~Oy ve yorumlarınızı bekliyorum!~
21k olmuşuz çoktan çiçeklerim! Umarım gitgide daha da çoğalırız...
O yüzden bu bölüm, 21k aşkına♡
"Seni buraya çağırma sebebim kıyafetine bakmaktı aslında."
Omuzlarım hüsranla çökerken, dişlerimi de birbirine geçirmiştim çoktan. Sen sus Çınar. Mümkünse bir daha konuşma. Ben de şurada bir yerlerde öleyim en iyisi.
Gözlerimi devirirken, "Bu muydu yani?" Diye soruverdim.
Heyecanlandırıp da saçma bir cümle kurması için mantıklı bir açıklaması olmalıydı.
Elini ensesine atıp, elbiseme kısa bir bakış attı. "Yanlış anlama da yani... Şöyle ki... Bu elbise ne güzelim ya?"
Ne demek istediğini anlamak için kafamı aşağıya doğru eğdim. Bir eksik göremiyordum. Hatta elbisemin üzerine çorba falan da dökmemişim ki!
"Ne varmış elbisemde ya?" Benim bulamayıp da onun bulduğu ne tür bir eksik vardı acaba?
"Uyarmaya çalıştığım halde bu kadar güzel olabiliyorsan, kim bilir uyarmasaydım ne kadar güzel olurdun!"
İki saattir demek istediği bu muydu yani?
"Kusura bakma Çınar, evde çuval yoktu. O yüzden bunu giymek zorunda kaldım."
Şimdi göz devirme sırası ona geçmişti. O konuşacakken sağ elimi havaya kaldırdım ve konuşmaya başladım. "Ben senin kıyafetlerine karışıyor muyum? Hem bu gömleği giyerken bana sordun mu? Bu gömlek... Oha!" Yutkundum ve zorlukla cümlemi tamamladım. "Çok... Yakışıklı olmuşsun. Kahretsin."
Suratında karizmatik bir gülüş peyda olurken sinirle omzuna vurdum. "Ben sana gömlek giymeyeceksin, tişörtle gel dedim mi? Tabikide hayır! Gerçi desem ne fark eder ki? Herkesin -daha doğrusu çoğu kızın- gözü üzerinde maşallah."
Onu yavaşça iterek basamakları indim ve önden önden hırsla ilerlemeye başladım. Düz, siyah ve sıradan bir elbise yahu! Bir insanı nasıl güzelleştirebilir ki?
Şu anki duruma annem şahit olsaydı eğer aynen şunu derdi; Sen güzel değilsin ki salak. Çınar güzel bakıyor.
"Diğer kızlar ne zamandan beri benim umrumda oldu ki? Bana ne kızım onlardan. Beni ilgilendiren sensin."
Ona dönmeden cevap verdim. "Hı-hı! Biliyoruz canım biz o lafları. Başka kızlar umrunda değilmiş! Lisedeyken birlikte eve döndüğünüz kızları hala daha hatırlıyorum Çınar Bey." Bu ne alakaydı bilmiyorum fakat içimde daha fazla tutamazdım. O lisedeyken ben henüz ortaokula gidiyordum ve haliyle de ondan erken çıkmış oluyordum.
Annemin, "Karnın ağrır, oturma oraya." Demesine aldırmadan evimin önünde ki beton basamağa oturur, Çınar gelene kadar -o zamanlar sebebini bilmediğim bir şekilde- kalkmazdım.
Ama daha o günlerde Çınar dikkatimi çekmeyi başarmıştı ve ben bunun farkındaydım. Zaman ilerleyince onu bu denli seveceğim hattâ onun da beni seveceğini tahmin dahi etmezdim.
"Ortaokuldayken şu an ismini unuttuğum o deli çocuğun koluna girip de eve geldiğin günleri hala daha hatırlıyorum güzelim."
"Rıfat."
"Ne?"
"O çocuğun adı Rıfat'dı ve deli falan değildi. Sadece fazla hareketli bir çocuktu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safderun
Teen FictionBeynim ve kan pompasının arasındaki çetin savaşı beynimin galip gelerek sonuçlanmasını isterken kalbim vazgeçmek nedir bilmiyordu ve Çınar için çırpınıyordu. Gerekirse bütün duygularımı yakar yinede kalbimin yeniden Çınar'a ait olmasına izin vermezd...