'' İlaçlarını getirdim. Al bakalım.'' diyerek elimdeki kutuyu Jungkook'a uzattım. Ameliyat olduktan sonra 2 gün hastanede kalmıştı. Şimdi ise benim odamda onun için hazırladığım hasta yatağındaydı. Kardeşine bakacak babası konusunda endişelense de kardeşi nakil ameliyatı olduğu için 1 ay hastanede kalacaktı. Bu süreçte de Jungkook iyileşecek ve Junghee çıktıktan sonra da ona güzelce bakacaktı.
'' Teşekkür ederim ama benim ilacım senin dudakların.'' demesiyle yanağıma hücum eden kanı hissediyordum. Ondan böyle şeyler duymaya hala alışamamıştım.
Uzanıp dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum. Tam ayrılacaktım ki enseme koyduğu elleriyle dudaklarını tekrar dudaklarımın üzerinde örttü. Üst dudağımı emerken çıkardığı mırıltılar alt tarafımda bazı şeyleri hafiften uyanmasına sebep olurken istemsizce kendimi ona bastırdım. Ağızından çıkan acı inlemeyle hızlıca kalktım.
Dudaklarının sıcaklığından ayrılmamın üzüntüsü ve canını yakmış olmamın paniği ile ellerimi sallayarak konuşmaya başladım.
'' Ben özür dilerim. Kendimi kaptırdım bir an canın çok yandı mı?''
'' Canımı yakacaksan da böyle yak bebeğim benim. Ama sen yine de bu aralar beni öperken çok üzerime çıkma.'' Zaten oldukça fazla olan utanma duygum çığ gibi büyürken hafifçe kafamı salladım.
'' Sen hapını iç o zaman. Ben de akşam yemeği için bir şeyler hazırlayayım.'' diyerek hızlıca çıktım odadan.
Hızlıca mutfağa geçip musluktan yüzüme su çarptım biraz da olsa rahatlamıştım. Daha sonra Jungkook için balık çorbası pişirmeye başladım.
Ben ocağa pişmesi için koyduğum balık çorbası için kendimle gurur duyarken tezgahta gölgesi beliren adamla ufak bir çığlık attım. Benim çığlığımla o da ani bir şekilde sıçrayınca dudağından acı dolu bir inleme çıktı.
''Jungkook! Ödümü kopardın ayrıca senin de canın yandı.'' dedim telaşla.
'' Bugün bu iki oldu Taehyung. Biraz izin verirsen derin nefesler alıp acımın geçmesini bekleyeceğim.'' dedi tezgaha yaslanırken. Usulca onu izliyordum. gözlerini kapatmış ve kesik kesik nefesler alıyordu.
Tamam şuan hiç mantıklı değildi belki ama bu hali beni deli gibi tahrik ediyordu. Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca dudaklarını dudaklarımla örttüm usulca.
Ufak bir öpücüğün ardından dudaklarımızı ayırıp alnımı alnına yasladım.
'' İlacının dudaklarım olduğunu söylemiştin.''
'' Acının ilacı.'' dedi elini dudaklarımda gezdirirken. O anlık cesaretle elimi erkekliğine attım. Uzun zamandır hasrettim ona ve tadını yeniden almak istiyordum.
⚠️ufak bir smut alarmı⚠️
Bugün ilk kez ağızından zevk dolu bir inleme çıkarken elimle eşofmanının üzerinden onu okşamaya başladım. Her hareketimle biraz daha hissedilebilir olan aleti daha da şevke gelmemi sağlarken eşofmanını usulca indirdim.
Kalın uyluklarına birkaç öpücük kondurmuş ardından iç çamaşırını indirmiş ve kabarmış olan aletini görünce derince yutkunmuştum. Usulca bir öpücük kondurmamla Jungkook'un erkeksi sesi doldu kulağıma.
