ ol da Taehyung gelmeyecek mi?'' dedi Jungkook çocuk gibi çıkan sesiyle.
Bu ses genç oğlanın kalbinin ezilmesine sebep oldu.
'' Jimin ailesinin yanından yarın dönecekmiş. O gelmeden gelmek istemiyor. Ona biraz zaman ver.'' diyen genç adam yavaş adımlarla evden çıktı.
Jungkook ise kocaman evde yalnızlığıyla baş başa bir gece geçirdi. En azından Taehyung yarın gelecekti. Şimdilik en büyük avuntusu buydu.