19

1.5K 123 50
                                    

Geçmişten Jungkook'a ait bir anı:

Sınıfta dikkatli bir şekilde ders dinlerken çalınan kapıyla başımı o tarafa çevirdim. Gel komutunu duyunca içeri giren nöbetçi öğrenci

'' Bay Min, Bay Chio çıkışta Jeon Jungkook'u öğretmenler odasına bekliyormuş.'' dedi ve izin isteyip çıkan öğrenciyle omuzlarım düştü.

Çok hastaydım ve hiç halim yoktu.

Beni umursamadığını biliyordum ama annem hastaydı ve bu sabah durumu da kötüydü. Eve gitmem hem kendim hem de annem için şarttı.

Dikkatli dinlediğim derse bir daha geri dönemeyeceğimi biliyordum. Ağrıyan başım da iyi bir bahane olacağı için biraz kestirmeye karar verdim.

Hafifçe araladığım gözlerimle boş sınıfı görünce derince yutkundum. Ders bittiğinde beni uyandıracak bir arkadaşım dahi yoktu. Saate baktığımda zilin çalması üzerine 15 dk geçmişti.

Siktir! Minsung beni çağırmıştı.

Aklıma gelen şeyle hızlıca toparlandım ve koşar adımlarla öğretmenler odasına gittim. Kapıyı tıklatıp içeriye girdim.

'' On altı dakika!'' dedi kolundaki saati göstererek.

'' Tam on altı dakikadır seni bekliyorum küçük orospu.''

Kullandığı kelimeyle bedenimin kasıldığını hissettim. Bana böyle seslenmesinden hoşlanmadığımı söylediğimde beni çok kötü dövmüştü. O yüzden o kelimeyi hiç duymamış gibi davrandım.

'' Çok hastayım. Başım ağrıdığı için uymuşum arkadaşım olmadığından dolayı da geç kaldım özür dilerim.''

'' Neyse, Arabanın yanına git ve beni bekle.''

'' Olmaz bugün'' dedim korkuyla.

'' Ne demek olmaz lan! Zaten beklettin beni bunun acısını çıkartmam lazım. Arabanın orada bekle'' dedi sert sesiyle.

Hiçbir şey söylemedim. Kırgın bedenimle odadan çıktım.

Geç olmuştu ama bazı şeyleri anlamıştım. İlk başta ona aşık olduğumu sanmıştım ve bir şekilde bana karşılık vermesiyle kendimi berbat bir durumun içinde bulmuştum.

Hala aşık olduğumu sandığım için sesimi çıkarmamıştım ve bana hayvan gibi davranmasına müsaade etmiştim. Şimdi anlıyordum ama artık çok geçti.

Benimki aşk değil sadece hayranlıktı.

----------------------

Günümüz Taehyung'dan:

'' Chio Minsung benim.'' diyen Jungkook'a anlamayan gözlerle baktım

'' Ne demek Chio Minsung sensin?''

'' Chio Minsung lise de benim öğretmenimdi. Ben sana ne yaptıysam zamanında aynılarını o yaşattı bana.'' dedi titreyen sesiyle.

'' NE!'' dedim şaşkınlıkla

'' Dudun işte. Ben de senin gibiydim. Aptal bir aşık gibi götünde gezerdim durmadan. Sonra benim yönelimimi anladı. Sikmeye başladı ben bir süre sonra istemedim ama hep dövdü.'' dedi gözlerime bakarken.

Onun için üzülmüştüm. Bunu beklemiyordum ama şuan canımı yakan çok başka bir şey vardı.

'' Yani Jungkook sen benim nasıl boktan hissettiğimi bildiğin halde mi dokundun onca zaman ?'' dedim sakin sesimle. Cevap vermeyip yutkunmasıyla derin bir nefes aldım.