'' Siktir'' Bunu demesiyle daha da şevke geldim ve boydan boya yalamaya başladım kalın ve damarlı aletini. Tamamını yaladıktan sonra ağızıma aldım. Her sokup çıkardığımda biraz daha fazlasını alıyordum. Dişlerimi sürterek biraz daha ağızıma alınca yumuşak elleri birden hırçınlaştı ve kafamı ani hareketiyle kendisine bastırdı.
Hazırlıksız bir şekilde tümünü alınca nefesimin kesildiğini hissettim ama kendimi geri de çekmedim. En son boğazımda hissettiğim aleti biraz çekmiş ve kalan kısmı elimle halletme kararı aldım.
Elimi sardığım aleti çekerken kafamı yukarıya kaldırıp gözlerine baktım. Koyulaşmış hareleri benim harelerime değince biraz daha hızlandım. Ben kendimi kaptırmışken onun boğuk inlemesi ve suratımda hissettiğim ıslaklıkla arsızca sırıttım. Birkaç gez daha gel git yaptıktan sonra ayağa kalktım.
⚠️smut sonu⚠️
Tam gidecekken beni tutup öpmesiyle keyiften dört köşeydim. Tam kendimi anın büyüsüne kapatmıştım ki ocaktan gelen kokuyla hızlıca ayırdım bedenlerimizi.
Çorba taşmıştı!
Aceleyle altını söndürmüş ve kepçeyi daldırdığım gibi dibini tuttuğunu anlamıştım. Suratım asılırken kolumdan çekilmemle kendimi Jungkook'un kollarında buldum.
'' Niye astın suratını? Böyle de yeriz.''
'' Ama çok güzel olmuştu. Aç kalacaksın'' dedim mızmzlanırken.
'' Benim yemeğim karşımda'' dedikten sonra dudaklarımı öpmeye başlamıştı. İçimi titretiyordu. Biraz daha öpüştükten sonra benden ayrılmış ve alnıma bir öpücük kondurduktan sonra konuşmaya başlamıştı.
'' Hadi sen git elini yüzünü yıka. Hem de işini hallet. Zaten bu son olacak bir dahakine ben hallederim.'' dedi göz kırparak ve altımdaki şişliği işaret ederek.
'' Ben de dışarıdan bir şeyler söylerim.''
'' Ama sen hastasın.'' dedim çocuksu sesimle.
'' Ölmem herhalde. Hem öğretmenini sözü dinle yavrum'' demesiyle titrek bir nefes aldım.
'' Peki Bay Jeon.'' dedikten sonra banyoya gittim.
Kendimi rahatlatıp güzelce temizlendim ve tekrar içeriye geçtim. Mutfakta kurduğu masayı görünce istemsizce sırıttım. Üstün damak zevkiyle pizza söylemişti. Bundan hoşnut bir şekilde masadaki yerimi aldım.
'' Afiyet olsun'' demesiyle sessizce yemeğimi yedim.
Aklımda bir soru vardı ve onu sormak için kıvranıyordum.
'' Karın ağrın ne senin?'' diyen meraklı sesiyle yüzümü ona döndürdüm.
'' Bir şey sormak istiyorum.''
'' Sor Yavrum.''
'' Beraber eğitim merkezine gitmiştik ya. Onun müdürü olan Chio Minsung ile aranda ne geçtiğini soracaktım.'' dedim sesim sonlara doğru kısılırken. Derin bir nefes aldı ve elindeki peçeteyi buruşturarak masaya bıraktı.
'' Taehyung, bunu sana anlatacağım ama önce su içmem lazım.'' diyerek sürahiye uzandı.
Duyacağım şeyin kalbimi ne hale getireceğini bilmeden suyunu içmesini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK SWAN ✓
Fiksi Penggemarİlk başlarda onun böyle birisi olduğunu anlamamıştım. Benim gibi olan birini bulmak ve böyle mutlu olmak aklımı karıştırmıştı. Kendime kızgın ve kırgın olmanın yanında deli gibi âşıktım. Saplantılı gibiydim adeta. Bana ne kötülük yaparsa yapsın Ju...