-Oy ve yorumlarınızı bekliyorum!-Çınar'ın üzerine fazla gittiğimin son beş dakikadır farkındaydım ve bu farkındalık hiçbir işime yaramamış, onunla aramızda var olduğuna inandığım soğukluğu gidermek için yapabilecek bir şeyler aramaya ve uzun süredir yanımda gözyaşlarıyla mücadele eden Selin'i sakinleştirmeye çalışıyordum.
"Ya bizim ayrıldığımız yok! Bırak artık ağlamayı." Desem de ona fayda etmiyordu. Hayır da yani Çınar'ın böyle bir konuda benden ayrılacağını da tahmin etmiyordum. Belki bu Selin ve Kenan ağabeyin durumuna farklı düşünceleri olabilirdi fakat benim düşüncelerim onun düşüncelerinin aksiydi. Bunun içinde benden ayrılması oldukça saçma olurdu. Belki laflarıma kırılmış olabilirdi ama beni sorgulayarak ve bana sokağın ortasında bağırarak çok da güzel bir hareket sergilememişti.
"Berbat ettim her şeyi." O kadar lafımdan sonra hala daha bu cümleyi tekrarlamasına karşın hafifçe kafasına vurdum. "Neyi berbat ettin ki? Hiçbir şey değişmedi! Çınar da bir süre sonra anlayacak sizi. Zaten gidip onunla sakince konuşmayı ve bu duruma alıştırmaya çalışacağım."
"Ne kadar üzüldüm biliyor musun karşısında? Sevgimden değil, ona söylememekten utandım ve pişman oldum. Ağabeyimden, özümden sakladım bunu."
Tamam burada haklı olabilirdi. Olan olmuşdu ama değil mi?
"Bu sabah sarıldım ona. Günaydın dedim ve o sadece sarılmamın sonunu bekledi sessizce. Her gün sarılan, saçlarımdan öpen ağabeyim bugün yapmadı onu!"
Omzunu sıvazlarken onu rahatlatabilecek birkaç cümle söylemek istedim. "Çınar şuan biraz kırgın ve kızgın. Sadece sana değil, bana da öyle. Hattâ belki de Kenan ağabeye karşı da öyle. Dün olan olaydan sonra bizde hiç konuşmadık. Sen en azından ona sarılmışsın. Ben onu da yapmadım. Mesajlaşmadık bile."
Zar zor onu sakinleştirip, sorunu çözeceğime dair söz verdikten sonra eve gitmek için ayaklanmıştı ve bende Çınarlara geçmek için hazırlanmaya başlamıştım. Annem benden önce oraya geçtiği için evi kilitleme işi bana kalmıştı. Kapıyı kilitledikten sonra arkamı dönüp Çınarların evine döndüğümde gözlerim hızla Çınar'ın odasında ki pencereye takıldı ve tam da o anda Çınar ile gözlerimiz çakışmıştı. Birkaç saniye baktıktan sonra ise tülü çekerek suretini kaybetti.
Bana kapıyı açan Derya teyze olmuştu. Ayak üstü halini ve hatrını sorduktan sonra sıkıntılı bir yüz ifadesiyle bana kısa bir bakış atıp, kapıyı kapattı ve benimle bir şey konuşmak istediğini söyledi.
İçime huzursuzluk çökerken, "Konuşalım tabi. Mesele ne?" Diye sordum. Ses tonum bile iyi şeyler beklemediğimi ifade ediyordu. "Çınar ve sensin kızım." Bu cevabıyla birlikte kalbim korkudan çırpınmaya başlamıştı.
Derya teyzenin ilişkimizden haberi olduğuna adım kadar emindim. Hatta ben Çınar'ı terk etmeden önce bile haberdar olduğunun farkındaydım. Bunu o zaman sorun yapmıyorsa, şimdi ki sorunu neydi gerçekten merak ediyorum.
"Çınar ve seni görmüşler dün. Tartışıyormuşsunuz sanırım ve bu insanları rahatsız etmiş. Daha önce ki zamanlarda da birkaç şey kulağımıza geldi annenle. Benim kısa bir zamandır aklımı kurcalayan tek şey, sana veya oğluma haksız yere laf gelmesi. Aman dikkat et kızım böyle şeylere. Senin üzülmeni istemiyorum fakat milletin ağzını da kapatamayız."
Haklılık payı vardı ileride kaynanam olarak gördüğüm bu kadının. Yinede yaptığım hareketlerin cevabı olarak kınayan bakışlar veya sözlere hiç gerek yoktu. Derya teyzenin de korktuğu konuyu anlamıştım, laf söz gelmesinden korkuyordu ve bu ince düşüncesi içimi onun yanaklarını sıkma isteğiyle doldurmuştu. Yanaklarını parmaklarımın arasına sıkıştırıp, konuşmaya başladım. "Beni zaten tanıyorsun canımın canı." Çınar benim canımdı, annesi de onun canı olduğuna göre her türlü canım oluyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safderun
Teen FictionBeynim ve kan pompasının arasındaki çetin savaşı beynimin galip gelerek sonuçlanmasını isterken kalbim vazgeçmek nedir bilmiyordu ve Çınar için çırpınıyordu. Gerekirse bütün duygularımı yakar yinede kalbimin yeniden Çınar'a ait olmasına izin vermezd...