Bir süre yüzümü inceledi. "Aynısını sana yapmamı ister misin canım?"
Çınar haklıymış.
O yüzünü bana yaklaştırırken, korkumu anlamaması için kendimi toparlamaya çalıştım. Dediğini yapabilecek bir potansiyele sahip halini incelerken iğrenmiş gibi yüzümü buruşturdum.
"Korkuyor musun benden?" Diye mırıldandı ve şüpheyle gözlerini kıstı. Ona istediği cevabı vermeyeceğim, onun bana dokunmasına izin vermeyeceğim.
Tekrar bir şey söyleceği anda içime derin bir nefes çekerek, içimde ki bir anlık cesaretle suratına tokat attım. Anın şokuyla geriye çekildiğinde, söylemek istediğimi söyleyip hemen eve geçmek istedim. "Sadece senden iğreniyorum."
Daha fazla onunla ilgilenmemek için hızlı adımlar atarak-daha doğrusu koşarak- bir an önce eve varmaya çalıştım. Sanırım bir süre şaşkınlık içinde kaldı fakat daha sonra o şaşkınlığı üzerinden atmış olacak ki arkamdan oldukça yüksek sesle bağırmaya başladı.
Arkamı dönmedim fakat ben de ondan farksız bir şekilde, "Beter ol gerizekalı!" Diye bağırdım. Beter olsun çünkü bana, bir kadına zarar vermeye çalıştı. Karşısında korkudan ezilmeyerek ondan hızlı davranarak ve bir anlık cesaretle ona tokat atmamdan dolayı kendimi tebrik ediyorum.
Hem o da haketti bunu. Psikopat haliyle gelip beni tehdit etmeseymiş.
Etrafımı kontrol edip -daha doğrusu peşimden gelip gelmediğini kontrol ederken- elimle de kapıya vurmaya devam ettim. Peşimden gelse, annemin onu terliğiyle döveceğinden şüphem yok ve ben de anneme yardım etmekten hiç çekinmem.
Kapı açıldığında rahatlayarak kendimi içeriye attım. Koştuğumdan dolayı nefes nefese kalmışken yine de hiç vakit kaybetmeyerek ayakkabılarımı çıkardım.
"Güzelim, böyle yorulacağını bilseydim ben giderdim." Çınar'ın sesiyle bakışlarımı ona doğru kaldırdım. Onu görmemle içimde rahatlık hissiyatı oluşsa da onu dinlemediğim için pişman oldum.
O benden bir cevap beklerken aklıma gelen ilk bahaneyi dile getirdim. "Köpek kovaladı da beni... Ondan böyle oldum." Bakışlarım istemsizce ondan ayrılırken boşta ki kolumu onun beline dolayarak sarıldım.
Gerçekten buna ihtiyacım vardı.
Kolları -her zaman ki gibi- beni sardı ve başım göğsüne yaslıyken kulaklarıma kalbinin ritmik sesi doldu. Dinlemeye bayıldığım ve sözlerini sadece benim bildiğim bir şarkı gibiydi.
"Çınar, seni çok seviyorum." Bu cümleyi kurduğum ve kuramadığım günlerin çokluğu kadar onu çok seviyorum. Ve bunu ihtiyacımız olduğu süre boyunca dile getireceğim, unutturmayacağım. Sevgisine, sevgimin en güzel şekliyle karşılık vereceğim.
"Bende seni çok seviyorum." İki elini yanaklarıma yerleştirerek hafifçe geriye çekti ve bir süre yüzümü inceledi. "Sen iyi misin Ayça?"
"Hı-hım... Sadece korktum işte köpekten."
Gözlerini kıstı. "Allah Allah... Yani eğer her köpekten korkuşunda bana beni sevdiğini en güzel şekliyle dile getireceksen ,kusura bakma güzelim, mahallede ki tüm köpekleri bizim sokağa salarım."
Nasıl bir köpekten bahsettiğimi de bilmiyor ki.
Kaşlarımı büktüm. "Yok, yapma öyle bir şey Çınar. Nasıl bir köpek olduğunu tahmin edemezsin. Saldırgan bir köpekti. Bildiğin kudurmuştu gerizekalı köpek."
Benim söylentilerime gülerken onun kolları arasından çıktım. "Komik mi Çınar? Korktum diyorum sana ya!"
Eğildi ve yanağımı hafifçe öptü. "Sen sabahları daha da çok sevilesi oluyorsun be kelebeğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safderun
Teen FictionBeynim ve kan pompasının arasındaki çetin savaşı beynimin galip gelerek sonuçlanmasını isterken kalbim vazgeçmek nedir bilmiyordu ve Çınar için çırpınıyordu. Gerekirse bütün duygularımı yakar yinede kalbimin yeniden Çınar'a ait olmasına izin vermezd...