"Ayça, sen anlatmaya başlayacak mısın yoksa ben mi başlayayım?" Dikkatlice bana bakarken ilk olarak gözlerimi kapattım ve boğazımı temizledim. "Bunun benim için ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsin baba." Diyerek gözlerimi açtım ve beni anlaması için gözlerinin içine içine baktım.
"Sen de damarlarımda nasıl bir kıskançlık aktığını tahmin edemezsin kızım. Aklın hayalin durur." Deyince -ortamı yumuşatmaya çalışmıştı- ufak bir kahkaha attım.
"Bana karşı çıkacak mısın? Ona göre anlatacağım." Dedikten sonra gözlerimle onu incelemeye başladım.
"Pazarlık yapmak yok, her şeyi eksiksiz anlatacaksın Ayça."
Bu ciddi bir mesele. Önce kalbini yumuşatayım biraz. "İlk aşkım hala daha sensin, hep sen olacaksın." Diyerek ona en içten gülüşlerimi sundum. Annem de bir aralar böyle yapıyordu.
Tek elini saçlarımda gezdirdi. "Aklımı karıştırma şimdi de, anlat."
Neyi, nasıl anlatacağım ki!
"Baba, ben ve Çınar işte... biz yani." Dedim ve bakışlarımı kaçırdım. Kalbim de duruma ayak uydurarak fazla hızlı atıyordu.
"Uzun zamandır?" Dedi ve çenemden tutarak ona bakmamı sağladı. Gözlerimi açıp, kapadım. "Neden bana anlatmadın?" Diye sordu bu sefer. Omuzlarımı dikleştirdim. "Baba zaten şüphelenmediğin bir konu değildi ki." Mükemmel açıklama yaparım.
"Güveniyordum." Dedi.
"Çok." Dedim. Sonra kaşlarımı çatarak ona baktım. "Güveniyordum ne demek, artık güvenmiyor musun?" Diye sordum ve içimde ki telaşla ne yapacağımı bilemedim.
"Baba, cevap ver." Dedim gözlerim hafifçe dolarken. Onun güveni, benim her şeyim.
"Çınar'dan ayrıl. İstemiyorum." Düz surat ifadesine bakarken omuzlarım düştü. "Ne demek ayrıl?" Sesim kısık çıkmıştı. "Ayrıl diyorsam, ayrıl." Diye tekrar etti.
"Baba, dur ve bir dinle gözünü seveyim." Dedim ve hızlıca kendimi savunmak istedim. "En çok seni seviyorum ya vallaha bak!"
"Ayça, bana üçüncüyü söylettirme." Kesinlik ve uyarıcı ses tonunu duyunca içim daha kötü oldu. Bunu yapmayı istemiyorum.
Parmaklarımla oynarken gözümden damlayan gözyaşıma engel olamadım. Aslında şuan yumuşaması gerek. "Üzgünüm, yapmak istemiyorum." Dedim ve istemsizce başım öne eğildi. "Ne? Ne dedin?" Diye sordu ve tekrar başımı kaldırdı.
Daha kararlı bir ses tonuyla konuştum. "Ayrılmayı istemiyorum." Omuz silktim ve stresli bir şekilde ondan cevap bekledim. "Ayça sen beni hep dinlerdin." Dedi hayal kırıklığıyla.
"Çünkü o zamanlar sen de beni dinliyordun baba. Duygularıma, düşüncelerime hep değer verdin ve saygı gösterdin."
"Bu çok farklı bir konu." Dedi ve kaşlarını çattı. Oldukça kıskanç. Sonunda kendimi tutamadım. "Hayır değil, bir gün birini sevecektim zaten. Neyi bekliyordun ki baba? Bu evde duygu yoksunu bir şekilde çürümemi mi?"
"Duygularını ilk bana açmalıydın Ayça."
"Kıskançlık yapacaktın yine, bunu sende biliyorsun. Üstelik güvendiğin bir insanın ilişkisini sonlandırmasını niye istiyorsun ki? Çınar'dan bana zarar gelmeyeceğini benden daha iyi biliyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safderun
Teen FictionBeynim ve kan pompasının arasındaki çetin savaşı beynimin galip gelerek sonuçlanmasını isterken kalbim vazgeçmek nedir bilmiyordu ve Çınar için çırpınıyordu. Gerekirse bütün duygularımı yakar yinede kalbimin yeniden Çınar'a ait olmasına izin vermezd...