'' Yani sen ben kendimi her gece değersiz bir çöp gibi hissederken aslında tam olarak ne hissettiğimi biliyordun ve yine de her gece beni sikip siktir olup gidiyor muydun?'' dedim aşırı yüksek sesimle

'' Sakin ol.'' dedi yumuşakça

'' Ne sakin olması Lan! Sen benim yaşadığım her şeyi yaşadığın halde bunu birine yaşatacak kadar kötü bir adam mısın yani?'' dedim sesimdeki hayal kırıklığıyla.

'' Anlamıyorsun. Söz verdim kendime. O piç bana neler yaşattıysa başkasına yaşatıp hayattan öcümü alacaktım.'' dedi yükselen sesiyle.

'' Sen ve Minsung arasındaki sikik olay yüzünden benim nasıl günler geçirdiğimin farkında mısın?'' Ayağa kalkmış, ellerimi saçıma geçirmiştim ve mutfakta bir o yana bir bu yana yürüyordum.

'' Ben hak ettim mi bunları? Sadece annesi ve babası tarafından ilgi görmeyen ve ilk defa sevgi gördüğü için kendini bir adama kaptıran aptal ergenin tekiydim.'' dedi yükselen sesiyle.

'' Ben mi yaptım Jungkook? Minsung'la halletseydin işini. Ondan öç almak için beni mi kullandın? Ulan o şerefsizin haberi bile yoktur. Karşısına çıkıp ne diyecektin ne yaşattıysan ben de başkasına yaşattım mı?''

'' Konu Minsung değildi. Ben hayata ve kendime bir söz verdim. Ben ne yaşadıysam başkaları da yaşayacaktı. Aslında sen beni öpene kadar aklımda yoktun.''

'' Baktın aptal gibi ne desen yapacak bir aşık var. Kullandın beni. Çöp gibi hissettirdin. Ben de hala o iyi bir adam sebepleri vardır diyorum. Salağım ben salak!'' dedim kafama vururken.

'' Ben de kolay şeyler yaşamadım.''

'' Biliyorum . Çünkü salak bir hırs uğruna aynı şeyleri bana yaşattın.''

'' Bak ben üzgünüm tamam mı?''

'' Seni de üzüntünü de Minsung'u da ayrı ayrı sikiyim.'' dedim duvara bir yumruk atarken.

'' Lan senin yüzünden benim bir tane bile lise anım yok. Yine senin yüzünden sevilmenin ne demek olduğunu bilmiyorum.'' dedim.

'' Bak Taehyung önce sakin ol. Gitmemin asıl nedeni dayanamamış olmamdı. İlk başta duygusuzca başladığım şey ağır gelmeye başladı. Sen ağlayınca hiçbir şey hissetmeyen ben her ağladığında eve çıkıp ağlamaya başlayan birine döndüm.''

'' Bu mu gitme sebebin?''

'' Evet. çünkü sana tutuluyordum ve sen de ben nasıl Chio Minsung dan tiksiniyorsam benden tiksinecektin. Benden tiksinmene yüreğim kaldırmazdı. Ayrıca Jimin ile arkadaş ol istedim. Benim gibi lisede arkadaşının olmasını istemedim.''

'' Çok teşekkür ederim ne kadar düşüncelisin!'' dedim alayla.

'' Özür dilerim Taehyung.''

'' Dilediğin özür bir sike yaramıyor. Keşke bütün bunları kendi isteğinle yapsaydın o zaman belki seni affederdim.''

'' Bu ne demek?''

'' Canımın ne kadar yaktığını bile bile bunu devam ettirmen... Böyle bir kötü bir adamı artık sevmek istemiyorum.'' dedim mutfaktan çıkarken.

'' Nereye? Dur ben gideceğim.'' diyerek ayağa kalkmaya çalıştı ama acı dolu bir inlemeyle yerine oturdu.

'' O dikişlerle bir yere gidemezsin. Otur beni bekle. Hava almam lazım. Gerisini sonra düşüneceğim.'' diyerek çıktım evden. İşte şimdi gerçekten bok gibi hissediyordum.

BLACK SWAN ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin