~Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.♡~"Sevgili gibi durmuyorsunuz. Hatta Çınar, Ayça senin kardeşin gibi duruyor."
Ama ben bunları döverim...
Ne kardeşi ya?
Ne demek kardeş!
Bu sefer ben şaşkınlığımı kaba bir tavırla dile getirdim. "Yuh!"
Onun boyu uzun, benimki kısa diye mi beni kardeşi olarak anlamışlardı bilmiyorum fakat 1.62 olmak benim suçum mu?"Saçmalamayın Eylem, ne kardeşi?" Çınar'ın sesi oldukça sertti ve bu konuda sinirlendiğini oldukça fazla belli ediyordu. Ben ona Çınar ağabey dediğim zamanlarda bile -ki ciddi değildim- öfkeden deliye dönüyordu. Şimdi ne yapsın benim aslanım, hı?
Benim ona ağabey dediğim günlere dönüş olmasın inşallah. Böylesi daha iyi çünkü.
Kaşlarımı çatarak kızıl kafalı Eylem'e bakarken o da omuzlarını silkip, "Sadece görüneni söyledim gençler." Dedi.
Girinini siylidim.
"Hayır tatlım. Biz uzun zamandır sevgiliyiz. Hemde kardeş olamayacak kadar gerçek bu." Dedikten sonra sahte bir gülümseme eşliğinde gözümü de kırpmıştım.
Çınar'ın eli saçlarımın ucuna giderek orada oyalandı. Kesinlikle sinirle yaptığı bir hareketti çünkü normalde saçlarımı bu kadar hızlı okşamazdı. O benim saçlarımı da yavaş yavaş ve güzelce severdi. Saç tellerim parmakları arasındayken kafamı yukarı doğru kaldırıp güzel gözlerine baktım.
"Burada inelim mi canımın içi?"
Cevap olarak usulca gözlerini kırptı ve hafifçe gülümsedi. Tek bir güzel lafımla onu sakinleştirebilmem avantajım olmuştu.
"Bir gün iyice tanışmak için buluşsak sizin için sorun olur mu?" Ada bu soruyu yönelttiğinde ben çoktan ayaklanmış ve omuz silkmiştim. Açıkçası iyice tanışmak istemiyordum. Zaten arkadaş ilişkilerinde beceriksiz bir insandım fakat ben gitmezsem Çınar'ın da gideceğini pek tahmin etmiyordum.
Kızlara karşı soğuk ifademi takınırken, Çınar cevap olarak sadece "Bakarız." Demişti.
Beni, Çınar'ın kardeşi olarak görmeleri büyük bir aptallıktı ve ben buna öfkelensem de insanlık hali deyip geçiştirmeyi oldukça çok istiyordum. Ama durumun neresinden bakarsam bakayım, insanlık hali diyebileceğim bir konu yoktu ortada.
Durağa yaklaşınca elimin altında ki butona bastım ve otobüs ağır bir şekilde durduğundaysa Çınar'ı beklemeden araçtan inerek kaldırıma adım attım.
Birkaç kişinin ardından Çınar'da indiğinde önden ilerlemeye başlamıştım. Nasıl olsa bana yetişebilirdi.Arkamdan gelirken, "Bir şey mi oldu?" Diye sorunca tekrar omuzlarımı silktim ve, "Yoo!" Diye cevap verdim. Moralimin bir anda bozulması bana da saçma geliyordu fakat bu olay karşısında kırılmıştım. Beni kıran olay, Çınar'ın arkadaşlarının lafları değil de dışarıdan kardeş gibi gözükmemizdi. Onlarla yeni tanımıştım, aramızda bir şey olmadığı halde ve daha önce adlarımızı bile bilmediğimiz bu insanların böyle bir cümle kurması arkaya dönüp de düşündüren bir ifade olmuştu.
"O lafa bozulduğunu biliyorum." Yanımda belirdikten sonra sağ elimin soğuk parmaklarını, sıcacık elinin içine almıştı. Ve ben bir anlık sinirle elimi hızla elinden kurtardım. "Ne kadar salak arkadaşların var senin ya? Salak salak cümleler kuruyorlar? Arkadaşların ama senin kardeşinin olmadığını bile bilemeyecek kadar salaklar!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safderun
Teen FictionBeynim ve kan pompasının arasındaki çetin savaşı beynimin galip gelerek sonuçlanmasını isterken kalbim vazgeçmek nedir bilmiyordu ve Çınar için çırpınıyordu. Gerekirse bütün duygularımı yakar yinede kalbimin yeniden Çınar'a ait olmasına izin vermezd...