-39-

1.2K 98 7
                                    

Çınar yok.

Aradan geçen iki saat boyunca yine ondan bir haber alamadım. Onun için içimde oluşan endişelerimin bir sınırı yok ve zaman daha fazla geçtikçe kendimi boğuluyormuş gibi hissediyorum.

Ya başına bir şey geldiyse?

Benim yüzümden.

Ağlama Ayça... Ağlama...

"Ayça?" Diyerek seslendi bana annem. "Git ekmek alda gel, kızım. Baban gelince hemen sofrayı hazırlarız."

Ne ekmeği ya?

Çınar yok diyorum.

"Kız, sana diyorum!" Benim bulunduğum odaya girdikten sonra bir süre uzaktan yüzümü inceledi ve yanıma adımlarken, "Neyin var senin?" Diye sordu. Olanları anlatmam için beni sürekli sıkıştırıyor.

Bir süre boş boş yüzünü seyrettim. Her sırrımı veya derdimi koşulsuz şartsız  anlatabileceğim tek kişi annem. Bana her zaman yardım eli uzatacak kişi, kendimden çok güvendiğim kişi de o.

Gözlerimin dolacağını hissettiğimde kafamı geriye doğru yasladım. İlk olarak dudaklarımın arasından "Özür dilerim." Cümlesi çıktı.

Yanıma oturduktan sonra tüm ilgisini bana yöneltti. "Ne oldu? Niye özür diliyorsun?"

Olayları gizlememin bir anlamı yok. Anneme anlatsam rahatlayacağım. Vereceği cezalar umurumda bile değil. Şuan sadece sevdiğim insanların yanımda olmasını istiyorum. "Anne, ben sana o gün yalan söyledim..." Diyerek başladım anlatmaya ve aslında Cihat ile buluştuğumu, Çınar ile onun yüzünden kavga ettiğimizi ve sonradan Cihat'ın gerçek yüzünü görmemi...

Önce kaşlarını çattı. Bir şeyi söylemek istediğini ama beni kırmamak için dişlerini sıkarak kendini tutmaya çalıştığını görebiliyorum. "Ayça," Dedi ilk olarak dişlerinin arasından. "Neden? Neden o çocukla görüşme ihtiyacı duydun? Çok arkadaş sahibi olmayı mı istedin ya da şöyle söyleyeyim; güvenmediğin, tanımadığın insanlarla görüşmeyi neden tercih ettin?" Bağıra bağıra beni azarladı.

Annemin sert bakışları üzerimdeyken bir açıklama yapmak istedim. "Yemin ederim böyle olacağını bilmiyordum ki... Farklı, yeni bir arkadaşın zararı olmaz diye düşündüm. Ben bilmiyordum böyle serseri bir şey olduğunu."

"Sana -şuanlık- bir şey olmamış ama... Ya Çınar? Niye gönderdin çocuğu, kızım?" Ayağa kalktı ve önümde durdu.

Böyle söyleyince kendimi tutamadım ve hazırda bekleyen gözyaşlarımı serbest bıraktım. "Ben göndermedim... Ben gönderdim gerçekten. Gitmesini istemedim vallahi!"

"Sevgilin olmasına karışmadık. Çünkü Çınar'ı ve ailesini uzun zamandır tanıyorduk ve ona güvendiğimiz için görüşmenize karşı çıkmadık. Ama o Cihat denilen serseriyi kabul etmeyeceğimizi bilmen gerekirdi, ne arkadaşın olarak ne de başka bir şeyin olarak!"

Karşımda iyice bağırırken, ona söyleyeceğim bir şey olmadığı için başımı öne eğerek onu dinledim.

"Başına bela mı olmak istiyorsun Çınar'ın? Niye daha önceden anlatmadın bana?"

"Ben..." Cümlemi tamamlayacaktım ki işaret parmağını bana doğru kaldırarak, "Sus!" Dedi ve birkaş saniye sonra tekrar konuştu. "Bundan sonra kendini toparlayacaksın, olgun düşüneceksin, yaşına göre davranacaksın! Yeter Ayça, yeter. Çocukluk yapmayı azaltsan iyi edersin! Daha fazla kimse çekmesin bu sorumsuz hallerini!"

Ona göre olan eksikliklerimi yüzüme azarlayacak şekilde söylerken, benim tek yaptığım susarak belli bir noktaya bakmak oldu. Tam olarak karşımda ki duvara...

SafderunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin